İntihar Eden Şairlerin Hayat Analizleri-2 Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna- Nilgün Marmara
Ülkemizde şairler yaptıkları iş önemsenmeyerek yaşadığımız toplum tarafından hep ve özellikle yalnızlığa mahkum edilirler.
Bekir Kale Ahıskalı
“ Erken vazgeçişlerim vardı benim
Seninse
Erken tükenişlerin
Ve gece
Uygun değildi
Beklemeye
Yine de bekledim…
Avcumda unutulmuş binlerce gölge
Yeraltında
Öldürülmeyi bekledim
Günışığı vururken gözüme
Ölmeyecektim
Katilim yoktu
Katilim çok… “
Türkiye siyasetinin el altından şekillendirilmeye başlandığı dönemlerdi. Duyabilenler için darbenin ayak sesleri sinsice yaklaşıyordu. Sindirilmiş bir milletin yeniden çok sesli olduğu ikinci seçim döneminden geçilmişti. Oysa kadına seçme seçilme hakkı verileli çok olmasına rağmen bu milletin erkekleri de onaltı yıl seçme haklarını kullanamamışlardı. Çalkantılı bir iç siyasetin olduğu ve kendi kabuğunu kırma sesinden rahatsız olan birilerinin halkın seçtiğini beğenmeyerek, dudak kıvırdığı böyle bir dönemde sevgililer gününe bir gün kala 13 Şubat 1958 de fukara bir istanbul’a doğmuştu. Daha çocuk yaşındayken kulaklarına çalınan Sylvia’ nın intiharı doğumunun rastladığı bu 13 sayısı onda bir inanış bir takıntı haline gelecekti.
Ortaokulu ve liseyi Maarif Koleji ve Anadolu Lisesi’nde biritip üniversiteyi Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyat Bölümü’nde tamamladı.
Sylvia’nın bireeyin yalnızlığına ve varoluş gerçeğine eksik ve tek yanlı bakışı genç şairi etkiliyordu. Sylvia’nın yanlış veya dar bir pencereden bakıyor olabileceğini ve hayatta başka yaşam felsefelerinin de var olduğu gerçeğini engelleyen birşeyle yetiştiği ortamlardı. İnanmanın ve inançlı olmanın eksiklik kabul edildiği ve entellektüelliğin, aydınlığın başka çevrelerde olduğuna inanış ve inandırılmıştı. Aldığı eğitimde onun düşünce yapısını o yana kanalize etmişti. Bu sebeple şiirlerinde bireyin kendisinin ( 1 nci tekil kişi) düşle gerçek arasında gidip gelen, çokça kırılgan ortamında gidip geldi. Zaman zaman kendisini götürdüğü o ıssız hayallerin içinden alamayarak kurduğu hayal bozkırlarında kalben yalnızca sabahladı.
Şiirleri dergilerde yayınlanmaya başladığında etrafında kendilerini derinden etkilendiklerini söyleyen şairler vardır. Küçük İskender gibi bir şairin kendisinden etkilendiğini söylemiş olmasının kendisinde nasıl bir etki yaptığını merak etmiyor değilim. Lale Müldür, Ece Ayhan, Gülseli İnal, Serdar Aydın, Onur Göknil, Cezmi Ersöz ve daha adını bilmediğimiz nice şairler. Bir şairin diğer bir şairin şiirinden derinden etkilenmesi ve bunu da ifade etmesi Sylvia hayranlığı ve Sylvia’nın gittiği yolda gitmesine kendince haklı bir sebepti. Çünkü Nilgün Marmara’nın kendisi de Sylvia şiirinden öyle etkilenmiş ve gittiği yolu tek yol kabul eder olmuştu. Oysa kendisinden etkilenen bu şairlerin hiçbiri hayatı Nilgün Marmara gibi okumuyorlardı. Ülkemizde şairler toplum tarafından hep ve özellikle yalnızlığa mahkum edilirler.
Kendisi hayattayken İngilizce olarak “Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi 1985″ ni yayımladı. ne acayiptir ki Nilgün Marmara’nın bu eserini yayımlamasından 20, ölümünden ise 18 yıl sonra dilimize kazandırabildik. Dost Körpe’nin böyle bir çalışması olmasaydı öyle sanıyorum ki bu da olmayacaktı.
Nilgün Marmara kendince Sylvia’nın altmış küsür yılda bulabildiği doğruyu 29 yılda bulmuş ve yaşama karşı savaş açmıştı. Sözde ölmekle yaşama karşı savaşı kazanmış olacaktı.Kırmızı Kahverengi Defterini önüne aldı. Gel-gitlerinden birini daha karalarken sonucunu kendisi bile bilmiyordu. Şimdiye kadar defalarca düşünmesine rağmen bir türlü uygulamaya cesaret edemediği intihar girişimlerinin en karalı olduğunu hayata geçirecekti. “hayatın neresinden dönülse kârdır” diye not düştü. Yaşamına devam ederse sevecek, evlenecek belki çocukları olacaktı. Ama onun kafasında hep Sylvia’nın çektiği acılar, kalp kasılmaları ve uykusuzlukların hepsini yaşayacağını düşünüyor olmalı… 13 Ekim 1987 de özellikle 13 rakamına denk getirerek hayatına son verdi. Kendisi hayatta iken yayınlanan hiçbir şiir kitabı yoktu.
Ölümünmden bir yıl sonra Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1988), üç yıl sonra Metinler (1990) ve altı yıl sonra günlüğü Kırmızı Kahverengi Defter (1993, Gülseli İnal tarafından hazırlandı)
Nilgün Marmara şöyle diyordu;
”Hayatın dibini görmek
Balığı tutsak etmek, kendini kafese koymak…
Çocuğun doğrudur masanın altında
Bunun üzerine bir kırmızı çapraz çizin
Karanlığın alnını karışlamaktır zaman.”
Bir başka şiirinde
“
Üşümüşüm…
Bu yaklaşan kışla değil,
Deniz ürpertisi, göğün alacasıyla değil,
Ellerimin soğukluğu hep bir kalabalıkta.
Kaçışının gizini gönlünde tuttuğun
Bilisiz aşkı(nı) ver bana!
Üşümeyeyim… ” Kasım 1981
Nilgün Marmara intiharını bir şairin gel-gitleri neticesinde gidip gelememesi olarak açıklayamayız. Nilgün Marmara’yı intihara götüren pek çok sebep olabileceği gibi 29 yıllık yaşamında üç darbe görmüş olmasının da etkisi vardır diye düşünüyorum. 1960 darbesi ve akabinde idam edilen bir seçilmişin, önde olan birinin çocuklar üzerindeki etkisini göz ardı edemeyiz. Yine 1970 darbesi, terör ve kargaşa yılları 1980 darbesinin getirdiği özgürlük kısıtlamaları. Bu ülkenin gençliği bu darbelerde heder edildi. Doğrandılar. Bir şairin duygusallığında her gün onlarca insanın ölmesi, kalp ve aklındaki gel-gitler. Sevdiği ve sevmediklerinin ölüyor olması bir şairin isteyeceği ve kaldıracağı şeyler değildir.
Bekir Kale Ahıskalı
11 Aralık 2012
İntihar Eden Şairlerin Hayat Analizleri-2 -Nilgün Marmara
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz