İngiltere’deki yağma olaylarının arkasında çocuk bakıcısı devlet olgusu yatıyor

Zirve Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Bezen Balamir Coşkun, İngiltere’de yaşanan...

Zirve Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Bezen Balamir Coşkun, İngiltere’de yaşanan şiddet ve yağma olaylarının, altında ‘çocuk bakıcısı devlet’ olgusunun yattığını söyledi.
Yaşları 13-16 arasında değişen ve en az 2 çocuğu olan genç kadınların sayısının ülkede azımsanmayacak kadar yüksek olduğunu kaydeden Coşkun, devletin bu insanları korumak için oluşturduğu sistemin, tembel bir alt sınıf ürettiğine dikkat çekti.
Coşkun, geçtiğimiz günlerde İngiltere’nin başkenti Londra başta olmak üzere diğer metropollerinde meydana gelen şiddet ve yağma olaylarını değerlendirdi. Yaşanan olaylarla ilgili önemli tespitlerde bulunan Coşkun, İngiliz sosyal sisteminin asıl sıkıntısının, Tony Blair’in başkanlığının son yıllarında sık sık tekrarladığı ‘nanny state’ denilen çocuk bakıcısı devlet olgusunun olduğunu belirtti.
İngiltere’de doğurma yaşının çok düşük, doğum oranının ise aynı oranda yüksek olduğuna vurgu yapan Coşkun, yaşları 13-16 arasında en az 2 çocuğu olan genç kadınların sayısının, ülkede azımsanmayacak kadar yüksek olduğunu kaydetti.
Devletin de bu gençler ve bebekler ortada kalmasın, ailelerine yük olmasın diye ev tahsis edip, çocuk başına haftalık bir miktar para verdiğini anlatan Coşkun, “Konsül evleri diye bilinen ve genelde bu tür genç annelerin çocukları ile oturdukları sokaklar mahalleler var tüm İngiltere’de. Çocuk sayısı arttıkça daha büyük ev veriliyor ve annenin devletten aldığı para da artıyor. Genç yaşta anne olan çocukları koruması açısından iyi bir sistem olarak görünebilir bu ama sistemin sakıncası tembel, okula devam etmeyen hatta çoğu zaman çalışmaya bile tenezzül etmeyen bir alt sınıf üretmiş olması.” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

HEPSİ BİRBİRİNE BENZİYOR
Konsül evlerinde büyüyen gençlerin genelde 6 sene olan eğitimin ilk iki seviyesini zorla bitirdikten sonra üçüncü seviyeye ya hiç gitmediğini ya da okuldan atıldığını anlatan Coşkun, “Okula gitmedikleri ve çalışmadıkları için bütün günlerini sokaklarda kendileri gibi olan mahalle arkadaşları ile sağa sola sataşarak, marketlerden ve dükkanlardan ufak tefek hırsızlıklar yaparak, çevrelerindeki yaşlıları ve kendilerinden küçük çocuklara sataşarak geçiriyorlar. Alameti farikaları olan kapüşonlu ceketleri sayesinde güvenlik kameralarında yüzleri seçilmiyor, hepsi birbirine benziyor. Annelerinin konsülden aldığı cüzi miktarlar bu çocukların istedikleri elektronik cihazları ve markalı kıyafetleri almalarına yetmiyor haliyle. Tatillerde en iyi ihtimal Blackpool gibi alt ve orta sınıfın gidip ucuza birkaç gün geçirebildiği yerlere gidebiliyorlar. Hayatlarının baharını bu şekilde amaçsız ve gelir ve tüketim açısından uçurumlar olan sisteme bilenerek geçiriyorlar.” diye konuştu.

Reklam
Reklam

GENÇLER ARASINDA SUÇ İŞLEME POTANSİYELİ YÜKSEK
Kız olsun erkek olsun, konsül evlerinde yaşayan gençler arasında suç işleme potansiyelinin çok yüksek olduğunu dile getiren Coşkun, bu kişilerin, hırsızlıktan, uyuşturucu satıcılığın ve organize suçlara iştirake kadar her türlü suça bulaştığına dikkat çekti.
İngiltere’de bu yüzden dolayı suça meyilli, hayata dair amacı ve umudu olmayan, sisteme karşı kinli bir neslin olduğunu aktaran Coşkun, “Londra’yı, Birmingham’ı, Manchester’i, İngiliz sosyal refah devletinin oluşturduğu bu gençlerin yaktığını belirtti. Coşkun, “Konsülün, annelerine verdiği harçlıkla alamadıkları elektronik cihazları ve markalı kıyafetleri camlarını kırdıkları dükkanlardan yağmaladılar. Eğer yüzlerini kapatan kapüşonları olmasaydı tüm dünya görecekti yüzlerindeki hıncı ve açgözlülüğü. Bu durumda bu gençleri suçlamak, onları ıslah evlerine atmak sorunu çözmeyecektir, İngiltere’nin ciddi bir şekilde oturup genç nesli tüketici değil üretken olmaya yönlendiren bir sistem kurması şarttır.” değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK ÜZERİNE KURULAN SİSTEM ÇATIRDIYOR
İngiltere’deki olayların işaret ettiği bir diğer konuya da temas eden Coşkun, şunları söyledi: “Bu konu, her ne kadar olayların ardında politik nedenler yoksa da, olayların dışa vurumu, tüm Avrupa’da olduğu gibi yabancılara ve göçmenlere karşı hoşgörülü olarak bilinen İngiltere’de bile çok kültürlülük üzerine kurulu sistemin çatırdamasıdır. Yağmalama olaylarının bir kısmı da göçmenlerin iş yerlerine yapılmış, hatta Pakistanlı bir genç ailesine ait dükkanı korumaya çalışırken öldürülmüştür. Türklerin başını çektiği göçmen iş yeri sahipleri iş yerlerini ve mahallerini korumuşlardır. Bu durum Türk medyasınca verildiği gibi basit bir çılgın Türkler kahramanca ekmek kapılarını korudu olayından çok daha ciddi bir olaydır. Başta sosyal devlet tarafından bakımı üstlenen alt sınıf gençlerin şiddet ve yağmalama olaylarına başlaması, sonrasında göçmenlerin de yağmalamaların hedefi olması ve İngiliz güvenlik sisteminin bu olayları engelleme konusunda yetersiz kalması İngiliz devletinin başarısızlığının birer ifadesidir. The Guardian başta olmak üzere İngiliz medyasında yer alan bazı yorumlarda da altı çizildiği gibi İngiliz hükümeti ABD’nin peşi sıra dünya polisliği yapacağına kendi evini toparlaması gereklidir. Bu son olaylar İngiltere’ye ve dünya kamuoyuna bunu göstermiştir.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz