İngiltere’de Sarah Everard’ın öldürülmesi, kadına karşı şiddetle ilgili iç hesaplaşma başlattı

İngiltere'de 33 yaşındaki Sarah Everard'ın evine yürüyerek dönerken kaçırılıp öldürülmesiyle başlayan tartışmalar sürüyor. İngiltere'de kadına şiddet konusunun öncelikli olarak ele alınması ve söylemlerin değiştirilmesi çağrıları yapılıyor.

"Kayıp Aranıyor: Sevgili Arkadaşımız Sarah Everard Kayıp, Lütfen Yardım Edin."

Arkadaşları ve ailesi, İngiltere'nin başkenti Londra'nın güneyinde yürüyerek evine dönerken kaybolan 33 yaşındaki Sarah Everard'ı hazırladıkları afişler ve sosyal medya gönderileriyle arıyordu.

Endişeliydiler ancak umutsuz değillerdi. Zira, bir gün ansızın sırra kadem basan ama daha sonra ortaya çıkan insanlar oluyordu.

Ancak takip eden günlerde, polis Sarah'nın son görüldüğü anlara ait güvenlik kamerası görüntülerini ve olayla ilgili detayları paylaştı. Umutlu bekleyiş yerini korku, şok ve üzüntüye bırakmaya başladı.

Reklam
Reklam

Sarah Everard'ın kaybolduğu bölge Londra'nın güneyindeki Clapham Common ile Brixton arasında. Burası, başkent Londra'nın en işlek, en aydınlık ve yürüyüşe en uygun güzergahları arasında yer alıyor. Her gün yüzlerce kişi, bu güzergahı kullanıyor.

Polis soruşturmasını derinleştirirken, bölgede yaşayan kadınlara da özellikle akşam saatlerinde tek başlarına sokağa çıkmamaları uyarısı yapıldı.

Olayla ilgili 48 yaşındaki polis memuru Wayne Couzens gözaltına alındı. Couzens'e zorla alıkoyma ve cinayet suçlamaları yöneltildi.

Londra Emniyet Müdürü Cressida Dick, soruşturmayla ilgili yaptığı açıklamada, sadece Londra değil, ülke genelinde kadınların "endişe duyabileceği ve hatta korkuya kapılabileceği" bir durumun oluştuğunu kabul etti. Ancak bir kadının sokakta yürürken kaçırılmasının "aşırı derecede nadir bir olay" olduğunu vurguladı.

Ancak, bu olay, özellikle de pandemi nedeniyle tam kapanma döneminde izin verilen az sayıdaki faaliyetten biri olan yürüyüş güvenliğini birebir etkilemesi nedeniyle büyük bir tartışma başlattı.

Reklam
Reklam

Ülkenin dört bir yanından kadınlar, sosyal medyada sokaklarda yürümeyle ilgili kendi deneyimlerini ve kendilerini güvende hissetmek için aldıkları önlemleri paylaşmaya başladı. Takip edilme, taciz, saldırıya uğrama ve teşhire maruz kalma hikayelerini anlattılar.

Helena Wadia, bu kadınlardan biri oldu. BBC Radio 5 Live'a, kadınların kendilerini güvensiz hissetmesinin ne kadar yaygın olduğunu vurgulamak istediğini söyledi:

"Sokakta ilk kez sözlü tacize uğradığımda 12 yaşındaydım. O zamandan beri kendi kendime önlemler alıyorum. Giydiklerimi, içtiklerimi hep kontrol etmeye çalışıyoruz. Zaman zaman cebimizde para olmasa bile taksiye binmek zorunda kalıyoruz. Parmaklarımızın arasına sıkıştırdığımız anahtarları tutuyoruz. Koşarken kulaklık takmıyoruz. İyi aydınlatılmış yerlerden geçmeye özen gösteriyoruz. Tüm bunlar çok yorucu bir hal alıyor."

Sosyal medyada bir kullanıcının kadınlara kamusal alanda kendilerine yönelik bir tehdit hissettikten sonra telefonda konuşuyormuş gibi yapmak, güzergah değiştirmek veya korku içinde gidecekleri yere koşarak gitmek gibi şeyler yapıp yapmadıklarını sorduğu bir Twitter mesajı 150 binden fazla beğeni aldı.

Reklam
Reklam

Birçok kişi, kadınların güvenliğini artırmalarına yardımcı olabilecek bir dizi uygulamayı paylaşmaya başladı.

Anna Birley, son günlerde kadınların güvenliğiyle ilgili söylemin değişmesi gerektiğinin altını çizen pek çok kişiden biri.

BBC Radio 5 Live'a, "Bu, aslında bizim sorunumuz olmamalı ama öyle ve bu çok üzücü. Bu, bizim suçumuz değil. Kadınların saldırıya uğramasının nedeni kadınlar değildir" dedi.

Everard'ın son görüldüğü Clapham Common bölgesinde Cumartesi akşamı düzenlenmesi planlanan eyleme koronavirüs kısıtlamaları nedeniyle izin verilmedi. Buna rağmen toplanan kalabalığa polisin sert müdahalesi, kadına yönelik şiddet tartışmalarını başka bir boyuta taşıdı.

'Siluetimin karanlıkta nasıl göründüğünün farkındayım'

İşçi Partisi Milletvekili Jess Phillips, her yıl 8 Mart Dünya Kadınları Günü'nde son 12 ayda bir erkek tarafından öldürülen ya da öldürüldüğü iddia edilen kadınların isimlerini Parlamento'da okuyor.

Bu yıl, Everard'la ilgili arama çalışmalarında cesedinin bulunduğu tarih de Dünya Kadınlar Günü'ne denk geldi.

Reklam
Reklam

Phillips, bu yıl 118 kişinin adını okudu. Phillips, "Kadın cinayetleri artık hepimizin gündelik hayatımızın bir parçası olarak kabul ettiği bir şeye dönüştü. Kadın cinayeti istisnai ve ender bir durum değil. Kadın cinayetleri yaygın bir olay" dedi.

Lordlar Kamarası'nda yapılan bir başka oturumda da Barones Jenny Jones, saat 18.00'den sonra erkeklerin sokağa çıkmasının yasaklanmasını istedi.

Jones, daha Sky News'a yaptığı açıklamada, bu önerisinde "aslında çok ciddi olmadığını" belirterek, altını çizmek istediği konuyu "Polis kadınlardan evde kalmalarını isteyerek, kurbanı suçlu haline getirdiğinde tepki vermiyoruz. Bunun normal olduğunu düşünüyoruz" sözleriyle özetledi

Bu yaşananlara erkeklerin tepkisi ne oldu?

Kadınlar hikayelerini anlatmak için sosyal medyayı kullanırken, Everard'ın kaybolduğu yerden beş dakika uzakta yaşayan Stuart Edwards attığı Twitter mesajında şunları söyledi:

"Daha ıssız sokaklarda (kadınlara) olabildiğince fazla alan bırakmak ve yüzümüzü görünür tutmak dışında, erkeklerin yapabileceği bir şey var mı? Kaygı/korku unsurunu azaltmak için makul bir şekilde neler yapmalı?"

Reklam
Reklam

Bu mesaj, yaklaşık 30 bin beğeni de 3 binden fazla Retweet aldı.

Sosyal medyada başlayan tartışmaya dahil olanlar arasında yine Londra'nın güneyinde yaşayan yemek eleştirmeni Jay Rayner da vardı. Rayner, "Kendimi ıssız bir sokakta tek bir kadının arkasında yürürken bulursam, hemen karşı kaldırıma geçiyorum ve mümkünse olabildiğince çabuk hızlanıyorum. İri bir adamım ve karanlıkta siluetimin nasıl göründüğünün kesinlikle farkındayım" dedi.

Bu tartışmalara tepki olarak kadınlara saldıranların aslında küçük bir azınlık olduğunu söyleyen #NotAllMen (Her Erkek Aynı Değil) etiketi kullanılmaya başlandı.

Kadına yönelik şiddet Birleşik Krallık'a özgü bir durum değil.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu hafta, dünya genelinde her üç kadından birinin (yaklaşık 736 milyon) yaşamları boyunca fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını belirten bir rapor yayımladı.

WHO Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, kadına yönelik şiddetin "her ülkede ve kültürde endemik" olduğunu ve koronavirüs salgını döneminde bu durumun daha da kötüleştiğini söyledi.

Reklam
Reklam

WHO, savunmasız kadınlara yardım etmeyi amaçlayan servislere daha fazla yatırım yapılması çağrısında bulunurken, "Covid-19'un aksine, kadına yönelik şiddet aşıyla durdurulamaz" dedi.