20'li yaşlarında seks işçiliğine başlayan Millie, beş yıl önce buna son vermiş.
"HAYIR, BEN EROİNİ SEVİYORDUM"
"Mesleğimi duyanlar 'seksi seviyor olmalısın' diyordu. Ama hayır, ben eroini seviyordum" diyor Millie.
Ergenliğinde annesinin uyku hapları ve Valium ilacını çalarak başlayan uyuşturucu bağımlılığı, uyuşturucu satın alabilmek için seks işçiliği yapmasına yol açmış.
Sokaklardaki seks işçilerinin sohbet ederken "60 sterlinden aşağıya yapmam" dediğini anlatan Millie, "Uyuşturucunun çekilme sendromu kendini göstermeye başladığında 20 sterline o arabaya binersiniz, 5 sterlin için bile yaparsınız bu kadar basit" diyor.
Hull kentinde balıkçılık endüstrisi ile seks ticaretinin her zaman iç içe olduğunu söylüyor. Balıkçı kentinde en yoksul kadınlar her zaman seks işçiliğine başlama riskiyle karşı karşıyalar.
Bugün kentte seks işçiliği yapan çok sayıda kadının babasının trol teknesi işinde olduğunu ve 1970'lerden sonra endüstrisinin bir anda gerilemesiyle birlikte yoksullaştıklarını söylüyor:
"Balıkçı ailelerinden kadınlar nesiller boyunca bu işi yapıyor, bu çok kötü."
Bu yılın İngiltere Kültür Kenti olan Hull, 3 yıl önce bu hakkı kazandıktan kısa süre sonra seks işçiliğini yasa dışı ilan etmiş.
Konsey, doğrudan seks işçiliğini yasaklamasa da seks işçilerinin çalıştığı caddede seks işçiliğini yasaklayarak pratikte kentte seks işçiliğini yasaklamış oldu.
Bu, kentte 100'den fazla kadını etkiliyor.
10 yıldan uzun süredir uyuşturucu kullanmayan Millie, "Kent konseyinin sokakları temizlemek istemesini anlayabiliyorum ama bunun yolu mağdurları mağdur etmekten geçmez. Bunun için toplumsal meselelere, evsizlik aile içi şiddet, sömürü, uyuşturucu bağımlılığı, akıl sağlığı sorunları gibi konulara bakmalı ve çözüm üretmeli."
Son 3 buçuk yılda Hull sokaklarında çalışan 5 kadın öldürüldü.
Seks işçiliği yasaklandığından beri 29 kadın gözaltına alındı ve dört kadın yargılandı. Bunlardan ikisi hapis cezası aldı. Biri 2 hafta, diğeri bir ay. Fakat cezaları ertelendi. Dört kadın ise mahkeme için tarih bekliyor.
Millie "Kadınları birkaç hafta hapse atmak hiçbir şeyi çözmez. Bu, rehabilitasyon da sağlamaz" diyor. Kendisi de daha önce kısa süreler cezaevinde bulunmuş ve çıktığı gün seks işçiliğine devam etmiş.
Kent merkezinde seks işçilerinin çalıştığı sokakta polisin varlığını artırması nedeniyle seks işçileri kentin farklı noktalarına dağılmak zorunda kalmış. Seks işçilerine yardımcı olmak için çalışan STK'lar ise bu yüzden onlara daha zor ulaşabiliyor.
Bu alanda çalışan STK'lardan Ugly Mugs'ın direktörü Georgina Perry, kent konseyinin seks işçilerine yaklaşımını "yoksulluk ve yoksunluktan kaynaklanan bir sorunla yapay, hızlı ve kirli bir şekilde başa çıkmak" olarak tanımlıyor.
Kent konseyinde bu yasağı uygulayan ekibin lideri Graham Paddock ise bu politikanın başarılı olduğunu ve bu yüzden yasağı geçen yıl 3 yıllığına uzattıklarını söylüyor:
"İnsanlar bahçelerde veya evlerin çitlerine dayanarak cinsel ilişkiye giriyordu, toplumu korumak için bir şeyler yapmalıydık.
"Kentin tamamında seks işçiliğini yasa dışı ilan edecek değiliz. Ama günün sonunda böyle davranışlara tolerans gösterilmeyeceği mesajını vermek istedik."
Bölgede yaşayan vatandaşların da yasağın ardından daha mutlu olduklarını söylüyor.
PEKİ "MAĞDURLARI MAĞDUR ETME" ARGÜMANI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?
"Bu argümanı anlayabiliyorum ama bizim önceliğimiz toplumu korumak" diyor.
Polis, konsey üyeleri ve STK temsilcilerinden oluşan bir grup, yasağı görüşmek için bir araya geliyor. Fakat Millie bu grupta hiçbir seks işçisinin olmamasına öfkeli.
Millie, "Amaç toplumu korumaksa bu kadınlar da toplumun bir parçası" diyor:
"Bir kere bağımlı olduktan sonra geri dönüş olmadığı düşüncesi doğru değil."
Bu, onun için de kolay olmamıştı. Ama bir hostele yerleşip doğru danışmanlık aldıktan sonra hayatının kontrolünü eline almaya başladı.
Kazandığı parayla ilk defa eroin almadığı zamanı hatırladı. Uyuşturucu yerine bir kolye almıştı. Üzerinde gümüş bir haç ve ametist taşı vardı.
"Gurur hissettiğimi hatırlıyorum" diyor Millie:
"Gururlu olmaya alışkın değildim, uzun yıllar önce kaybettiğim bir duyduydu bu."