LONDRA (İHA) - Times gazetesi manşetini 'Şah'ın düşüşünden bu yana İran'daki ilk kraliyet mensubu' diye attı. Haber Prens Charles'ın gizli bir şekilde İran'ı ziyaret etmesiyle ilgili. Gazeteye göre bu ziyaret, İngiltere'nin İran İslam Cumhuriyeti'yle ilişkilerini geliştirmeye yönelik en önemli adım. Ancak Times, başyazısında ziyareti eleştirdi: "Prens Charles, dün İran'a vardığında, ülkede genel seçimlere 10 gün kalmıştı. Ancak yaklaşık 2000 reformcunun adaylıklarının Koruyucular Konseyince engellenmesiyle seçim anlamsız hale geldi. Daha da sembolik olansa Prensin ziyaretinin, İran'da Şah'ın devrilmesinin ve Ayetullah Humeyni'nin fanatik taraftarlarının ülkede terör estirmeye başlamasının 25. yıldönümüne denk gelmesi. İslami devrim sonrası kraliyet ailesinden İran'a yapılan ilk ziyaret, milyonlarca kişi tarafından, demokrasinin evrensel normlarını bastıran bir rejime destek olarak görülecektir"
Daily Telegraph gazetesinin konuyla ilgili manşetiyse 'Charles Tahran'la köprüleri inşa ediyor.' Gazete Prens Charles'ın gezisinin, İngiltere'nin 'Eleştirdiği İran yönetimiyle diyalog kurma' politikasının devamı olarak algılanacağı görüşünde.
Daily Telegraph, İran'da rejim muhaliflerinin, İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'a, bakanlığı döneminde 5 kez İran'a gittiği için 'Ayetullah Straw' lakabını taktıklarını da ekledi. Gazete, Prens Charles'ın Tahran'ı ziyaretini 'İngiltere hükümetinin Ayetullahlara armağanı' olarak nitelendirdi.
İNGİLTERE'YE GÖÇ Guardian gazetesinin ilk sayfasındaysa, İngiltere İçişleri Bakanı David Blunkett'la yapılmış bir röportaja yer verildi. Haberin başlığı "Britanya kapılarını göçmenlere açıyor". David Blunkett, Avrupa Birliği'ne Mayıs ayında üye olacak ülkelerin vatandaşlarının, iş aramak üzere İngiltere'ye gelmelerinin yasaklanması yönündeki önerilere karşı çıkıyor. Blunkett'ın gerekçesiyse açık:
"İngiltere'nin ekonomik büyümeyi arttırmak için yeni işçilere ihtiyacı var" İngiltere İçişleri Bakanı, Doğu Avrupa'dan gelecek göçmen işçilere 7 yıla kadar süren yasaklar koymaya hazırlanan Almanya gibi ülkeleri de uyardı: "Bu kişilerin çalışma haklarını erteleyecek tedbirler alan ülkeler, düşündüklerinin aksine kaçak göçle karşılaşacak. Bu tip önlemlerle kaçak göçü önlemek çok zor. Çünkü insanlar hala sınırları geçebilir ve ziyaretçi olarak ülkede kalabilirler"
İngiltere İçişleri Bakanı ayrıca yeni göçmenlerin öncelikle İskoçya, Londra ve güneydoğu İngiltere'ye gitmelerini cesaretlendireceklerini söyledi. Guardian, daha önce sık sık eleştirdiği David Blunkett'ı bu kez kutlama ihtiyacı hissetmiş. "David Blunkett'ın cesaret verici açıklamalarına meslektaşlarının çoğu arasında çok seyrek rastlanır. İçişleri Bakanı, göçmenleri engelleyen Avrupa Birliği ülkelerinin sadece kaçak göçü cesaretlendireceklerini söylemekte çok haklı. Blunkett, ayrıca tüm sol görüşlü kişileri İngiltere'deki göçmen karşıtı gruplarla mücadeleye çağırıyor. Ancak bu koalisyon, çok daha geniş olmalı"
Financial Times gazetesi de konuya geniş yer ayırdı. Gazeteye özel bir mülakat veren Slovakya Başbakanı Mikulas Dzurinda, İngiltere'de bazı kesimlerin göçmenlere yönelik kaygılarını haksız buldu. Dzurinda, "İngiltere, sosyal politikalarını doğru düzenlediği sürece niçin korkmamız gerektiğine yönelik en ufak bir neden göremiyorum. Biz Londra'yla işbirliği içinde, İngiltere'nin sosyal yardım sistemini istismar etmek isteyen kişilere karşı her türlü önlemi almaya hazırız" dedi.
Yine Financial Times'ta yayınlanan göç konulu araştırmada da, batıda çalışma hakkının, eskiden Doğu Avrupa'da Avrupa Birliği'ne üyeliğin getireceği en önemli fayda olarak görüldüğü ancak 15 birlik üyesinin 13'ünün, bu hakkı en az 2 yıl sınırladıkları belirtildi. Londra'daki Slav ve Doğu Avrupa Çalışmaları Merkezi'nden Profosör Geroge Schöpflin'in konuyla ilgili tespitiyse şu: "Sınırlamalar "Avrupa'nın birliği" prensibiyle çelişiyor. Ancak Avrupa'da, doğulu göçmenlere yönelik derin kültürel korkular var"
PAPANDREU'NUN PASOK LİDERLİĞİNE SEÇİLMESİ Guardian, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun, iktidardaki PASOK'un genel başkanlığına seçilerken seçim öncesi şu vaatlerini sayfalarına taşıdı: "Şeffaflık, açıklık, katılımcı yönetim ve vatandaşları için çalışan bir devlet" Gazete, Papandreu'nun Dışişleri Bakanlığı'ndaki başarılarını da şöyle sıraladı: "Papandreu bakanlığı sırasında, Yunanistan'ın Balkan politikalarında sessiz bir devrimine önderlik etti. Eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç'in demokrat muhaliflerinin yanında oldu. Ülkesinin Ankara'yla ilişkilerini tamamen değiştirdi. Kıbrıs'ta Türk ve Rum toplumlarının 30 yıl sonra yeniden bütünleşmelerine yol açabilecek olan Birleşmiş Milletler barış planını destekledi"
Independent gazetesindeyse, Filistin lideri Yaser Arafat'ın El Fetih örgütüyle ilgili bir haber dikkat çekiyor. Haberde, yüzlerce kişinin 'Siyasi iflas' gerekçesiyle örgüt üyeliğinden istifa ettiği belirtildi. Gazeye göre bu, Arafat'ın sürgünden dönüşü sonrası yüzleştiği en büyük isyan. Arafat'a açık mektup yazan eski örgüt üyelerinin şu sözleriyse çarpıcı: "El Fetih bizi felakete götürüyor. Örgüt, yolsuzlukla mücadeleye ve Filistin halkının çıkarlarına zarar verenlerin cezalandırılmalarına yönelik hiçbirşey yapmıyor. Savcılar silah tüccarı, başarısız komutanlarsa hala görevde. Güvenlik güçlerinin bazıları çalıntı arabalardan kazanç sağlıyor. Mücadeleci, kaliteli ve dürüst insanlarsa güçsüz. Onlara örgütte yer yok"
Yeniden Guardian'dayız. Gazete Rusya Savunma Bakanı Sergey İvanov'un NATO'ya yönelik suçlamalarını sayfalarına taşıdı. İvanov'a göre NATO, güvenliğin tesisinde aşiret reislerinin desteğini almak için Afganistan'da afyon yetiştirilmesine göz yumuyor. Rus bakan, Afganistan'da halen Taliban rejimindekine oranla 9 misli fazla uyuşturucu üretildiğini vurguladı. İvanov, sözlerini şöyle sürdürdü: "Afganistan'dan uyuşturucu akışı, Rusya ve tüm Orta Asya ülkelerinin güvenliği için çok ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bunun nedeniyse, Afganistan'da istikrarın sağlanmasına yönelik uluslararası doğru bir yaklaşımın eksikliği"