Ailenin hikayesi, 1820'de Fransız Martin Fugate ve eşi Elizabeth Smart'ın bir araya gelmesiyle başladı. Martin, dünya nüfusunun sadece %0,0035'ini etkileyen ve kanın vücutta yeterli oksijen taşımadığı anlamına gelen methemoglobinemi isimli çok nadir görülen bir genetik kusura sahipti. Martin ve Elizabeth'in yedi çocuğu oldu ve dördü bu gen nedeniyle mavi tenli olarak dünyaya geldi.
Aile şehre çok uzak bir yerde ve çok izole yaşadığı için, Fungate ailesinin üyeleri pek şehre inmediler ve diğer insanlarla karışmadılar. Bu sebeple aile içi evlilikler yapmaya başladılar. Bu sebeple cilt sendromları oluşmaya devam etti ve birçok mavi tenli aile bireyi dünyaya geldi.
Ailenin geçmişi, Luke Combs isimli bir üyenin 1958'de karısını hastaneye götürülmesi üzerine keşfedildi. Doktorlar mavi tenli bu insanları gördüklerinde şaşkına döndüler. Ailenin durumu, Kentucky Üniversitesi'nde bir kan uzmanı olan Doktor Madison Cawein'in ilgisini çekti. 1960'larda onları bulmaya çalışmak için yola çıktı ve hayatta kalan aile üyelerinden bazılarıyla tanışmayı başardı.
Cawein daha sonra bu bozukluk için tedavi geliştiren ilk araştırmacılardan biri oldu. Geliştirilen tedavi sonucu, tedaviyi gören Fugate üyeleri, vücutlarına enjekte edilen mavi renkli boya sayesinde birkaç dakika sonra olması gereken pembe ten rengine kavuşabildiler. Bugün ailenin hala mavi bir tenle dünyaya gelen bireyleri haplarla tedavi görüyorlar ve hayatlarını normal bir şekilde sürdürebiliyorlar.
Ben Stacy de onlardan biri. 1975 yılında doğan Stacey'nin Katherine Stacy adında bir eşi ve dört çocuğu var. Fugate ailesinin 20. yüzyılın başlarında birbirlerinden ayrılıp aile içinde çocuk sahibi olmayı bıraktıkça ortadan kaybolmaya başladığı bildirilse de, Ben de mavi tenle doğdu. Kısa sürede cildi normal rengine dönse de, çocukken üşüdüğünde veya sinirlendiğinde dudakları ve tırnakları hala maviye dönüyordu.