"İntihar değil feda eylemiydi"

Hikmet Sami Türk'e yönelik bombalı saldırı girişimi davasında canlı bomba olmakla suçlanan Didem Akman, yaptığı eylemleri suç olarak görmediğini ifade etti.

Eski bakanlardan Hikmet Sami Türk'e yönelik bombalı saldırı girişimiyle ilgili davanın ilk duruşması yapıldı.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davanın ilk duruşmasına, sanıklar Didem Akman ve Serkan Onur Yılmaz ile avukatları katıldı.

Kimlik tespitinde, mesleğini ''turizmci'' diye yazdıran sanık Yılmaz'ın bunu ''devrimci'' olarak değiştirmek istemesi üzerine, Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, teknik olarak böyle bir şeyin mümkün olmadığını, ancak sanığın itirazının, istemesi halinde tutanağa geçirilebileceğini söyledi.

Reklam
Reklam

El yazısı ile hazırladığı 24 sayfalık savunmasını mahkeme huzurunda okuyan sanık Didem Akman, ''yaptığı eylemleri bir suç olarak görmediğini'' ifade ederek, ''Yaptığım bir feda eylemidir, intihar eylemi değildir'' diye konuştu. Sanık, ''DHKP-C örgütü üyesi olduğunu, ancak bu örgütü terör örgütü olarak görmediğini'' söyledi.

''Eylemi sırasında ilaç aldığı ve uyuşturulduğu'' şeklindeki beyanları kabul etmeyen sanık Didem Akman, ''Eylemim yarım kaldı, ancak bu hesabın yarım kalacağı anlamına gelmemektedir'' diye tehditte bulundu. Didek Akman, ''eylemini tek başına yaptığını'' savunarak, diğer sanık Serkan Onur Yılmaz'ın dava konusu eylemle bir ilgisinin bulunmadığını iddia etti.

Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili'nin, ''bomba ve silahı kimden aldığı, bombayı vücuduna nasıl yerleştirdiği'' soru üzerine, sanık Akman, ''bombayı vücuduna kendisinin monte ettiğini, silah ve bombayı nereden ve kimden aldığının ise davanın konusu olmadığını'' söyledi. Akman, dava dosyasında yer alan bazı fotoğraflar ile bir gazetede yayımlanan fotoğrafa ilişkin soru üzerine de bu fotoğraflardaki kişinin kendisi olmadığını savundu.

Reklam
Reklam

''DHKP-C üyesiyim'' diye savunmasına başlayan sanık Serkan Onur Yılmaz ise yöneltilen suçlamaları kabul etmedi. ''Ben maalesef bu eyleme katılamadım ama örgüt isteseydi seve seve bu eyleme katılırdım'' diye konuşan sanık Yılmaz, Bilkent Üniversitesi'nde görüldüğüne ''hayatı boyunca bu üniversiteye adım atmadığını'' savundu. Sanık Akman'ı daha önce tanıdığını ve başka bir davada birlikte yargılanıp ceza aldıklarını anlatan Yılmaz, bu tarihten sonra kendisini hiç görmediğini söyledi. Dava dosyasında yer alan güvenlik kamerası kayıtlarındaki kişinin kendisi olmadığını öne süren Yılmaz, sahte kimlik taşıdığını ve örgütle irtibat kurmak için şifreli not kullandığını ise kabul etti.

TÜRK KATILMADI

Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, mağdur Hikmet Sami Türk'ün, sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılamayacağını belirten yazılı dilekçesini mahkemeye gönderdiğini söyledi.

Cumhuriyet Savcısı Bilgili, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.

Sanık Yılmaz'ın avukatı Selçuk Kozağaçlı, kamera görüntülerinin teşhis için yeterli olmadığını kaydederek, bu görüntülere ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırdıklarını ve hazırlanan raporda eldeki görüntülerle teşhisin mümkün olmadığının belirtildiğini aktardı.

Reklam
Reklam

Bir tanığın, sanık Yılmaz'ı Bilkent Üniversitesi civarında 29 Nisanda gördüğünü beyan ettiğini anımsatan Kozağaçlı, bu üniversite ile civarındaki kameraların görüntü kayıtları ile Bilkent Üniversitesi otoparkından araç kayıtlarının getirtilmesini talep etti.

Çöplükten bulunan bir cep telefonunun da söz konusu olduğunu kaydeden Kozağaçlı, bu telefonun mahkeme huzurunda incelenmesini istedi.

Bir gazetede her iki sanığın da İpsala Gümrük Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yaptığı yönünde fotoğraf yayımlandığını belirten Kozağaçlı, bu fotoğrafın nasıl ve nereden elde edildiğinin, montaj olup olmadığı hususunun araştırılmasını, İpsala Gümrük Müdürlüğünden de sanıkların gerçek veya sahte kimlikle giriş yapıp yapmadıklarının sorulmasını talep etti.

Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, mağdur Türk'e, beyanlarının alınması için duruşma gününü bildirir davetiye gönderilmesine; Bilkent Üniversitesi'ne ait güvenlik kamerası kayıtlarına ilişkin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazı yazılarak bilgi istenmesine, gelecek cevaba göre bu konuda soruşturmanın genişletilip genişletilmeyeceğinin değerlendirileceğine karar verildiğini açıkladı.

Reklam
Reklam

Temizlik işçileri tarafından bulunduğu iddia edilen telefonun mahkemede incelenmesi ve İpsala Gümrük Müdürlüğüne müzekkere yazılması talebinin reddine karar veren mahkeme, haberin yer aldığı gazeteye müzekkere yazılarak sanıklara ait olduğu iddia edilen fotoğrafın dijital bir şekilde kayıt edilerek mahkemeye gönderilmesini kararlaştırdı.

Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.

İSTENEN CEZALAR

İddianamede, Didem Akman'ın, ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırıp başka bir düzen getirmeye kalkışma'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, ''bu amaçla tasarlayarak ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle adam öldürme eylemine kalkışma'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, ''DHKP/C terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde resmi belgede sahtecilik yapma'', ''patlayıcı madde bulundurma'', ''patlayıcı madde bulundurarak genel güvenliği kasten tehlikeye sokma'', ''ruhsatsız silah taşıma'' ve ''DHKP/C terör örgütünün propagandasını yapma'' suçlarından ise çeşitli hapis cezalarına çarptırılması talep edilmişti.

Reklam
Reklam

Serkan Onur Yılmaz'ın ise ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırıp başka bir düzen getirmeye kalkışma'', ''bu amaçla tasarlayarak ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle adam öldürme eylemine kalkışma suçuna katılma'' ve ''DHKP/C terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde resmi belgede sahtecilik yapma'' suçlarından cezalandırılması istenmişti.

Anahtar Kelimeler: