DSP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker, Orman Bakanı Nami Çağan, Maliye eski Bakanı Zekeriya Temizel ve Milli Eğitim eski Bakanı Hikmet Uluğbay, CNN Türk televizyonunda DSP'nin ekonomi programını anlattı. Türkiye'de büyümenin sağlanabilmesi ve sermayenin güvenceye kavuşabilmesi için faiz olgusunun uluslararası piyasalara yakın olması gerektiğine dikkat çeken Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nda bu olgunun kendini gösterdiğini kaydetti.
Türkiye'deki koşulların Uluslararası Para Fonu (IMF) ile işbirliği yapmayı zorunlu kıldığını ifade eden Başbakan Ecevit, "Pek çok ülkenin böyle ilişkileri vardır. Belli bir olumsuzluk sürecine giren ülkeler, bu yakın ilişkiye zorunluluk duymaktadırlar. Fakat ekonomik ve sosyal alandaki adımları somutlaştırabilirsek, o zaman IMF ile bir işlevsel ilişkimiz kalmayacaktır. Ama şu sırada buna ihtiyacımız vardır. Türkiye, IMF ilişkilerine büyük özen gösteriyor. Şimdiye kadar bir çok yabancı ulus, IMF ile çatışma halinde olmuştur. Biz ise güven verici bir durumdayız" diye konuştu.
Milli Eğitim eski Bakanı Hikmet Uluğbay ise Türkiye'de daha önce 18 tane istikrar programı uygulandığını, ancak başarılı olmadan yeni sorunlar zincirinin oluştuğunu belirti. Bu bağlamda Türkiye'de Ecevit başkanlığında uygulanan programın 19. program olduğunu ifade eden Uluğbay, "Bu programın kalıcı ve başkaları tarafından bozulmaması için kurumsal ve yasal koşullarını bu süreç içinde tamamlayacaktık. Başbakanımızın bu programı yürütüşünde IMF, tarihinin en büyük yükü altına girmiştir. Bizim DSP olarak amacımız şu; başladığımız işi bitirmek ve Türkiye'nin istikrar programlarını uygulamayacağı ekonomik bir yapıya kavuşturmak" dedi.
Başbakan Ecevit de Dünya Bankası'nın Köy-Kent Projesi'ne büyük destek verdiğini belirterek, "Bizim bir talebimiz olmadığı takdirde bu konuda hür türlü yardımı Türkiye'ye sağladı. Şimdiden kaynak ayırdı, 300 milyon dolar vaat etti. IMF ve Dünya Bankası ile çok sağlıklı ilişkilerimiz başladı" ifadelerini kullandı.
Uygulanmakta olan ekonomik programın insani boyutu olduğuna dikkat çeken Bakan Türker de "Bu programın bankacılık sorunu halledildikten sonra insani bölümü ile ilgili kısım bu aylarda devreye girecekti. Ama Türkiye'de yaratılmak istenen siyasi kaos ile bu ertelendi. Özellikle tarım sektörüne doğrudan doğruya çiftçiye destek yansıtılacaktı" dedi.
"Önümüzdeki yıl Türkiye'nin IMF'den yeni bir kaynak ihtiyacı olabilir mi?" şeklindeki bir soruya Bakan Türker, "Bu sırada böyle bir adım atılmadı. Türkiye'nin bu erken ekonomik sürecin çıkardığı sorunlara karşı IMF ile ilişkilerimizde olumlu gelişmelerin yer alabileceğini düşünüyorum" yanıtını verdi.
Tarımsal ürün sigortası gerçekleştirmek kararı aldıklarını ifade eden Başbakan Ecevit, "Türkiye'de bazı ürünler gereğinden fazla üretiliyor. Alternatif ürünlerdeki hazırlıklar tamamlanmıştır. Aşırı üretim alanları yerine, kısa sürede verimli sonuçlar verecek ürünlere yönelmeliyiz. Ayrıca sanayi alanında yatırımları geliştirici önlemlere yöneliyoruz" dedi.
Bilgi çağında atılacak adımların önemine değinen Başbakan Bülent Ecevit, "Seçim bildirgemizde buna çok geniş bir yer ayırdık. Bu konu eğitim bakımından gelişmelerimizi çok hızlandıracak niteliktedir. Türkiye'de meslek alanlarında lise bitiren öğrenciler, eğer aynı iş alanında tercih yaparlarsa sınavdan geçmeksizin okullarına devam edebilecekler. Bu arada teknoparklar çok önemli. Ayrıca çiftçiye, esnafa ve KOBİ'lere olabildiğince destek sağlayacağız. Türkiye kısa sürede ekonomik alanda büyük adımlar atabilecek durumda" ifadelerini kullandı.
Ecevit, "Yolsuzluk konusunda bir modeliniz var mı?" sorusuna, "Yolsuzluklarla mücadelede DSP çok kararlı davrandı, ancak daha sonra bir yavaşlama ortaya çıktı. Bunun nedeni hükümet değildir. Belli bir noktadan sonra hükümet bir şey yapamıyor. Yargı da tamamen bağımsız olduğu için bunların takibinde hükümet olarak istediğimiz atılımları yapamıyoruz. Yargı konusunda bazı önlemler almamız gerekiyor. Yargıyı hızlandırmak için gerekenleri yapmaya çalışacağız. Yargının bağımsızlığı ile çelişmeyecek önlemlerin alınması gerek" şeklinde yanıt verdi.
"Bu seçimlerden sonra siyaseti bırakabileceğinizi söylediniz. Bu doğru mu?" sorusuna Ecevit, şu şekilde yanıt verdi:
"DSP özellikle son haftalardaki ayrılmalardan sonra çok daha sağlıklı çalışır duruma geldi. Ben elimden geldiği kadar, sağlık durumum elverdiği kadar çalışmalarıma devam edeceğim. Son birkaç haftada bakanlarımızın ne kadar verimli çalışmalar yaptığını görebiliyoruz. Ben bundan sonraki dönemde partinin başında kalmışım veya kalmamışım bu hiç önemli değil. Çünkü DSP büyük atılımlar yapıyor. Ben DSP'nin geleceğine güvenle bakıyorum."
Başbakan Ecevit, Kemal Derviş'in belli bir aşamadan sonra yeteri kadar yerinde çalışmalar yapamadığını dile getirerek, "Bir kere çok yoğun çalışması gerekiyor bakanların. Ama Derviş, ekonomi ile ilgili çalışmalara gerekli zamanı ayıramıyordu. Ama Masum Türker'in o konuda daha iyi çalışmalar yaptığını görüyorum" dedi.
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker ise "Derviş finansman açığını kaybetmek döneminde devreye girdi. Ondan sonraki dönem kamuoyu tartışmaları ile geçti. Bizim yaptığımız iş, ekonominin yürütülmesinde gerekli bakanlıklarla görüşerek herhangi bir belirsizliği ortadan kaldırmaktır. Ekonomi ile ilgili birimler arasında bir koordinasyonu sağlamak gerek. Bizim yaptığımız siyasetin gerektirdiği planlamayı yapmaktır. Geçmişteki uygulamada da o biraz gerekiyordu. Hazinenin sözcülüğü ile eşgüdümün sağlanması gerekiyordu" diye konuştu.
Ecevit, bir olumlu anlamda, bir de olumsuz anlamda siyasetçilik olduğunun altını çizerek, "Sayın Derviş son aylarda olumsuz anlamdaydı. 'Türkiye'de bir belirsizlik var' söylemleriyle dikkatleri olumsuz anlamlarla siyasetin üzerine çekmiştir. Ekonomi alanında hükümetimiz çok daha verimli çalışır duruma gelmiştir. Masum Türker'in hazineden sorumlu devlet bakanı olarak daha aktif olduğu görülmüştür. Sayın Derviş'in ikinci çalışma aşamasında yatırımları teşvik, KOBİ'leri destekleme konusunda yeterli başarı sağlayamadı" dedi.
"Koalisyonlar nasıl başarılı olabilir?" şeklindeki bir soruya Ecevit, "Benim başında bulunduğum koalisyon hükümeti döneminde ortaklarımızla erken seçim gündeme gelene kadar çok sıkı ilişkiler içindeydik. Gönül isterdi ki tek başına iktidara gelelim ama koalisyonlara alışmamız gerek. Türkiye en uzun süreli koalisyon hükümetini gerçekleştirdi. O bakımdan iyi bir sınav verdik. Bu sınavı eğer yetki verilirse önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz" yanıtını verdi.
Anketlere hiçbir zaman güvenmediğini de dile getiren Ecevit, Türkiye'nin bu konuda yeterli bir düzenleme yapamadığını, bundan önceki anketlerde partisinin oylarının düşük gösterildiğini, ancak her seferinde gittikçe arttığını gözlemlediğini söyledi.
"Kaç partili bir Meclis bekliyorsunuz?" sorusuna ise Başbakan Ecevit, şu şekilde yanıt verdi:
"O belli değil. Türkiye kaypak bir siyasi ortama girdi. Şimdiden böyle kehanetlerde bulunmak mümkün değil. Bu seçim sistemi ile bazı değişikliklerin yapılması söz konusu."
Kaynak: İHA