Her zaman duyduğumuz klasik bir laf vardır: 'ben kalbe bakarım fiziğe değil.' Gel gör ki iş gerçeğe gelince birçok insan önce fiziksel güzelliğini beğendiği bir karşı cinsle yakınlaşmayı tercih eder. Tabi ki istisnalar vardır fakat ben genel çoğunluktan bahsediyorum. 'Davul bile dengi dengine' sözünü büyüklerimizden ne kadar da çok duyduk bu sözü değil mi? 'Boyu boyuna huyu huyuna uygun olmalı.'
Mesela kadınların çoğunluğu kendilerinden kısa boylu bir erkekle yakınlaşmaktan kaçınırlar. Peki bunun bir psikolojik temeli olabilir mi? İstisnalar olmakla birlikte özellikle baba sevgisini yeterince hissetmemiş ya da babasız büyüyen kadınlar, bir şekilde güvensizlik duygusu devam ettiren kadınlar genelde, ilişki yaşayacakları erkeğin hem duygusal hem de fiziksel olarak güven verici hissettirmesini beklerler. Gerek sarıldığında gerek beraberken belki de daha önceden hissetmediği o güvenli baba sarılmasını, korunma ve sahiplenilme duygusunu, ilişki yaşadığı erkekte hissetmek ister. Bu da beraber olacağı erkeği seçerken kendinden daha uzun boylu ve yapılı bir kişiyi seçme sebebi olabilir.
Bir erkek bir kadınla ilişki yaşamaya karar vermişse öncelikle onun fiziğini beğenmeye meyillidir. Televizyondaki evlilik programlarında bile önce elektrik tutmalı dedikleri olay budur, anlamı önce fiziğini beğeneyim sonrasına bakarız…..
Peki ya toplumun gizli baskıları, “kadına bak kendisi manken gibi bir de yanındaki kişiye bak. Kısa boylu, kilolu. Kesin parası için beraber” “ay ne kadar yakışıklı bir genç, nerden bulmuş bu çiroz gibi kızı acaba”, “kızım bu adam yanına yakışıyor mu hiç, bir kendine bak bir de ona bak”, kızın yanındaki adama bakın, Allah çirkin şansı versin bizlere de”.
Bunlar ve daha fazlası çoğumuzun büyüklerinden, arkadaşlarından ya da çevresinden duyduğu ve duyacağı sözler. Toplumda büyük kitlelere yayılmış kalıplar ve sözler genellikle oldukça manipüle edicidir. Bireyler çoğu zaman kendileri aynı fikirde olmasalar da toplum baskıları ve kalıpları yönünde davranışlarını belirlerler.
Erkekler arasında güzel bir kadınla beraber olmak onurlandırıcı bir şeydir. Diğer arkadaşlarını ona imrenerek bakması, koluna taktığı güzel kadını süs bebeği gibi beğeni bakışları içinde dolaştırmak erkek için çok tatmin edici bir duygudur. Ama herkes bakıyor diye kıskanma davranışlarıyla bu duygusunu saklamakta da, üzerine yoktur erkeğin.
Oysa yapılan en büyük yanlışlardan biri, beraber olmaktan keyif alıp almadığımıza emin olmadan, birlikte aynı ortak noktalarda buluşacak mıyız görmeden, fiziksel özellikler sönmeye başladığında yine aynı evin içinde varlığından mutlu olacak mıyız bunu hissetmeden sadece fiziksel özellikleri bizi çekiyor diye karşı cinsle gözü kapalı bir ilişkiye adım atmaktır. Fiziksel özellikler sağlıklı bir beraberliği devam ettirebilmek için asla yeterli değildir.
Sağlıklı bir beraberliği doğru iletişim, güzel bir arkadaşlık, karşılıklı empati, saygı, karşımızdakinin özerkliğini ve kişiliğini baskılamamak gibi olgular devam ettirebilir. Karşımızdaki insanın kalbinin güzelliğini, insani özelliklerini, bütün canlıları sevmesini, anlayışlı ve empatik olmasını, fiziksel özellikleri belirlemez.
Bir gün bir arkadaşım bana demişti ki; “beraber olduğum kadın çok güzel fizikli ve çok da güzel bir kalbi var. Ama güzel olmasaydı ve ben onun fiziksel güzelliğine kapılıp arkadaşlığa başlamasaydım onun bu güzel kalbini hiç göremeyecektim”. Esasında bu sözler konuyu çok da güzel özetliyor.
Önce fiziksel güzelliğin öne çıkması kişilerin psikolojik durumunu nasıl etkiliyor biraz da bunu konuşalım.
Öncelikle kozmetik, kuaför, estetik ve güzellik, giyim sektörünün bundan çok yararlandığı kesin. Hatta bazen acaba boyu boyuna uygun olsun vs gibi manipülasyonları onlar mı yapıyor diye de düşünüyorum :)
Kilolu olmak, kendini güzel hissetmiyor olmak, engelli olmak gibi durumlar sağlığımızdan çok insanların bizi beğenmeyeceğini düşündüğümüz için bizi endişelendirir maalesef. İnsanlar karşı cinse kendini beğendirebilme telaşı içinde sürekli uğraşıp dururlar.
Kilo veremeyen kadınlarda değersizlik ve beğenilmeme algısı fazlalaşır. Bu da kilo vermek için sağlıksız yollara başvurmayı, ve çeşitli psikolojik sorunları beraberinde getirir. Çünkü erkeklerin kalıplaşan algılarından dolayı çok kilolu bir kadının ince ve çok güzel bir kadının yanında istediği erkekle beraber olma şansı daha düşüktür ona göre.
Erkeklerin fiziksel görünüme verdiği önemi, bakımlı ve hoş bir bayanla evlendikten sonra, eğer bayan eskisi kadar bakımlı olmaz ve gözüne eskisi kadar hoş gözükmezse evlilik, cinsellik ve aşkın azalması ve erkeğin aldatmaya kadar götürmesinden de anlayabiliriz.
O zaman kadınları giyim, kozmetik ve güzellik sektörlerinin içinde boğuldukları için sanırım çok da suçlamaya hakkımız yok.
Erkeklerde durum biraz daha farklıdır, erkek kilolu az saçlı ya da kendini beğenmiyor olabilir fakat iyi bir kariyeri, saygınlığı, maddiyatı varsa beğenilme olasılığı biraz daha fazladır. Bu nedenledir ki erkeklerde çok çalışma, sürekli kariyerini yükseltme, iyi evlerde ve arabalarda yaşama, güzel giyinme ve toplumda saygınlık, onaylanma ihtiyacı oldukça fazladır.
Sonuç olarak her yanlış kalıp ve olguda olduğu gibi, çocuklarımızı eğitirken, onlara fiziksel değil ruhsal güzelliğin çok daha önemli olduğunu, ilerde hayatını ancak kalbi güzel biriyle huzurla devam ettirebileceğini anlatabilmek ve bunu yeterince algılamasını sağlayabilmek, ilerde karşı cinse daha farklı bakan bir nesil oluşmasını sağlayabilecektir. Toplumuzda yanlış olan topluma yapışmış kalıpları değiştirmenin tek yolu bu yanlışların onarıldığı bir nesil ortaya çıkarabilmektir.
Uzm. Klinik Psikolog Pelin ÖZAYDIN