İktidar cebine çalışıyor

Kılıçdaroğlu, "Bu kadar güzel bir ülkede her şeyimiz var ama bir bereketsiz iktidar var. Halka güven vermeyen, cebine çalışan iktidar var" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince Trabzon Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, barış ve huzur içinde, annelerin sabahleyin çocuklarını karınları doymuş ve güler yüzle okula gönderdiği bir Türkiye'yi özlediğini belirterek, "Kardeş kavgasının olmadığı, barış ve huzurun olduğu, herkesin huzur içinde yaşadığı, aşın, işin oluduğu bir Türkiye'yi özlüyoruz. Bu Türkiye'yi kurmaya hazır mıyız? Siz hazırsanız, Kemal kardeşiniz zaten baştan hazırdır" diye konuştu.

Halka güvenerek yola çıktığını, halktan başka kimseden emir ve talimat almayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Trabzon" demenin, "tarih, üniversite, alın teri dökmek, fındık, çözüm ve Trabzonspor" demek olduğunu, "yiğit insanların bulunduğu, doğru bildiğini sonuna kadar savunduğu yer" demek olduğunu ifade etti.

Reklam
Reklam

Kılıçdaroğlu, iktidarın YGS'de 1 milyon 700 bin çocuğun umudu ile oynadığını iddia ederek, bu nedenle annelerin çocuklarının geleceği ile oynayan iktidara oy vermemesi gerektiğini savundu. Kılıçdarğlu, "Allah aşkına bir sınavı yüzüne gözüne buluştaran bir iktidar, Türkiye'yi yönetebilir mi?" diye sordu.

Bir sınavı beceremeyen siyasal iktidarın Türkiye'yi sağlıklı yönetemeyeceğini öne süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Sağlıklı yönetemez. Sağlıklı yönetseydi, bu ülkede 12 milyon 715 bin yoksul olur muydu? Bu kadar güzel bir ülkede her şeyimiz var, güneşimiz, toprağımız, insanımız, denizimiz, yağmurumuz her şeyimiz bereketli ama bir bereketsiz iktidar var. Halka güven vermeyen, cebine çalışan iktidar var. Size söz veriyorum: Gövdesini ben silkeliyorum, dallarını da size emanet ediyorum ama sakın ola dallarını silkeleyeceğim bir armut, bir elma düşer, bir şey düşer diye beklemeyin, dikkat edin kafanıza Recep Tayyip Erdoğan düşebilir. Neden bereketsiz diyorum, bereketsiz bir iktidar olmazsa 2,5 aylık Kübra annesinin kucağında ölmez, bereketsiz olmasa Diyarbakır'da bir anne 4 çocuğuna sabah kahvaltısı veremedim diye intihar etmez."

Reklam
Reklam

Böyle bir ülkeyi içine sindiremediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu anlayışı içimize sindiremiyoruz. Benim ülkem bereketli, insanları çalışkan bir ülke, yeni bir anlayış, yeni siyasi iktidar halka yakın, halkın sorunlarını bilen, halkın sorunlarına kilitlenmiş, halka hizmet etmeyi görev bilen bir iktidara ihtiyaç var. O iktidar bizim iktidarımız, halkın iktidarı olacaktır" diye konuştu.

-"OĞLUM SEN DOĞRU DUR, EĞRİ BELASINI BULUR"-

Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dün konuşurken gene bir sürü hakaretler, küfürler yaptı. Ben bir şey demeyeceğim ona, onu Allah'a havale ediyorum. Rahmetli babam derdi ki: Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur. Zaten diyorum ya ezberini bozdum, kimyada gitti, fizik zaten yok, şifresini de çözdüm.

Recep Bey'den itiraflar bölümü başladı. Geçen bir bakanıyla ilgili bir şey söyledim. Kalktı bir sürü laf dedi, küfürler, vesaire. Allah büyüktür, hikmetinden sual olunmaz. O bunu söyledi, onun bakanı çıktı dedi ki: O bakan benim. Diyorum ya Allah büyüktür diye, sonra dedi ki sen onu söylüyorsun bak milletvekili listelerini yaptık, bakanlarımından bazıları bu listeye girmedi. Niçin, yolsuzluk yaptıkları için. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Başbakan kendi bakanlarının yolsuzluk yaptığını itiraf etti. Hepimizin hakkı var, çık o yolsuzluk yapan bakanlarının adını açıkla. Hakkımız yok mu? Kul hakkı yiyen birisini sen bakan yaptın diyorsun ki şimdi 'onu listeye koymadım' iyi de adam, zaten dünyalığını yaptı. Bu saatten sonra ne olacak, bu millete hesabını verecek mi? Niye arkasında duruyorsun onun. Kul hakkı yiyenlerden hesap sorulacak tarih 12 Haziran."

Reklam
Reklam

-"BEN, SANA İCAZET VERMEM"-

Kılıçdaroğlu, üzerinde 'Recep Alex'i bakan yaptı' yazılı pankartı okuyarak, şöyle devam etti:

"Bir Başbakan, 'benim bakanlarım yolsuzluk yaptı' diyor. Biz de biliyoruz zaten yaptıklarını, şimdi o bakanlar geliyor beni buluyorlar 'Kemal Bey ne olursunuz benim dürüst olduğumu söyle Allah aşkına.' Tabii komik bir şey... Ya kardeşim yolsuzluk yaptığını söyleyen ben değilim, senin başbakanın söylüyor bunu. Niye gidip ona demiyorsun ki 'Sayın Başbakan ben namuslu adamım, bana böyle diyemezsin.' Diyebiliyor mu, diyemiyor. Gelmiş benden icazet istiyor. Ben sana icazet vermem, ben dürüst, namuslu adama icazet veririm. Sen dürüst adamsan çık ortaya Başbakandan hesabını sor."

-EMEKLİLERİN DURUMLARI-

Emeklilerin durumlarına da değinen Kılıçdaroğlu, miting alanındakilere kinayeli bir şekilde "Eğri oturup doğru konuşalım en iyi durumda olan emekliler" diye seslendi, olumsuz yanıt alınca "İyi değil mi durum? Yapmayın, Allah Allah bir yanlışlık var bu işte" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

"Ne zaman Mecliste konuşsam, arkadaşlarım konuşsa bir cevap, 'efendim siz zaten milletten kopuksunuz, zaten milletin arasına girmiyorsunuz, emeklilerin durumu çok iyi, onlar yaz tatillerini Kanarya adalarında geçiriyorlar, sizin haberiniz yok. Tatilleri çok uzun, seçim döneminde Türkiye'ye geliyorlar, sandıkta AKP'ye oy veriyorlar. Yoksa biz nasıl tek başına iktidar oluruz.' Düşündük, 'herhalde biz yanlış biliyoruz' dedik.

Emeklilerin durumunun iyi olmadığını ben de biliyorum, işin şakası bir tarafa emeklilerin milli gelir artışından pay alması gerektiğini söyledik. 5510 sayılı yasa çıktığı zaman biz parlamentoda Genel Kurulu, emekliler için terk ettik, 'emekliye bu zulmü yapamazsınız' dedik ama seçim oldu, hepiniz koşa koşa gitti AK Parti'ye oy verdi, doğru mu? Birbirimizi kandırmayalım, her yerde doğruları söyleyeceğiz.

Emeklinin en çok hakkını savunan benim, 'milli gelir artışından pay alması lazım' diyen benim, 'intibak yayası çıkması lazım' diyen benim, oyu AKP alacak, niye? Bu seçimlerde 9 milyon emeklinin 9 milyonunun da oyunu bekliyorum. Bir tek fire bile istemiyorum. Emekli kardeşlerime söylüyorum, diyorsanız 'benim durumum çok iyi, iyi geçiniyoruz, gerçekten Kanarya adalarında yaz tatili yapıyoruz' diyorsanız oyunuzu verin. Hiç itiraz etmem ama 'durumumuz iyi değil, perişan olduk, TÜFE farkını bile alamadık' diyorsanız, sırtınızı AKP'ye dönün, karşısında CHP'yi göreceksiniz, halkın partisini göreceksiniz. Oyunuzu gideceksiniz CHP'ye vereceksiniz."

Reklam
Reklam

-"YİĞİT ADAMSAN ÇIKARSIN KARŞIMA"-

Başbakan Erdoğan'ın, Sosyal Sigortalar Kurumunda çalıştığı dönemle alakalı açıklamaları olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Sayın Erdoğan diyor ki: O Sosyal Sigortalar Kurumundayken şunu yaptı, bunu yaptı... Bir sürü şey söylüyor. Ne söylerse söylesin, ben ne yaptığımızı biliyorum. Boğazımdan aşağıya haram lokma inmedi, kendime de güveniyorum ama ona yiğitlerin harman olduğu Trabzon'dan çağrım var. Diyorum ki: Devletin bütün imkanları senin elinde, istediğin belgeyi, dokümanı al gel karşıma. Senin istediğin televizyon kanalında, senin istediğin gazetecilerle sen bana soru sor, Kemal kardeşin cevaplasın, ben sana soru sorayım sen de cevapla. 'Ben ustayım, o çırak' diyor. Ben de diyorum ki: Yiğit adamsan çıkarsın karşıma, ben sana kim usta, kim çırak, adam gibi gösteririm. Recep Tayyip Erdoğan karşıma çıkabilir mi, niye çıkamaz? Kemal kardeşinizin karşısına çıkması için bir, geçmişinin temiz olması lazım; iki, kul hakkı yememesi lazım; üç, mangal gibi yürek lazım. Bir adam düşünün, korkudan karşıma çıkmıyor bir de memleketi yönetecek. Öyle sağda solda efelenmesin, gelsin karşıma efelensin bende ona göstereyim."

Reklam
Reklam

-"SEN ÜRDÜN'E DEVLETİN UÇAĞIYLA NİÇİN GİTTİN"-

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Hazreti Ömer'in adaletinden bahsettiğini vurgulayarak, "Hazreti Ömer, sadece İslam aleminde değil, bütün dünyada adaletiyle bilinen, adaletiyle simgeleşmiş güzel bir insandır. Hazreti Ömer'in adaleti deyince akan sular durur. Hazreti Ömer, kendi işini yaparken kendi mumunu, devletin işini yaparken devletin mumunu yakacak kadar adildi. Ben kendisine dedim ki: Hazreti Ömer'in adaletinden söz ediyorsan, Ürdün'e sen düğün davetiyesi götürdün devletin uçağıyla, fakir fukaranın vergisiyle götürdün. Etmediği küfür kalmadı. Şimdi Trabzon'dan bir daha soruyorum, sen Ürdün'e devletin uçağıyla niçin gittin?

Çıktın Teke Tek programında dedin ki: O gezi resmi bir gezi değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, resmi gezi değilse, devletin resmi uçağıyla Ürdün'e niye gitti? Eğer tarihini unutmuşsa tarihini de vereceğim. İki milletvekilimiz soru önergesi verdiler 2004 yılında. 2004, 2011 niye cevap vermedin? Temiz, ahlaklı adam sorulara cevap vermez mi? Meclisin İçtüzüğüne göre 15 günde cevap verilmesi lazım. Değil 15 gün 15 yılda da veremez değil mi?" dedi.

Reklam
Reklam

Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikasını da eleştirerek, "CHP'nin geleneğinde, dokularında Kuvayımilliye vardır. Talimatı bir yerden almaz, kimsenin önünde diz çökmez, halka saygı duyar ve talimatı sadece halktan alır" dedi.