İlginç Türkiye raporu

İngiltere'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Chatham House: "Türkiye'nin inisiyatiflerinin kilit müttefiklerin veya önemli dış oyuncuların Kafkasya'daki çıkarlarına ters düşebileceği" savunuldu.

Türkiye’nin aktif bölgesel dış politikası Batı’da dikkat çekmeye devam ederken İngiltere’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Chatham House, “Türkiye, Rusyas ve Kafkaslar’daki Ortak ve Farklı Çıkarları” başlıklı raporunda ilginç değerlendirmelerde bulundu. AKP’nin "komşularla sıfır ihtilaf" politikasınin etkinliğinin ciddi bir sınav verdiği argümanının savunulduğu raporda “Türkiye’nin inisiyatifleri, kilit müttefiklerin veya önemli dış oyuncuların Kafkasya’daki çıkarlarına ters düşebilir” görüşünü de dile getirildi.

Reklam
Reklam

Raporda Türkiye ile Rusya arasındaki yakınlaşmaya karşın Ankara’nın, Abazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanımayacağı, Moskova’nın da PKK’yı terörist örgüt olarak ilan etmeyeceği öne sürüldü.

Chatham House tarafından yayımlanan ve Türkiye uzmanı Gareth Winrow imzasını taşıyan “Türkiye, Rusyas ve Kafkaslar’daki Ortak ve Farklı Çıkarları” başlıklı raporda Rusyan ile Gürcistan arasındaki savaşın Ankara’yı Rusya ve Kafkaslar politikasını gözden geçirmeye zorladığı kaydedildi.

Ankara’nın Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanımasının beklenmediği belirtilen raporda Türkiye ile Rusya arasında son dönemde yaşanan yakınlaşmanın, Başbakanlar Recep Tayyip Erdoğan ile Vladimir Putin arasındaki yakın bağları göz önünde tutularak güçleneceği beklentisi dile getirilirken “Ama Moskova, Ankara, Çeçen radikal unsurlarına barınma sağladığı sürece PKK’yı terör örgütü olarak tanımaz” denildi.

AKP’nin, "komşularla sıfır ihtilaf" politikasınin etkinliğinin ciddi bir sınav verdiği görüşünü de öne süren Chatham House, AKP döneminde Türkiye’nin Kafkaslar’da girişimlerde bulunarak “başlıca bir bölgesel güç olarak kabul edilme hedefini güttüğü”nü belirtti.

Reklam
Reklam

Ankara’nın Rusya ile ilişkilerin de bu çerçevede ele alınması gerktiğini kaydeden Chatham House, buna karşın “Türkiye’nin inisiyatifleri, Kafkaslar’da kendi nüfuzunu ortaya koymayı amaçlayan kilit müttefiklerin veya önemli dış oyuncuların çıkarlarına ters düşebilir” görüşünü de dile getirdi. Chatham House, “Türkiye, enerji ihtiyaçlarında Rusya’ya fazla bağımlı hale gelebilir ve bunun, AKP hükümetinin Rus-Gürcü ihtilafına reaksiyonu dikkate alınırsa Türk dış politikasına bir yansıması olabilir” denilde Raporda şöyle devam edildi:

“Türkiye’nin gelecekte İran konusunda ABD ile ilişkilerinde olası zorluklar ve Brüksel ile üyelik müzakerelerinde yeni problemler, Türk hükümetini Avrasya’da Rusya ile daya yakın bir çalışma içerisine girmeye cesaretlendirebilir. Ancak şu an için (Dışişleri Bakanı) Davutoğlu’nun dış politikası, Avrupa ile iyi ilişkileri sürdürme geleceğine ters düşmüyor.”

-“BAZI ÜST DÜZEY TÜRK SUBAYLARI RUSYA’YA SEMPATİ DUYUYOR”-

Chatham House, aslında 1990 yıllarında başlayan Ankara ile Moskova arasındaki yakınlaşmanın, analistlerin Kafkaslar’daki “stratejik denge”yi yeniden değerlendirmeye ittiği de ifade ettiği raporunda iki ülkenin grupları arasındaki temaslar ve askeri ilişkileri bağlamında da bazı ilginç ayrıntılara da yer verdi.

Reklam
Reklam

Türkiye ile Rusya’daki gruplar arasında bağların tesis edilmesine yönelik girişimlerin de olduğu kaydeldiği raporda bu çerçevede Uluslararası Avrasya Hareketi lideri “Alexander Dugin’in destekçilerinin, Türkiye’de bir darbenin aracılığıyla ihtidara el koymakla suçlanan, Ergenekon olarak tanınan aşırı milliyetçi bürokrat ve emekli subaylardan oluşan şebeke ile bağları geliştirdiği gibi görünüyor” denildi.

Raporda ayrıca “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bazı üst düzey subayların Rusya’ya sempati duyduğu da gibi göründüğü, Putin’in Şubat 2007’deki Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı ve ABD’nin dış politikasına ilişkin sert eleştirilerine yer verdiği konuşması, hemen tercüme edilerek Genelkurmay sitesine konulduğu” belirtilirken “ Açıkça ki Türk ordusunda Irak savaşından bu yana ABD’ye desteği azalan ve, Türkiye’deki ordunun rolünü kısaltacak AB’nin desteğindeki reformların benimsenmesi konusunda hevesli olmayan unsurlar var” savına da yer verildi.

-KARABAĞ SORUNU ÇÖZÜLMEDEN YAKINLAŞMA BÜYÜK ZARAR VEREBİLİR-

Reklam
Reklam

Raporda, Türkiye ve Ermenistan’ın ilişkilerini normalleştirmesi yönünde umut bulunduğunu ancak protokollerin onay sürecindeki uzun bir gecikmenin, son dönemde sağlanan olumlu gelişmeleri bertaraf edebileceği uyarısı da yapıldı.

Karabağ sorunu çözülmeden oluşabilecek Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasının, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine büyük zarar verebileceği vurgulandığı raporda Azerbaycan-Türkiye tartışmalarının odağındaki özellikle doğalgaz fiyatları ve Azeri gazının transit geçişiyle ilgili problemlerden dolayı Türkiye`nin Rusya'ya olan bağımlılığınin azaltma cabalarının etkilenebileceği ve Nabucco projesi dahi tehlikeye düşebileceği de ifade edildi.

Bu arada, raporun son paragrafında Rusya’nın, ekonomik ve siyasi yararlarını sağlayabileceği, Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasına karşı çıkmadığına dikkat çekildikten sonra “Ancak ülkesini başlıca bir bölgiesel güç olarak kabul edilmesini isteyenTürk yetkilieri, Rusya ile, onların açıkça en az kıdemli ortağı olacakları bir lişkiye olumlu bakmaz. Ve Rusya ile Tiblis arasındaki ihtilafın yeniden canlanması, Ankara’daki herhangi hükümet için ciddi sorunlar yaratır” yorumu yapıldı. (ANKA)

Reklam
Reklam