İlk kadın mehteran takımı

Dünyanın ilk kadın mehteran takımını kuran, Prof. Dr. Burhanettin Uysal. 'Erkek mehteran takımı kursaydık 700 yıllık geleneğin son halkası olacaktık. Kadın mehteran takımıyla ilk halkası olduk' dedi

Dünyanın ilk kadın mehteran takımının fikir babası, Karabük Üniversitesi’nin polis kökenli rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal. ''Erkek mehteran takımı kursaydık 700 yıllık geleneğin son halkası olacaktık. Kadın mehteran takımıyla ilk halkası olduk” diyen Uysal, takımın tek eksiğinin ‘bıyık’ olduğunu söylüyor

[](http://aktuel.mynet.com/galeri/haber/ilk-kadin-mehteran-takimi/10132/264485/)
Safranbolu’nun halen Karabük Üniversitesi Fethi Toker Güzel Sanatlar Fakültesi dekanlığı olarak kullanılan tarihi binasının önündeyiz. Çoğu müzik bölümü öğrencisi 24 genç kız, Safranbolu’ya tepeden bakan bahçede bir yandan mehter kıyafetlerini giymeye çalışıyor, bir yandan artık profesyonelce çaldıkları müzik aletlerinin ses ayarlarını yapıyor. En zor öğrenilen alet olan zurna, yedi yıllık keman öğrencisi Tuğçe Kılıç’a emanet. Kösün başındaysa flüt öğrenci Neslişah Aynagöz var. Aynagöz tokmağı köse vururken iyi çalmanın ipucunu veriyor: “Kösü iyi çalmak için sinirli olmak lazım.”
Takıma orjinal kıyafetlerle ‘ağırlık’ katan muhafızlardan hemşirelik bölümü öğrencisi Perize Ergil, kıyafetin omuzunda yarattığı izi gösterirken gülümsüyor: “Bu kıyafetler kesin benden ağır.”
Mehter kıyafetleri içindeki makyajlı yüzler, Rektör Burhanettin Uysal’ın sözünü hatırlatıyor: “Bu muhafızlara da muhafız lazım!”
**ANADOLU FEMİNİZMİ**
Dünyanın ilk kadın mehteran takımı fikri, iki yıl önce, Rektör Burhanettin Uysal’ın başının altından çıkıyor. Tek amacı; bir geleneği farklı bir formatta yaşatmanın yanı sıra, bu yıl beşinci yaşını kutlayacak olan Karabük Üniversitesi’ni hem Türkiye’ye hem dünyaya tanıtmak:
“500-600 yıllık hafızaları olan üniversiteler dururken, Türkiye’nin en iyi makina mühendisini yetiştireceğiz diye bir iddiamız yok. Ama Türkiye’nin en iyi raylı sistemler mühendisini yetiştireceğiz. Çünkü Türkiye’nin tek raylı sistemler mühendisliği burada, tek tasarım mühendisliği, demir-çelik enstitüsü de. Tanınmak için ilk halka olmak gerekiyordu. Mehteran takımı da benzer bir fikirle ortaya çıktı. Nereden baksan 700 yıllık bir geçmişi var. Genelkurmay Başkanlığı, Kültür Bakanlığı hatta neredeyse tüm belediyelerin irili ufaklı mehteran takımları var. Bu takımı erkeklerden kurmuş olsaydık ne gençler ilgili olacaktı, ne çevre. Ayrıca 700 yıllık geçmişin de son halkası olacaktık. Ama şimdi bu geleneğin ilk halkasıyız. Her yerden, ABD’den bile davet var.”
“Peki takımın kurulmasında feminist bir ruhun da etkisi var mı” diye soruyoruz Rektör Uysal’a. Her işe annesini düşünerek başladığını belirterek yanıt veriyor: “Biz Anadolu çocuğuyuz. Babamla ekin ekmeye gittiğimizde ilk tohumu anneme attırırdık; daha verimli, bereketli olsun diye. Bu Anadolu’da gelenektir. Annesini, eşini, kızını düşünen insan ister istemez biraz feministtir. Ben onları çok seviyorum ve onların her işi yapmasını arzu ediyorum. Her şeyden önce bizden daha disiplinli, daha azimli ve sabırlılar. Erkekler neden dantel öremiyor? Artık kadın-erkek ayrımı kalktı. 15 yıl önce bir kadının otomobil kullanması yadırganırken, şimdi kullanmaması yadırganıyor. Toplumun bakış açısı değişti.”
**ŞAKA ZANNETTİLER**
Ancak Karabük gibi küçük ve milliyetçi çizgisi kalın bir yerde kadın mehteran takımına tepkiler en azından başlarda toplumun bir kesiminin bakış açısının pek de değişmediğini gösteriyor. Dolayısıyla kadın mehter takımının kabullenilmesi kolay olmamış. ‘Kadından mehter mi olur?’, ‘Mehterin şanlı geçmişini kirletiyorlar’ tepkileri tavan yapınca öğrenciler bile çekinmişler takıma girmeye. Onları ikna etmek, doktorasını ABD’de yapıp dönen Yard. Doç. Dr. Dilek Göktürk’e kalmış:
“Tabii önce benim ikna olmam gerekiyordu. Hocamın teklifini duyunca önce afalladım. Çünkü mehter takımı deyince aklınıza pala bıyıklı, iri yarı adamlar geliyor. Geçmişim klasik batı müziği; yaylı çalgılar eğitimi uzmanıyım. ABD’de etno müzikolojik araştırmalarım sırasında mehter müziğiyle ilgili de sunumlarım oldu. Ama, Beethoven, Mozart gibi Batılı bestecileri de etkileyen bu müziği bilfiil yapmak aklımın ucundan geçmezdi. Hele hele mehteran başı olmayı hiç düşünmemiştim. Kucağıma düştü resmen. İlk olmanın cazibesi de var tabii. Bir anda yaylı çalgılardan yerli çalgılara terfi ettim. Kızlara ilk söylediğimde onlar da afalladılar, şaka yaptığımı zannettiler. Çünkü klasik Batı müziği eğitimi alıyorlar; keman, flüt, piyano çalıyorlar. Şaka yapmadığımı ellerine kös, zurna, nakkare, trompet alınca anladılar. Şimdi Mevlâna’nın dergahı gibiyiz. Her bölümden öğrenci alıyoruz.”
**ALANIMIZDA 1 NUMARAYIZ**
Karabük Belediyesi mehter takımı zurnazeni Bülent Kör ve trompetçi Özkan Albuz’un eğitmenliğinde ilk konserine iki aylık bir sürede hazırlanan kadın mehter takımı şu an 40-45 dakikalık programlar yapıyor. “Performansımız iyi olmasaydı, üzerimize gelirlerdi” diyen Rektör Uysal, artık olumsuz tepkiler almadıklarını anlatırken kadın mehter takımına övgüler düzüyor.
“Değişen tek şey bu işi eğitimli kadınların yapıyor olması. Bunun neresini yadırgayabilirsin? Takımımızın tek eksiği var: Bıyık. Biz dediğim gibi alanında bir numarayız, kimse iki numara olmak istemiyor ki bizden sonra kurulan olmadı.”
Kıyafetlerin hepsi orijinal
**MEHTERANBAŞI DİLEK GÖKTÜRK**
Karabük Üniversitesi Ana Mehteran Takımı’nın ‘mehter anası’, mehterbaşı Yard. Doç. Dr. Dilek Göktürk, ilk bebeğini kucağına almak için gün sayıyor. Beş hafta sonra anneliği tadacak olan Göktürk, mehteranbaşı görevinde en büyük desteği Amerikalı eşinden görüyor. “Görev verilince doğrudan araştırmaya girdim. Kıyafetler modifiye olsun istemedik, otantik, orjinal olsun istedik. Yerel müzik evlerimizle bağlantıya geçtik. Bülent Kör hocamız İstanbul’da erkek mehteran takımı için dikilmiş kıyafetleri bize göre kısalttırdı. Yani üzerimizdekiler erkek mehteran kıyafetleri. Muhafızların zırhlarından (ki ağırlıkları 15-20 kilo kadar) çorbacıbaşının şapkasına kadar tüm kıyafetler orjinal. Mehteranın kullandığı tüm sesler de zurna dahil, erkek sesi” diyor.
Mehmet Bey’in fermanından İngilizce eğitime geçtik
**REKTÖR UYSAL**
Ana mehteran takımıyla tanınırlığı artan üniversitemiz beş yılda çok yol katetti. İlk geldiğimizde ‘Türkiye’de yaşıyorsak herkes Türkçe konuşsun’ gibi milliyetçi bir yaklaşım içine girdik. Karamanoğlu Mehmet Bey’in, “Divanda, dergahta Türkçe’den başka dil kullanılmaya” fermanını astık her yere. Baktık dünyayla entegre olamıyoruz, tekrar okuduk fermanı. “İngilizce öğrenmeyin” diye bir şey göremedik! Şimdi tüm bölümlerimizde İngilizce hazırlık zorunlu. Çoğu bölümlerde eğitim dili İngilizce. Şu an 70 öğrencimiz yurtdışında, üniversitemizde de 40 yabancı öğrenci var. Bu yıl aldığımız, Türkiye’de 25 üniversitede bulunan ‘diploma eki’ etiketi belgesiyle üniversitemizi artık tüm dünya tanıyor. 2023 projesi olarak ‘Üstün Yetenekli Çocuklar Araştırma ve Uygulama Merkezi’ kurduk. Bu da Türkiye’de tek. Üstün yetenekli yüzde 2’lik kesim kalabalıklara karışıp kaybolsun istemiyoruz. Bugün ilkokul 5’ten seçip eğittiğimiz çocuklar 2023’te üniversiteyi bitirmiş olarak üretime, yönetime talip olacaklar. Bu merkezimizin müdürü şimdi TBMM’de kurulan Üstün Yetenekli Çocukları Araştırma Komisyonu’nda çalışıyor.
Anahtar Kelimeler: