Yeni yıla Başbakanlık'ta çalışarak gireceğini belirten Başbakan Gül, "Yeni yıl denilince tabi ki hep gelecek söz konusudur. Artık geçmişi unutmak gerekir" dedi. Son 3-4 yılın Türkiye için çok sıkıntılı geçtiğini belirten Başbakan Gül, "Halkımızın artık bu sıkıntılardan kurtulmak istediği açık. Onun için de 3 Kasım seçimlerinde tarihi bir karar verdi. Partimizi tek başına iktidara getirdi" diye konuştu.
Türkiye'nin sorunlarına karşı hazırlıklı olduklarını belirten Başbakan Gül, "Kendimizi reformist olarak görüyoruz. Türkiye'de köklü reformların yapılması gerektiğine inanıyoruz. Daha işin başındayız, bir aylık bir iktidarız ama önümüzdeki aylarda göreceksiniz; gerek ekonomide, gerek idarede, gerek demokratik hayatta köklü reformların, yeniden yapılanmaların arka arkaya gerçekleştirildiğini göreceksiniz" ifadelerini kullandı.
"IRAK SORUNUNUN SAVAŞSIZ BİR ŞEKİLDE ÇÖZÜLECEĞİNE HALA İNANIYORUM" Başbakan Abdullah Gül, Irak sorununun savaşsız bir şekilde çözüleceğine inandığını söyledi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine ilişkin olarak 12 Aralık'ta yapılan Kopenhag toplantısının çok önemli olduğunu belirten Başbakan Gül, bu konuda şu mesajı verdi:
"Bu fırtına karşısında biz koşturduk, dolayısıyla bu fırtına geçti. AB şu köşede kalsın, diğer meselelerle uğraşalım anlayışı içinde değiliz. Avrupa Birliği bir süreçtir.
Dolayısıyla AB ile ilgili reformlar, yapılması gerekenler, büyük bir ciddiyet içerisinde devam edecektir".
Kıbrıs sorunun çözümü için gerçekçi bir şekilde uğraş verdiklerini kaydeden Gül, "Çözümsüzlük, çözümdür. Bu bizim politikamız değildir. Tatmin edici bir çözümü bulmak için herkes olağanüstü gayret içinde olmalıdır" dedi.
Irak sorununun önemli bir mesele olarak hükümetin önünde durduğunu belirten Başbakan Gül, hükümetin dış politikasının üç esas üzerine oturduğunu söyledi. Gül, "Bu küresel barıştır. Küresel barışa katkı sağlamaktır. Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, barışa katkı sağlamak Türkiye'nin görevidir" dedi. Bölgede barış ve istikrarın da çok önemli olduğunu ve Türkiye'nin bölgenin asli unsuru olduğunu vurgulayan Gül şöyle konuştu: "Türkiyemizin çıkarları, halkımızın çıkarları herşeyin önünde gelir. Biz Irak'la ilgili gelişmelerin savaşsız bir şekilde neticelenmesi için büyük bir gayret içindeyiz. Bölge ülkelerini de buna davet ediyoruz.
Önümüzdeki günlerde Orta Doğu ülkelerine yapacağım ziyaretler bu çerçeve içerisinde olacaktır. Ve hala inanıyoruz ki savaşsız bir şekilde bu problemin çözülme imkanları vardır. Onun için çok gayret ediyoruz. Bölgedeki bütün ülkeler hepimizin iyi ilişkiler içerisinde bulunmak istediğimiz ülkelerdir. Rejimleri kendilerini ilgilendirir. Her ülkenin tarihi gerçekleri vardır. O açıdan o ülkelerin rejimleri, o ülkelerin idare tarzları da kendilerini ilgilendirir. Hepsine saygı duyarız ve onların meselelerine hiç karışmayız. Bizim bütün önceliğimiz ülkeler va halklar arasındaki iyi ilişkilerdir. Bu bölgenin insan kaynağını ve tabii kaynaklarını, bu bölgenin halklarının mutluluğu için harcamak gerekir kanaatindeyiz. Gayretlerimiz de bunun içindir".
"BARIŞ İÇİN IRAK'A ÇOK ÜST SEVİYEDE BİR HEYET GÖNDERECEĞİZ" Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Başbakan Gül, Irak yönetimine yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, "Herkesin rejimi kendisini ilgilendirir ve hepsine biz saygı duyarız. İlişkilerimiz ülkeden ülkeyedir. Her ülkenin kendi tarihi bazı gerçekleri, gerekçeleri vardır. Dolayısıyla kendileri karar verir. Ben emirlik, krallık, padişahlık derken Türkiye'nin karar süreçlerini öne çıkarmak için söylüyorum. Bazı ülkelerde karar almak daha kolay olabilir. Türkiye gibi ülkelerde prosedür bu
şekildedir anlamındadır. Yoksa hepsi bizim için saygıdeğerdir ve hepsiyle de ilişkimiz daha iyi olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Gül, 'Olası bir operasyonda Türkiye'nin ABD'den uğrayacağı zararların karşılanması konusunda bir yazılı taahhüdü olacak mı?' sorusuna şu karşılığı verdi: "Biz şu anda zaten ekonomik olarak birçok etkilenmemiz söz konusu. Körfez Savaşı'nın da tecrübesini bugün unutmadık. Bu açıdan metodoloji üzerinde konuştu arkadaşlarımız. Yani bu ne kadar zarar verir, zarar vermez de fayda mı verir bunlar ayrı konular. Dolayısıyla metodolojiyi ortaya koymak gerekir. Bu açıdan da gayet esnek bir şey olmalı. Bize şu kadar para, şu kadar miktar biz bunları konuşmuyoruz. Biz ne kadar zarar söz konusu olursa, ne kadar zarar olabilir bunu ölçebilecek bir prosedür, esnek bir sistem. Bunun uygulanabilir olacağı bir sistem. Bunun üzerinde konuşuyoruz. Bunun üç boyutu vardır; siyasi, askeri, ekonomik boyutu".
Başbakan Gül, 'Irak sorununun barışçı yollardan çözümü için Saddam Hüseyin'le birebir görüşme gibi bir niyetiniz var mı?' sorusu üzerine şunları söyledi: "Sorunu savaşsız bir şekilde çözmek için sonuna kadar gayret edeceğiz ve uğraşacağız. Onun için bölgedeki diğer ülkelerde bu gayret içerisinde olacaklardır. Bu anlamda biz böyle kritik bir durumda Bağdat'a büyükelçimizi gönderdik. Büyükelçimiz, mesajlarımızla beraber gitti. Biz Bağdat'ın sıkıntılarını biliyoruz, görüyoruz. Ayrıca önümüzdeki günlerde Bağdat'la tekrar temasa geçeceğiz. Daha yüksek seviyede heyetler de gidecek Bağdat'a. Ayrıca Irak ve Türkiye arasında istişare toplantıları vardır. Bu toplantılar devam etmektedir".
Başbakan Gül, 'Irak'a gidecek heyetin kimlerden oluşacak ve Bağdat'a hangi mesajlar götürülecek?' sorusuna şu karşılığı verdi: "Heyetin yapısı bakanlar mı olur, başka üst seviyedeki arkadaşlar mı olur bu kesinlik kazanmadı. Ama biz muhakkak ki, bu sorunun en önemli muhataplarından biri Bağdat olduğu için, onlarla da savaşsız bir çözümü sağlamak için görüşmek, fikirlerini almak gerekiyor. Ama muhakkak ki çok üst seviyede bir heyet olacaktır".