İlacın reklamı olmaz

İlacın reklamı olmaz

İlacın reklâmının yapılması dünyanın birçok ülkesinde yasak. Bazı ülkelerde ‘tezgah üstü’ denen ilaçlar için reklâm yapılabiliyor.

Önce geçen hafta basında yer alan bir haberi okuyalım:

‘’Merkezi Londra’da bulunan Uluslararası Tüketiciler Örgütü, ilaç firmalarının pazarlama kurallarını yakın geçmişte ciddi bir şekilde ve tekrar tekrar ihlâl ettiğini belirtti. Raporda; ilaç şirketleri yıllık 60 milyar dolarlık pazarlama bütçelerini nasıl harcadıkları konusunda şeffaf davranmamakla da suçlandı. İlaç üreticileriyse; pazarlama faaliyetlerinde hükümetlerin ve kendilerinin koyduğu sıkı kuralların dışına çıkmadıklarını belirtiyor. Ancak Uluslararası Tüketiciler Örgütü, ilaç firmalarının pek çok ülkede yasak olan doğrudan reklâm tekniği yerine başka teknikler geliştirdiklerine dikkat çekti.

Reklam
Reklam

Örgüt Başkanı Richard Lloyd’a göre firmalar örneğin hastaların kurduğu lobi örgütlerine ve çeşitli hastalıklarla ilgili bilinçlendirme kampanyalarına sponsorluk yapıyor. Ayrıca doktorlar için de çeşitli hediye paketleri ve programlar hazırlıyor.’’

**İLAÇ, CİPS VEYA GAZOZ DEĞİL

**

İlacın reklâmının yapılması dünyanın birçok ülkesinde yasak. Bazı ülkelerde ‘tezgah üstü’ denen ilaçlar için reklâm yapılabiliyor.
Çünkü, bir kere ilaç, cips veya gazoz gibi bir tüketim malı değil. Kullanımının özendirilmesi son derecede önemli sağlık sorunlarına neden olabilir.

İkincisi, ilaç bazı insanların yaşaması için ‘elzem’ olan bir madde.
Herkes cips yemeden veya gazoz içmeden yaşayabilir, ama bir ilacın eksikliği pek çok kişinin hastalanmasına, sakat kalmasına ve hatta ölmelerine yol açabilir.
Cipsçiler ve gazozcular işlerine gelmiyorsa, bu malları üretmezler, olur biter. Kimse de bir şey diyemez. Çünkü, bunların eksikliği insanların yaşaması için ‘elzem’ değildir, kimsenin sağlığını etkilemez. Oysa, ilaç öyle değil.

Reklam
Reklam

Üçüncüsü de, ilaç tüketici tarafından doğrudan satın alınan bir madde de değil. Bakmayın ülkemizde parasını verdikten sonra neredeyse her ilacın reçetesiz satıldığına ya da bakkal ve market raflarında bazı ilaçların yıllardır yerini almış olmasına.
İlaç, mutlaka hekim önerisiyle kullanılması gereken, yan etkileri olan bir madde. Birçok hastanın tedavi sırasında yakından gözlenmesi… muayene edilmesi ve zaman zaman bazı laboratuar incelemelerinin yapılması icap eder. İlaçlar arası karşılıklı etkileşim de çok önemlidir. Birden fazla ilaç kullanan hastalarda daha da dikkatli olunması gerekir.

‘Yan etkileri olmayan madde ilaç değildir’ sözünü hiç unutmamak lâzım.

**İLACIN REKLAMI OLUR MU?

**

Ben hiçbir ilacın, bazı ülkelerde olduğu gibi, tezgah üstü ilaçların, yani ağrı kesicilerin, vitaminlerin, mide ilaçların… bile reklâmının yapılmasını doğru bulmuyorum. Hatta, tam tersine ilaç reklâmları son derecede sakıncalı. Üstelik de bu düşüncem sadece tüketicilere yönelik reklâmlarla ilgili değil. Doktorlara ilaç reklâmı yapılması da son derecede yanlış.
Firmalar ilaçlarını hekimlere tanıtmak için reklâmlardan değil, ilaçları ile ilgili yapılmış olan ‘bilimsel’ yayınlardan yararlanmalı. Bir hekim için en iyi reklâmın ‘bilimsel bir araştırma’ olduğu söylesem, itiraz eden olmaz sanırım.
İlaç tıbbi bir gerekçe ile belirli bir dozda, belirli aralıklarla ve belirli bir süre alınması gereken bir kimyasal madde. Bir hasta için kullanılacak ilaca, reklamlârdan etkilenerek değil, ancak kitaplardan… dergilerden… yani ‘bilimsel’ yayınlardan yararlanılarak karar verilmeli.

Reklam
Reklam

İLAÇ, TÜKETİMİ ÖZENDİRİLEMEZ

Sözün kısası; ilaç, tüketimi özendirilecek bir madde değil.

Bu nedenle de, Uluslararası Tüketiciler Örgütü’ nün uyarıları çok yerinde.
Zira, ilaç endüstrisi promosyona cirodan %37 pay ayırıyor ve yeni ilaç keşfi için harcadıkları paranın 3 katını pazarlamaya yatırıyor.

Meselâ, 2000 yılında, Nike firması ayakkabı reklâmı için 78.2 milyon dolar, Pepsi firması içecekleri için 125 milyon dolar harcarken, Merck firmasının ölümcül yan etkileri nedeniyle piyasadan kaldırılmış olan Vioxx isimli ilacın reklâmlarına ayırdığı para 160 milyon dolar.

Reklâma giden paranın ilacın fiyatını artırdığını söylemeye gerek yok sanırım.

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi

ahmetrasimk@mynet.com