BAĞDAT (İHA) - Bağdat'ta kulakları sağır eden siren ve patlama sesleri duyulduğunda Irak'ta yeni bir dönem başlamış, uluslar arası medyanın aylar öncesinde hazırlandığı maraton start almıştı. Tüm dünya, ülkeden gelecek ilk görüntü ve haberleri beklerken, İHA, AP, Reuters ve CNN gibi önde gelen haber ajanslarının muhabirleri canlarını gazetecilik refleksiyle tehlikeye atarak en iyi görüntüleri elde edebilme yarışına girdiler.
ABD önderliğinde başlayan bu savaş ülke halkına korkuyu, ölümü ve dehşeti getirirken, ülkede bulunan gazeteciler de bu atmosferden nasibini alıyordu. Öyle ki tablonun iyimser tarafıyla birçok gazeteci ülkelerine yaralı ve sakat olarak döndü. Aslında bu gazeteciler şanslı olanlardı. Çünkü savaşın başlamasının ardından geçen dört yılda 143 gazeteci Irak'ta hayatını kaybetti.
Ölümlerin çoğu çatışmalar ve hava bombardımanları esnasında gerçekleşti. Ancak ülkede haber takip ederken meydana gelen trafik kazaları ve kötü yaşam şartlarına bağlı hastalık sonucu ölen gazeteciler de bulunuyor. Bu durumda zaten gazetecilerin haber yapmak için dışarı çıkabilmeleri, gözlem yapmaları, Iraklılarla konuşmaları, olan biteni araştırmaları mümkün değil.
Iraklı muhabir Adnan el-Ahmet (28), tüm bu yaşananları şöyle anlatıyor: "5 yıldır Bağdat'ta çalışıyorum. Bölgede tüm haberleri takip etmeye çalışıyorum. Ancak polis ve asker çekim yaptırmıyor. Çekim yaptığımızı gördüklerinde makineleri alıp kırıyorlar. Çoğu zaman üzerimize ateş ediyorlar. Burada çok meslektaşımız görevleri başında öldü."
Bugün de bölgede gerginliği ve sokaklarda yaşanan olaylarla ilgili görüntü almak isteyen İhlas Haber Ajansı ekibinin görevini yapması askerlerce engellendi. Görüntü çekme ısrarına ise silahla karşılık verildi.