Irak'taki insan hakları ilhalleri

KERKÜK (İHA) - Saldırı ve şiddet olaylarının gölgesinde kalan Irak halkının durumu her geçen gün kötüye gidiyor. İşkence ile birlikte insan haklarındaki ihlallerin had safhaya ulaştığı ülkede, toplumun içinde bulunduğu son durumun işgal güçleri ve direnişçilerin saldırıları nedeniyle önemli ölçüde kötüleştiği, işsizliğin getirdiği ağır ekonomik koşullarla da halkın tam anlamıyla köşeye sıkıştığı belirtildi. İngiliz ve ABD askerlerinin gündeme yansıyan son işkence görüntüleri ise, Irak'ta büyük yankı uyandırdı.

Reklam
Reklam

Geçtiğimiz günlerde İngiliz ve Amerikan askerlerinin yaptığı işkence görüntülerinin basına yansımasının ardından, dünyanın gözü yeniden Irak'a çevrildi. Bağdat ve Felluce arasında bulunan Ebu Gureyb cezaevindeki görüntüler, Irak'taki insan hakları ihlallerini yeniden gündeme getirirken, işkencenin sistemli şekilde sürdüğünü gösterdi. Uluslararası insan hakları sözcüleri, geçen yılki raporları göz önünde bulundurarak, başta ABD askerleri olmak üzere, koalisyon güçlerinin bu ihlalleri sıkça yaptığını belirtti.

Ülkedeki şiddet olayların baş aktörü olarak gösterilen Irak El Kaidesi, Ensar El Sünne ve Irak İslami Ordusu adlı gruplar, bomba yüklü araç ve intihar komandolarıyla camiler, pazar yerleri ve otobüs duraklarına yaptıkları saldırılarda sivilleri hedef almaları nedeniyle sert biçimde eleştirilirken, insan hakları ihlallerinin, binlerce sivilin ölmesi ve direniş gruplarının doğmasına yol açan Irak'ın ABD liderliğinde işgal edilmesinden sonra yaşanan koşullarda meydana geldiği savunuluyor.
Bazı insan hakları raporlarında Amerikan ordusunun, yaptığı -kontrol noktalarındaki denetlemeler dahil- operasyonlarda sivilleri korumak için temel önlemleri almamasının endişe kaynağı olmayı sürdürdüğü de vurgulanırken, ihlallerin devam etmesine karşın, siyasi süreçte genel seçimlerin yapılması, ulusal meclisin toplanması, hükümetin kurulması ve anayasa referandumunun onaylanması gibi ilerlemeler sağlandığı, ancak bu ilerlemelerde demokrasinin pek yeri olmadığı ifade edildi. Ayrıca ortaya çıkan bazı çelişkiler, Amerikan yönetiminin, 'terörist' olduğu şüphesiyle gözaltına alınanların sorgularında "insan haklarını bilerek ihlal etme stratejisine sahip olduğu"nu gündeme taşırken, ABD Başkanı George W. Bush'un şüphelilere işkence yapılmadığı konusunda verdiği beyanatların da yanıltıcı ve gerçek dışı olduğu dile getirildi.

Reklam
Reklam

Demokrasi ve insan haklarından mahrum bırakılan halkın, oldukça çaresiz olduğu gözlenirken, Ahmet Suphai isimli bir mühendis, "İnsan haklarından söz etmek için, ülkedeki hizmete, insana karşı davranışa ve yaşam kalitesine bakmak lazım. Bugün ülkede ne benzin, ne elektrik, ne de iş var. İnsanlar aç. İş yok, ekmek yok. Ben mühendisim, ama işsizim. Irak halkının birçok hakkı ihlal ediliyor. Burada hayvanların hakları bizden daha iyi durumda" dedi. Demokrasiden söz etmenin imkansız olduğunu ifade eden Suphai, Irak'ın bugün içinde bulunduğu durumun savaş öncesinden daha kötü olduğunu savunarak, Saddam Hüseyin döneminin aranır hale geldiğini belirtti.

"BURADA HAK VE HUKUKTAN SÖZ ETMEK BÜYÜK BİR YALAN" Hişam Nejat isimli Iraklı bir esnaf ise, insan hakları ve hukuktan söz edenlerin doğru söylemediğini ifade ederek, "Burada hak ve hukuktan söz etmenin büyük yalan olduğunu söyleyebilirim. Başta Amerikan askerleri burada insanların tüm haklarını göz ardı ediyor. Hiçbir hakkımızı savunamıyoruz. Bizi sindirmiş durumdalar. Demokrasi ise zaten azdı, şimdi her geçen gün geriye gidiyor. Kısaca Irak'ta hayat bitmiş durumda" şeklinde konuştu.
İşlerin her geçen gün kötüye gittiğini ve yaşam kalitesinin sıfıra düştüğünü savunan Oktay Abdülkadir isimli market işletmecisi de, "İşkence ve ihlal olayları, ülkedeki hukuk düzeninin tam anlamıyla tükendiğini gösteriyor" dedi. Başta Amerikalı askerler olmak üzere koalisyona bağlı birliklerin Irak halkına her türlü işkence yaptığını ifade eden Abdülkadir, "Ebu Gureyb'de işkence yapılıyor, sokakta işkence var. Buna hükümet de seyirci kalıyor" diye konuştu.
Petrolün ülkesinde petrol sıkıntısı çektiklerini dile getiren Iraklı taksi şoförü Ali Aydın Celal da, "Burada insan hakkı diye bir kavram yok. Gelin görün. Biz petrol ülkesiyiz, ancak petrol ve gazı alamaz hale geldik. Petrolün ülkesinde akaryakıt yok. Bu ülkede benzincide insanlar birbirini vuruyor. Hakkımızı savunacak bir tarafımız kalmadı. İngilizler, Amerikalı askerler burada kendi vatandaşımıza işkence yapıyor. Ama buna kimse 'dur' demiyor. Gidin Basra'da İngilizler ne yapıyor, gidin Ebu Gureyb'e hapishanede Amerikalılar ne işkenceler yapıyor, görün. Yaşamak bu değil. Adalet bu değil" ifadelerini kullandı.
Irak'taki insan hakları ihlallerinin herkes tarafından bilindiğini söyleyen Irak İnsan Hakları Üyesi ve Kerkük Bölge Müdürü Muayyet İbrahim Ahmet, "Polis ve koalisyon güçlerine bağlı askerlerin bunda büyük rol oynadığını düşünüyorum. Yaptığımız araştırmalara ve edindiğimiz raporlara bakıldığı zaman, gözaltında kalan ve emniyette ve nezarette barınan insanların durumlarının iç açıcı olmadığını görüyoruz. Şu an Irak'ta demokrasinin olduğunu söylemek imkansız" açıklamasında bulundu.

Reklam
Reklam

"ÜLKEDE 80 YILDIR İNSAN HAKKI DİYE BİR KAVRAM YOK"
İzlenen siyasi politikaların Irak'ı geriye götürdüğünü savunan Kerkük Meclis Üyesi ve Türkmeneli Partisi Başkan Yardımcısı Ali Mehdi ise, Irak'taki insan hakları ihlallerinin uzun yıllardan beri devam ettiğini, ülkede 80 yıldır insan hakkı diye bir kavramın bulunmadığını ifade ederek, iç ve dış politikanın tam anlamıyla ortadan kalktığını belirtti. Mehdi, "Sadece, devlete hükmeden, devlete hakim olan kesimler kendi çıkarları doğrultusunda çalışmalar yapıyor. Irak'ta demokrasi hala yaygınlaşmamış. Geriye dönüp bakıldığında biz Türkmenler olarak, burada hiçbir insani davranışla karşılaşmamışız. Genel olarak bakıldığında Türkmenler olarak 35-40 yıldır zulüm altındayız. Bu ülkede bir insanın diğerine saygısı kalmadı. Bu ülkeye demokrasiyi getirmek uzun yıllar alır. Bu demokrasi anlayışını önce bu ülkeyi yöneten siyasilerin bilmesi lazım. 3 yıldır Amerikan demokrasisi altında sistemli şekilde zulüm görüyoruz. Burası bir Türkmen şehridir; ancak geçmişte Kerkük Araplaştırıldı, şimdi aynı Kerkük Kürtleştiriliyor. Bizi sindirmeye çalışıyorlar" diyerek bölgedeki etnik tansiyonu değerlendirdi.
Savaşın ülkesinde demokrasinin ancak sözden ibaret olduğunu savunan Sünni Arap Milletvekili Abdullah el-Asi ise, kendisinin de içinde bulunduğu siyasi tablonun halkın isteklerine cevap veremediğini belirterek, "Halkın durumu içler acısı. Siyasilerin, televizyonlarda veya gazetelerde bahsettiği demokrasi ve insan haklarının burada olmadığını görüyoruz. Varsa da sadece sözde var. Bir ülkede demokrasi olursa insan hakkı da ihlal edilmez. Ancak, burada onca ihlal varken insan hakkı ihlalinin olmadığını söylemek gülünç olur" dedi.
Öte yandan, ülkede yaşanan tüm bu ihlallerin aksine, Irak'ta hukuk düzeninin işlediğini ve insan hakları ihlallerinin düşük düzeyde olduğunu savunan Kerkük Polis Müdürü General Turan Abdurrahman ise, Iraklı güvenlik güçlerinin buna büyük bir hassasiyet gösterdiğini iddia ederek, polisin Irak halkına sanıldığı gibi kötü davranmadığını öne sürdü. Uluslararası raporların ve sokaktaki halkın ifadelerinin aksine, Irak'ta insan haklarının ihlal edilmediğini kaydeden Abdurahman, her ülkede olduğu kadar ihlalin olduğunu, halkın özgürlüğünü göz ardı eden ve işkenceye başvuran emniyet mensuplarını birimden uzaklaştırdıklarını dile getirdi. Kerkük Polis Müdürü, Irak'ta demokrasi olduğunu iddia ederek, "35 yıl öncesinde kaybolan demokrasi, rejimin yıkılmasıyla birlikte ülkeye yeniden geldi. Kurulacak yeni hükümetin insan haklarına ve demokrasiye biraz daha eğileceğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Kosret Kadir isimli bir polis ise, kontrol noktalarında halkın güvenliği için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini iddia ederken, zaman zaman bazı ihlallerin yaşandığını da sözlerine ekledi.
Diğer yandan, şiddetin hüküm sürdüğü Irak'ta işkence ile birlikte insan haklarındaki ihlallerin yeniden gündeme gelmesinin, BM İnsan Hakları Komisyonu'nu harekete geçirmesi bekleniyor.

Reklam
Reklam