Mustafa Sarıgül'ün eski eşi Aylin Kotil, ayrılıktan sonra ilk kez konuştu. Boşanmadan önce artık erkek istemediğini söyleyen Kotil artık yeniden evlenmeye soğuk bakmıyor.
Eski eşiyle görüşmediğini söyleyen Aylin Kotil, buna hazır olmadığını belirtiyor. Kotil, Türk erkeklerinin kutsallık anlayışını da şu sözlerle dile getiriyor: ‘O evde eşim ama ben dışarıda yine yapacağımı yaparım!'
Milliyet Gazetesi'nin röportajına göre, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile 15 yıllık evliliklerini geçtiğimiz haziranda sürpriz şekilde sonlandıran Aylin Kotil, Milliyet'e konuştu. Eski eşiyle görüşmediğini söyleyen Kotil, yeniden evliliğe sıcak baktığını belirterek, ‘Bir daha âşık olmam' diyemem. Bu çok iddialı olur. Şu an kafamda evlenmek yok, ama tabii ki isterim" diye konuştu. Kotil, işlettiği çocuk yuvasında sorularımızı yanıtladı.
Boşanma gerekçesini açıklamadınız?
O göz önünde olan biri. Belki bir arkadaşımla paylaşabilirim ama herkesle değil. Zaten evliliğim süresince aile hayatımı korumaya çalıştım, çünkü ne kadar göz önünde olursanız o kadar zarar görüyorsunuz. Yine de onun zarar görmesini hiçbir şekilde istemiyorum çünkü oğlumun babası. Ömer'i üzecek her şey sonuçta beni üzecektir.
Sarıgül ile görüşüyor musunuz?
Ona henüz hazır değilim. Görüşmem gerektiğini biliyorum ama görüşmüyorum.
Boşanma olsa da dostluk sürebilir.
Dostluk demeyelim ama çocuk için bir şeyler yapmak zorundasınız. Ama şu anda böyle bir şeye hazır değilim.
Yeniden evlenip çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz?
38 yaşındayım, çocuk için biraz geç. Ama ilk boşandığımda, ‘hiç erkek istemiyorum', ‘Erkek yok, ağlamak yok' dedim. Ama hayat büyük konuşmamayı da öğretiyor. Onun için ‘artık bir daha âşık olmam' lafı çok iddialı bir cümle. Şu an kafamda evlenmek yok, ama tabii ki isterim. Benim en çok sevdiğim istediğim şey İtalyan ailelerindeki gibi bir masa etrafında çok sayıda çocuk. En büyük hayalim buydu ama olmadı.
Neden?
İlk zamanlar babam hastaydı, sonra da bazı özel sebeplerden ötürü yapmak istemedim.
‘Erkek yok, gözyaşı yok' dediniz, bu istenmeyen bir ayrılık mı?
O tabii işin esprisiydi ama erkek insanı yoruyor yani.
Türk erkekleri mi biraz böyle?
Almanya'daki erkekleri de görüyorum, her şeyi paylaşıyorlar eşleriyle. Çocuk bakımını, ev sorumluluğunu. Aile onlar için hâlâ kutsal. Türk erkekleri için kutsallık anlayışı farklı, ‘O evde eşim ama ben dışarıda yine yapacağımı yaparım.'
‘Iskalayan oydu'
Siyasetin içindeki eşin aktif hayatı zor olsa gerek.
Ben kendimden ziyade çocuğum için zaman isterdim çünkü onun bu yılları geri gelmiyor ve hep ıskalıyor. Aslında kaçıran ve ıskalayan hep oydu. Sonuçta biz Ömer'le çok iyi bir ilişki kurduk. Baba figürü çocuk için çok önemli. ‘Ona zaman ayır' diye bunu hep vurgulamak istemiştim ama artık günümüzün yaşam koşulları herhalde biraz böyle. Bu yüzden zamanınız yoksa yapmayın çocukları.
Hayat muhasebesi yapar mısınız?
Bazı insanlar hayatınızda size bir şeyler öğretmek için giriyor ve görevini tamamladığında çıkıyorlar. Acı çekmeden de olgunlaşılmıyor.
‘Boşanmayı bence o da istedi'
Hep pozitifsiniz...
Babam öldükten sonra şunu öğrendim, ölümcül bir hastalıkla uğraşmadıktan sonra hayattaki her şey geçici. Evet başımıza bir şey gelecek, hayat bu hep iyi gitmeyecek. Asfaltta yürümeyeceğiz, bazen çukurlara da gireceğiz ama mühim olan öğrenmemiz, deneyimlememiz.
Aşk acısı mı biraz da bunları söyleten?
Yoo, aşk acısı yok. Yakın olduğunuzu düşündüğünüz bir insanın kendini sizden bu kadar saklayabilmesine şaşırıyorsunuz sadece.
Tanıdığınızı sandığınız kişiyi tanımadığınızı fark etmek zor olsa gerek.
Siyasetle uğraşan ve politika yapan insanların farklı bir stresi var. Stresli hayat da kendine bile ‘niye böyle yaptım' dedirtebilir. Belki de ikimizin birbirimizden öğreneceği şeyler bitti o yüzden ayrılmamız gerekiyordu.
Kadınların çoğu bununla baş edemiyor
Babamın hastalığında yaşadığım o 3 sene ile evliliğimde yaşadığımı kıyas kabul etmem. Ben olaya üzüntü diye bakmıyorum, bu bir deneyim. Kadın ne istediğini bilecek. Hem adamla ilişkisini sürdürüp hem hayıflanmak doğru değil. Karar verecek: ya ilişkiyi bitirecek ya da hayıflanmayacak.
Boşanmayı kim istemişti?
Ben istedim ama bence o da istedi.