Güvenlik güçlerinin uyarılarına rağmen vatandaşlar, dolandırıcılık olaylarında mağdur olmaya devam ediyor. Her geçen gün kendilerini yenileyen zanlıların, dolandırıcılık yöntemleri duyanları şaşırtıyor.
Adana Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, tüm yurtta mala karşı işlenen asayiş suçlarının arasında en zekice ve planlı olanlarının hep dolandırıcılık olayları olduğunu vurguladı.
Dolandırıcıların yakalanıp cezaevine girdiklerinde bile yöntemlerini geliştirmeye, tatbik etmeye devam ettiğini belirten yetkililer, zanlıların kullandıkları yöntemlerin zaman zaman binlerce olayla karşılaşmalarına rağmen kendilerini bile hayrete düşürdüğünü vurguladı.
Dolandırıcıların kullandığı yöntemlerin başında ''falcı/büyücülük'', ''evlilik'', ''tanıma/tavlama'', ''tırnakçılık'', ''pislikçilik'', ''zarfçılık'', ''para üstü'', ''sahte altın'' ve ''mevlit okuma'' gibi tuzakların bulunduğu bildirildi.
Zanlıların sıklıkla kullandığı ''falcılık/büyücülük'' yönteminde dolandırıcılar genelde MOBESE kameralarının olmadığı, göçle oluşan, yoğunlukla müstakil evlerin bulunduğu mahalleleri seçiyor.
Özellikle yaz günleri balkonda veya kapı önünde sohbet eden kadınları gören dolandırıcılar, çeşitli bahanelerle yanlarına gidip, sohbet kurarak evlerine girmeyi başarıyor.
Kentte son olarak, iki kadın zanlı, kapısının önünde duran N.S'nin evine su içme bahanesiyle girip, kendini titreterek, ''Sizin üzerinizde büyü var. Çok ağırlaştım'' dedi.
''Evde domatesin varsa getir, ona dualar okurum. Eğer büyü varsa ortaya çıkar'' diyen zanlı, N.S'nin mutfaktan getirdiği domatesi bir mendile sarıp, el çabukluğuyla cebindeki başka domatesle değiştirdi. Zanlının daha önceden içine yerleştirdiği muskayı domatesin içinden çıkarttığını gören N.S, zanlının büyünün bozulması için bir bez parçasının içine evdeki tüm ziynet eşyalarını konulmasını ve kendisine getirilmesi isteğini hemen yerine getirdi.
Daha sonra zanlıların isteğiyle odanın kapısını kilitleyerek büyünün bozulması için sokaktan küçük taşlar toplamaya çıkan N.S, eve döndüğünde büyü bozduğunu iddia eden kadının altınlarla ortadan kaybolduğunu görünce dolandırıldığını anladı.
Bir diğer olayda ise zanlılar, başka bir ev sahibi kadını değişik yöntemlerle kandırıp evine girdikten sonra ''size bir muska yapmışlar'' diyerek kadından yumurta getirmesini istiyor.
Dolaptan çıkardığı yumurtayı veren kadın olanları izlerken bir sihirbaz gibi hızlı davranan zanlılar, içinde kıl yumağı bulunan mendile sardıkları yumurtayı kırıp, ''Bak içinden çıkan sarılmış haldeki kıllar senin kısmetinin sarılması anlamına geliyor'' diyerek ev sahibini korkutmayı başardı.
Bu sorunu çözmek için evde bulunan tüm altınların getirilmesini isteyen zanlılar, daha sonra altınları sardıkları mendili ve eşarbı, el çabukluğuyla kendi cebindekilerle değiştirip ev sahibi kadına teslim ederek dolandırdı.
Son bir yılda gelişen yeni ''evlilik'' yöntemli dolandırıcılıkta, zanlılar rastgele telefon numarası çevirerek orta yaşın üzerinde, kendilerine inanabilecek kişileri belirliyor.
Kadın zanlılar, çoğunlukla ''Bulgaristan'a göçmen olarak geldiğini, burada evlendiğini mutsuz olduğunu, kocasından sürekli dayak yediğini, ayrılmak istediğini, kendisiyle evlenebileceğini'' belirterek ''kurbanları'' ile sohbet kuruyor.
Zanlılar, mağdurlardan pasaport, gümrük vergisi, rüşvet vermek için paralar istiyor. Bir süre sonra ise başka bir kadın arayarak, Türkiye'ye gelecek arkadaşının gümrükte yaşanan sıkıntı nedeniyle cezaevine girdiğini, bir kaç bin Avro daha göndermesi gerektiğini söylüyor.
Son olarak, eşinden boşanmış A.D. (50), Bulgaristan'da ''evleneceği kadına'' 17 bin 500 Avro gönderdiğini ancak, aylardır kendisine ulaşamadığını belirterek, dolandırılmış olabileceği şüphesiyle polise başvurdu.
Adana'da yaşanan farklı bir ''evlendirme vaadiyle dolandırıcılık'' olayında ise 65 yaşındaki N.K, cami ve gittiği vakıf evlerinde, kendini 2 kez hacca gitmiş biri gibi tanıtıp, eşi ölmüş veya ayrılmış yaşıtlarına ''kuzeni ile evlendirebileceğini'' söyleyerek, nişan hazırlığı için para talep etti. N.K'nın bu şekilde 15'in üzerinde kişiyi dolandırdığı tespit edildi.
Altın çakmak veya takısını ''acil ihtiyaçtan satmak istediğini'' belirten zanlılar, vatandaşları bu yöntemle kandırıp paralarını alıyor.
Özellikle kuyumcuların kapalı olduğu saati seçen zanlılar, caddede kendilerine seçtikleri mağduru durdurarak, adres sorma bahanesiyle sohbet kuruyor.
Çoğunlukla başka ülkeden geldiklerini anlatan zanlılar, ceplerinden çıkardıkları altın görünümündeki çakmak ve saati, gerçek bedelin neredeyse 10 katı aşağısında satmak istediklerini belirtiyor.
Vatandaşlar ise ucuza altın çakmak veya takı alacağı düşüncesiyle kabul ederek, kandırılıyor.
Son dönemde artan dolandırıcılık yöntemlerinden birinin de Peru parasıyla vatandaşların kandırılması olduğu biliniyor.
Dolandırıcılar, kimi zaman ev kiralama bahanesiyle ev sahibini, kimi zaman hayvan alacağını belirterek besicileri, kimi zaman ise hizmet alımında anlaştığı kişileri, düşük değerdeki Peru parasını yüksek değerdeymiş gibi anlatarak kandırıyor.
Üzerinde Türk parası bulunmadığını belirten zanlılar, örneğin bin 700 liralık borcu için bin Peru parası vererek, karşılığının 2 bin TL olduğunu söyleyip paranın üstünü Türk lirası olarak vatandaşlardan alıyor.
Bazı zanlılar, benzerliğinden ötürü Peru parasını Avro gibi tanıtarak vatandaşı dolandırıyor.
Dolandırıcıların gözdeleri arasında yer alan ''zarfçılık'' yönteminde zanlılar genellikle bankadan çıkarken takip ettikleri yaşlı ve saf kişileri tercih ediyor.
Mağdurun yanına yaklaşan zanlı, başka biri tarafından yere atılan zarfı alarak ''para buldum'' deyip, kendisinin olup olmadığını soruyor, ardından paylaşmayı teklif ediyor.
Daha sonra vatandaşı bir köşeye çeken zanlı paraları pay etmeye çalışırken, yanına işbirlikçisi gelerek ''Param buralarda düştü siz gördünüz mü?'' diye sorması üzerine birinci zanlı yanındaki vatandaştan da onay alarak görmediğini söylüyor. İkinci zanlının ısrar etmesi karşısında ise birinci zanlı vatandaşın cebindeki paraları alarak başka bir zarfa koyuyor, gerekirse üstünü arayabileceğini bunun haricinde para olmadığını belirtiyor.
Bu arada zanlı vatandaşın paralarını koyduğu zarfı el çabukluğuyla içi kağıt dolu başka bir zarfla değiştiriyor. İşbirlikçi, sözde para dolu zarfını bulamayıp geri dönerken, zanlı vatandaşa ''bu senin zarfın cebine koy, yerden bulduğumuz zarf da sende kalsın sonra buluşur, paylaşırız'' diyerek uzaklaşırken, vatandaş da ''para bulmanın sevinciyle'' evine gidiyor ancak kendisine ait olduğunu sandığı zarftan kağıt deste, yerden bulunan zarfta ise bir birkaç banknota sarılı kağıtlar olduğunu görünce dolandırıldığını anlıyor.
Oğlu askerde bulunan aileleri tespit eden zanlı, asker ailesine ziyarette bulunarak ''Ben askerdeki oğlunuzun arkadaşıyım, yanından geliyorum sizlere selamı var'' dedikten sonra kendisini acındırarak, annesinin öldüğünü, memleketine gideceğini, parasının olmadığını söyleyip vatandaşları dolandırıyor.
''Tavlama'' olarak da adlandırılan bu yöntemin bir türü olarak, zanlı yolda durdurduğu yaşlı şahısı ''köyden tanıdığı'' olduğuna inandırarak, oğluna borcu olduğunu, bunu ödemek istediğini ancak, üzerinde bozuk para bulunmadığını söylüyor. Vatandaştan para üstünü peşin alan zanlı, önlerinde durdukları binanın ikinci katındaki ofisine çıkacağını söyleyerek, oradan uzaklaşıyor. Vatandaş ise bazen bir kaç saat bekledikten sonra dolandırıldığını anlıyor.
Dolandırıcılar, gözlerine kestirdikleri kişilerin, üzerlerinde pislik olduğunu söyleyerek temizleme bahanesiyle para veya değerli eşyalarını çalıyor.
Vatandaşın üzerine tutkal, çiğnenmiş sakız veya mercimek atarak, temizlemek için yaklaşan zanlı, şahsın pantolonunu temizlerken cüzdanını veya cebindeki parasını el çabukluğuyla alıyor.
''Mevlit Okutma'' yönteminde ise zanlı, tanışarak güvenini kazandığı vatandaşa babasının öldüğünü mevlit okutacağını ayrıca, para vereceğini söylüyor. Vatandaşı kandırmayı başaran zanlı, şahsın üzerindeki para ve altını da kendisinin vereceği parayla birlikte bir hocaya götürterek okutacağını söyleyerek alıyor. Zanlı bir binaya giriyor ve kaçıyor.
''Para üstü'' yönteminde genelde market veya iş yerlerine birden fazla zanlı giderek, birisi kasada alışveriş yaparken diğerleri kasiyerin dikkatini dağıtmaya çalışıyor.
Elinde 100 veya 200 TL gibi banknot tutan zanlı, bir yandan da kasiyerle sohbet ederek, kafasını karıştırmayı başarıyor. Kasiyer, zanlının uzattığı paraya göre üzerini hazırlayıp verirken, zanlı parayı verdiğini iddia ederek hızlıca oradan uzaklaşıyor.
''Tırnakçılık'' yöntemi ise son aylarda özellikle İran ve Suriye uyruklu kişiler tarafından sıklıkla yapılıyor.
Yabancı uyruklu zanlılar, üzerinde yüklü miktarda para olduğunu bildikleri, takip ettikleri bir kişiyi durdurup Türk parasını tanımadıklarını kendilerine üzerinde varsa göstermelerini istiyor.
Genelde zanlının yanında bulunan kadın vatandaşın dikkatini dağıtırken, parayı alan zanlı sayarken, el çabukluğuyla desteden iki parmağını kullanarak paraları çekip avucunun içinde saklıyor.