Instagram’ın başkanı Adam Mosseri tarafından kaleme alınan blog, uygulamanın her alanında gördüklerinize hiçbir algoritmanın karar vermediğini söyleyerek başlıyor. Bunun yerine, yazılımın her bir parçası, içeriği nasıl sıraladığını yöneten kendi kod setine sahip. Tüm algoritmalar, “insanların onu kullanma şekline göre uyarlanmış” olmalarına rağmen, genel olarak aynı şekilde çalışıyor. Örneğin, Akış ve Hikayeler sıranız söz konusu olduğunda Instagram, amacın arkadaşlarınızdan, ailenizden ve en yakınlarınızdan gelen fotoğrafları ve videoları önünüze koymak olduğunu söylüyor.
Her gönderi, uygulamanın çıkardığı bilgilere göre sıralanıyor. Instagram’a göre, bu “sinyallerden” “binlerce” mevcut, ancak çoğu durumda, bir gönderinin popülerliği en önemli etken. Mosseri, “Bir eylemde bulunma olasılığınız ne kadar yüksek olursa ve o eylemi ne kadar ağırlaştırırsak, gönderiyi o kadar yukarıda görürsünüz” diyor. Kısacası şirket, bir gönderiyle etkileşiminizi en üst düzeye çıkarmayı hedefliyor.
Keşfet sekmesiyle odak noktası keşfedilebilirliğe kayarken, burada da Instagram bir fotoğraf veya videoyla etkileşim kurma olasılığınızı ölçmeye çalışıyor. İşlerin biraz farklı olduğu yer, Reels. Burada Instagram, amacın komik veya eğlenceli bulacağınızı düşündüğü klipleri ortaya çıkarmak olduğunu söylüyor. Bu amaçla Instagram, Reels söz konusu olduğunda yapmaya çalıştığı en önemli tahminin, bir tanesini baştan sona izleyip izlemeyeceğiniz olduğunu söylüyor
Instagram deneyiminiz üzerinde daha fazla kontrol istiyorsanız, şirket birkaç şey öneriyor. İlk olarak, Hikayeler için yakın arkadaşlarınızı seçmeniz gerektiğini söylüyor. Bu, yalnızca Hikayelerinizi kimlerin görebileceğini sınırlamanıza izin vermekle kalmaz, aynı zamanda fotoğraflarına ve videolarına öncelik verir. Ayrıca, gönderilerini görmek istemiyorsanız bir hesabı sessize almalısınız. Başka bir yerde gördüklerinizi şekillendirmek için “İlgilenmiyorum” seçeneğine dokunduğunuzdan da emin olun önerilerine bulunuyor.