İnsan beyni, her ne kadar katı bir madde olsa da gerçekte %80'i sudan oluşur. Yani beynimiz için düzenli olarak su tüketmemiz gerekiyor. Ayrıca vücudumuzun ve beynimizin susuz kalmaması için, içeriğinde su barındıran gıdalardan da sürekli yararlanmamız gerekiyor. Meyve ve sebzeler size bu konuda oldukça yardımcı olur. Unutmayın susuz kalmak sadece damağımızın değil, zihnimizin de kurumasına yol açabilir.
Çok fazla yemek yediğimiz zaman, duyma yeteneğimizde düşüş yaşanır. Her insanın bir doyma sınırı vardır, bazen bu sınırı aşarız. Gereğinden fazla yemek yemek, vücudumuza verdiği diğer zararların yanı sıra duyma yetimizi de olumsuz etkiliyor. Bunun için daha sağlıklı beslenmeye dikkat etmek, ne yediğimize ve ne kadar yediğimize önem vermek gerekiyor.
Bir bebek dünyaya geldikten ancak aylar sonra ilk dişlerini görsek de dişler, bebeğin doğumundan 6 ay öncesinden oluşmaya başlıyor. Hatta bazı bebekler bir ya da iki dişle doğabiliyor. Bununla birlikte dişle doğmak bebek için acı verici olabiliyor, sağlıklı olanı dişlerin doğduktan sonra görünmeye başlamasıdır. Bir bebeğin ilk dişleri 5 ya da 7 aylıkken çıkmalı, bunun dışındaki durumlarda bebek için acı verici ve sağlıksız bir durum ortaya çıkabilir.
Bazı spesifik durumlarda, stres ve adrenalin seviyemizin yükselmesiyle kısa süreliğine bir arabayı kaldıracak kadar güçlenebiliyoruz. Çok korktuğumuzda veya ani gelişen bir tehlike sezdiğimizde bedenimizde inanılmaz bir değişim meydana gelir. Strese sebep olan bir durum, örneğin kendi evladımızın bir arabanın altında kaldığını görmemiz hipotalamusu alarma geçirir. Hipotalamus, beynimizde stres ve rahatlama hissinin dengesini sağlayan bölümdür, tehlike anında vücudumuza adrenalin ve noradrenalin hormonları salgılanır. Bu hormonlar, kalp atışımızı hızlandırır, nefes alış verişimizi sıklaştırır ve kaslarımızın kasılmasını sağlar.
Sabahları kemiklerimiz arasındaki kıkırdaklar esnemiş uyanırız. Gün içerisinde ayakta durduğumuz zaman ise vücudumuzun ağırlığı altında sıkışır. Böylelikle kıkırdaklarımızın esnemesi ve sıkışmasıyla gün içerisinde boyumuzun uzunluğu değişiyor. Sabah kalktığımıza oranla günün sonunda 1 cm kısalıyoruz.
Hepimizin bildiği gibi beynimizde bilgi akışını nöronlar sağlıyor. Nöronlarımız farklı şekillerde yapılanıyor ve buna bağlı olarak da bilgiler nöronlarımız arasında farklı hızlarla iletiliyor. Bu nedenle bazen bazı bilgileri algılamamız geç sürerken, bazı bilgileri hemen kavrayabiliyoruz.
Monell Cemichal Senses Center tarafından yapılan bir araştırmada kadınların kokuları tanımlamada erkeklere göre daha başarılı olduğu anlaşıldı. Araştırmada kadın denekler 32 ayrı nesnenin kokusunu ayırt edebilirken erkek denekler ortalama olarak yalnızca 19 kokuyu ayırt edebildi.
Hapşırığımız vücudumuzu 160 km kadar hıza çıkarak terk edebilir. Bu nedenle bazı hapşırıklar çok şiddetli gerçekleşir. Bu nedenle bir hapşırığı tutmaya çalışmak yapacağınız en kötü şeylerden biri olabilir. Şiddetli bir hapşırığı tutmaya çalışarak vücudunuza büyük hasar verebilirsiniz.
Ayaklarımızın her birinde 250,000 olmak üzere toplamda 500,000 ter bezi bulunmaktadır. Gün içerisinde sürekli kapalı durduğunu ve hareket halinde olduğumuzu düşünürsek ayaklarımızın tek başına epey ter ürettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta öyle ki günde yarım litre kadar teri ayaklarımız üretebilir.