Nükleer silah üretiminde kritik aşama olarak görülen, uranyumu yüzde 20 zenginleştirme çalışmaları üçe katlanacak.
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Feridun Abbasi, "Bu yıl Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun da denetiminde, yüzde 20'lik uranyum zenginleştirme faaliyetini Natanz'daki reaktörden Fordov'daki reaktöre aktaracağız ve üretim kapasitesini de üç kat artıracağız." diye konuştu.
İran öteden beri, uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin nükleer silah değil enerji üretme amaçlı olduğunu savunuyor.
Ancak bu açıklamanın ABD'nin başını çektiği ve Tahran'ın hedefinin nükleer silah olduğunu savunan ülkeleri kaygılandıracağı tahmin ediliyor.
Zira nükleer silah üretmek için uranyumun yüzde 90 oranında zenginleştirilmesi gerekiyor ve yüzde 20, bu kapasiteye ulaşma sürecinde önemli bir aşama olarak görülüyor.
İran uranyumu bu oranda zenginleştirmeye 2010 yılında, nükleer yakıt takası anlaşması planı devreden çıktıktan sonra başlamıştı.
Plan uyarınca İran belli bir seviyeye kadar zenginleştirdiği uranyumu yurt dışına gönderecek, zenginleştirme burada tamamlanacak ve Tahran'ın enerji üretme amaçlı olarak kullanabileceği yakıt çubukları İran'a gönderilecekti.
Amaç İran'ın yüzde 90 zenginleştirme sürecinde ilerlemesini engellemekti.
Ancak ilk olarak Batı tarafından dile getirilen bu öneri, zenginleştirme oranlarında uzlaşılamaması nedeniyle hayata geçemedi.
Daha sonra Türkiye ve Brezilya'nın İran'ı ikna ettiği oranı ise Batılı ülkeler kabul etmedi.
İran Atom Enerjisi Kurumu'nun açıklaması, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun bugün yapacağı İran konulu toplantının öncesinde geldi.
Kurum Başkanı Yukiya Amano Pazartesi günkü açıklamasında, İran'ın nükleer faaliyetlerinin askeri boyutları olabileceğine ilişkin yeni kanıtlar elde ettiklerini belirtmişti.
Kurum Mayıs ayındaki raporunda da, İran'ın Fordov'da üretime başlayacağını kendilerine bildirdiğini, ancak 21 Mayıs itibarıyla santrifüjlerin henüz tesise yerleştirilmediğini açıklamıştı.
İran yüzde 20'lik uranyum zenginleştirme faaliyetlerini uzun süredir Natanz'taki reaktörde sürdürüyordu.
Fordov'un varlığı ise Batı istihbaratı tarafından 2009'da ortaya çıkarılmıştı.
Bunun ardından, Tahran bir dağın içine kurulan tesisin varlığını kabul etmek zorunda kaldı.