Tarih içinde pek çok gizemli olayı barındırıyor. Teknolojik ve bilimsel gelişmelere rağmen nedenleri henüz çözülememiş pek çok vaka bulunuyor. Yıllar öncesinde yaşanmasına karşın hâlâ ilk günkü gizemini koruyan olaylardan biri de Fransa’da meydana gelen lanetli ekmek vakası. Fransızca tabiriyle ”l’affaire du pain maudit” takvim yaprakları 15 Ağustos 1951’i gösterdiğinde yaşandı. 20. yüzyılın en ilginç olayları arasında yer alan durum köyde bulunan çoğu insanı etkiledi.
Fransa’nın Grad bölgesinde bulunan Pont-Saint Esprit Köyü, 1951 yılının Ağustos ayına kadar son derece normal bir yaşam sürüyordu. Kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yardımlaşan köy halkı birden ilginç bir olayla karşı karşıya kaldı. Bir gece tuhaf tavırlar sergilemeye başlayan halktan birçok kişinin akıl sağlığını kaybettiği ve halünisyonlar görmeye başladığı kaydedildi.
16 Ağustos sabahına kadar sakin ve normal bir hayatı bulunan Pont-Saint Esprit Köyü’nde yaşayanlar o sabah uyandıklarında bambaşka kişilerdi. Köy halkı birbirlerini tanımalarına rağmen saldırmaya başladı. Hatta çoğu kişi olmayan şeyler gördüğünü iddia ediyordu. Köylüler ejderha gördüklerini hatta yılanların kendilerine saldırdıklarını söylüyordu. Hastalanan kişilerin ayrıca, mide bulantısı, kusma, titreme, ateş basması gibi şikayetleri de bulunuyordu. 16 Ağustos günü ise kasabadaki iki doktorun ofisleri benzer şikayetlerle doldu taştı. Doktorlar hastaların çoğu ve benzer belirtiler göstermesinden aslında durumun bir gıda zehirlenmesi olduğunu anladı. Ancak ilerleyen saatlerde durum iyice kötüleşti.
Kendisinin uçak olduğunu sanan bir adam, ikinci kattaki pencereden atlayarak yaşamını yitirdi. Kasabanın bir diğer ucunda ise 11 yaşında olan Charles Granjhon, evinden koşarak çıkıp büyük annesini boğmaya çalışırken, işçi Gabriel Validire kendisinin öldüğünü, oda arkadaşının da kafasının bakırdan yapıldığını ve karnını yılanların yediğini iddia ediyordu. Aynı gün evinden çıkan bir kadın ise kendisine kaplanların saldırdığını söylemekteydi. Köydeki herkes istisnasız hayal görüyordu. Yaratıklar, ejderhalar, kaplanlar, yılanlar ve daha niceleri köylüleri çıldırtıyordu.
Yaşanan ilginç olaylar yetkililer tarafından araştırılmaya başlandı. İlginç yaratıklar gören yaklaşık 300 insan incelenmeye başladı. 50'si ise kontrol edilemediği için akıl hastanesine yatırıldı. Hastaneye yatırılmaları da durumun kontrol edilmesini sağlayamadı. Doktorlara kalbinin yerinden çıktığını ve onu yerine koymaları gerektiğini söyleyenler bile vardı. Olayların başlamasının üzerinden 8 gün sonra, hastanede yatan bir hasta çığlıklar atarak kendisini ikinci kattan aşağı attı. Düştüğü yerden ayağa kalkan hasta “Ben bir uçağım” diyerek kendini savunuyordu.
Doktor Vieu ve Gabbai hastalığın epidemiyolojisini araştırmaya başladı. 19 Ağustos’ta ise bu durumu yaratan faktörün ekmek olduğunda karar verildi. Çünkü hastaların hepsi Pont-Saint-Esprit’teki Briand fırınından ekmek satın almışlardı. Yaşanan olayların sorumlusu olarak köyün fırıncısı Roch Briand gösterildi.
Yıllar sonra bir gazetecinin eline geçen belgelerde olayın bir toplu deney olduğu, CIA 'in MK-Ultra adını verdiği "zihin kontrolü" üzerine bir çalışma yaptığını destekler nitelikte bilgilere ulaşıldı.
Köye çok yakın yerde bir ilaç laboratuvarı olduğu (sandoz üretiyorlardı) ve gazetecinin ulaştığı belgelerin ise CIA işe laboratuvarın bağlı olduğu şirket yazışmalarını içerdiği belirtildi.
Yıllar sonra CIA'in hem orduda hem sosyal yaşamda bu tip deneyleri sıklıkla yaptığı dile getirildi. Özellikle askerler üzerinde yaptığı LSD deneyleri üzerine birçok teori ortaya atıldı, kitaplar yazıldı, belgeseller çekildi. Lanetli Ekmek olayı da bu tip bir deneydi fakat hiçbir zaman CIA tarafından kabul edilmedi.