İngiltere çapında hastanelerde, okullarda, belediyelerde ve sınır kontrol noktalarında görev yapan 2 milyona yakın kamu çalışanı greve çıktı.
İngiltere 1979 yılından bu yana bu kadar geniş çaplı bir grevle karşı karşıya kalmamıştı.
Grevci kamu çalışanları ve onları destekleyenler başta Londra olmak üzere İngiltere'nin birçok kentinde büyük yürüyüşler de yaptılar.
Grev nedeniyle ülkedeki okulların üçte ikisi kapalı kaldı, hastanelerde, binlerce ameliyat ertelendi birçok yerde belediyeler tam hizmet veremedi.
Okulların kapanması binlerce aileyi, çocuklarına bakmak için evde kalmaya zorladı. Dolayısıyla bu hizmetlerin tüketicisi olmanın da ötesinde dolaylı etkileri var.
Başbakan David Cameron'a göre ise grev beklendiği etkiyi yaratmadı. Havaalanlarındaki pasaport kontrol görevlilerinin de grevde olmasına rağmen işleyişte büyük bir aksama olmadı.
Hükümetlerin kesinti paketlerine, çalışanların genel grevlerle karşılık verdiği ülkelerin sonuncusu da İngiltere olmuş oldu.
Kamu çalışanlarının grevi hükümetin emeklilik maaşlarında yapmak istediği kesintileri geri püskürtmeyi hedefliyor.
İngiltere’nin en büyük Sendika Konfederasyonu lideri Brendan Barber “Daha fazla ödemesi istenen kesimler krize neden olan insanlar değil, hep toplumun en yoksul kesimleri oluyor.” diyor.
Greve çıkan iki milyon kamu çalışanı arasında kariyeri boyunca hiç grev yapmamış yüz binler var.
1979 yılında bugünküne oranla daha güçlü olan sendikalar grevler ve protestolarla geçen bir kışın ardından kamuoyu desteğini kaybederek Margareth Thatcher hükümetine yenilmişlerdi.
Ancak bugün hem Avrupa’da hem de dünyada bambaşka bir konjonktür söz konusu ve gözlemciler bu kez sonucun ne olacağını gelecek ayların göstereceğini söyledi.