ANKARA (ANKA) – Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran ziyareti sırasında ünlü “Kayhan” gazetesine de bir röportaj verdi. “Kayhan” muhabiri sorularıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü adeta “terletti”. Muhabir Cumhurbaşkanı Gül’e, "Mısır'dan Siyonist rejime doğal gaz nakleden hattaki patlamayı yorumlar mısınız? Orta Doğu'daki son gelişmelerde İslam'ın rolü? Başta Amerika Dış İlişkiler Konseyi olmak üzere bazı batılı kuruluşlar ve basın yayın organları, AK Parti'nin Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan gittiği ve bugün Türkiye'de gerçekleşen reformların Ankara'nın AB'ye katılmak yönündeki girişimlerinin bir parçası olduğu yorumunu yapıyorlar? Acaba Ankara, halen (Türkiye NATO’nun kanadı) ünvanını, kabul ediyor mu etmiyor mu? İslamcı Refah Partisi Lideri Necmettin Erbakan'ın AK Parti'ye yönelik son eleştirilerine ne diyorsunuz” gibi sorular yöneltti.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Kayhan gazetesine verdiği röportaj, noktası virgülüne tercüme edilerek Cumhurbaşkanlığı’nın, www.cankaya.gov.tr adresindeki sitesinin “Mülakatlar” bölümüne konuldu. Cumhurbaşkanlığı sitesine konular metin şöyle:
Türkiye Cumhurbaşkanı, pazartesi akşamı yarım saat süren samimi görüşmede Kayhan muhabirinin bölgesel ve ayrıca Türkiye ile ilgili sorularını yanıtladı.
Abdullah Gül, muhabirin "Türk üst düzey ekonomi heyetinin Tahran ziyaretinin uluslararası mesajı nedir" sorusunu cevaplarken İran ve Türkiye'nin ekonomik ilişkilerini artırmada kararlı olduğunu duyurdu ve bu durumu siyasi iş birliğinin gelişmesinin bir gereği olarak değerlendirdi. Türkiye Cumhurbaşkanı, "İran ve Türkiye hem komşu ülkelerdir hem de siyasi ve ekonomik boyutta gözle görülür bir şekilde bölgenin iki güçlü ülkesidir. Eğer ekonomik ilişkimiz istenilen düzeyde olmazsa bu, siyasi ilişkilerin de istenilen düzeyde olmadığının göstergesidir" dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı, konuşmasının devamında örneklerle anlatmak istediğini daha net izah etti. Gül, Almanya ile Fransa'nın ilişkisini Avrupa kıtasının iki büyük ekonomi ve siyasi gücü olarak niteledi ve Tahran ile Ankara'nın Orta Doğu'daki yüksek konumunu dikkate alarak, "Almanya ve Fransa arasında ticaret varsa türü ne olursa olsun İran ile Türkiye arasında niçin olmasın" sorusunu gündeme getirdi.
Abdullah Gül, "Eğer Türkiye ve İran'ın ticari ilişkilerinin düzeyi yükselmezse bu, bir dizi engelin olduğunun göstergesidir ve bu engeller mevcutken artık başka ülkelerin bize yaptırım uygulamalarına gerek kalmaz Biz kendi büyük ekonomik kapasitelerimizi kullanamazsak kendi kendimize ambargo uygulamış oluruz. Bunun için iki ülke yetkilileri bu konudaki görüşmelerden sonra başlangıçta 10 milyar dolar olan ticaret hacmini sonraki aşamada 20 milyar dolara ve daha sonra 30 milyar dolara çıkarma karar aldılar" dedi.
Kayhan muhabiri, AK Parti'nin iktidara geldiği dönemden bugüne kadar İran ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin 10 kat arttığına işaret etti, Türkiye Cumhurbaşkanı da bu konuyu doğrulayarak şunları ilave etti:
"Elbette şu anda 10 milyar dolar ekonomiye ve yedi milyar dolar enerji alanına ayrılmış durumdadır. Biz, İranlı ve Türk şirketleri arasında tatlı rekabetler yaratarak ilişkimizi daha da çeşitlendirmek istiyoruz. Bu durum iki tarafın şirketlerini olumlu etkileyecek ve ürünlerinin kalitelerini daha da artıracaktır."
Gül, yakın gelecekte yanlış bürokrasi politikalarının terk edilmesinin, gümrük tarifelerinde yenilenme yapılmasının ayrıca iki ülke arasında daha çok sınır kapısı açılmasının Tahran ile Ankara hükümetlerinin programlarında yer alacağını açıkladı.
Kayhan muhabiri, söyleşinin devamında başta Mısır ve Tunus'taki devrimler olmak üzere bölgedeki son gelişmeler hakkında sorular sordu. Abdullah Gül şöyle yanıtladı:
"İslam ülkeleri, özellikle Orta Doğu ülkeleri, köklü ve tarihi değişimlere tanık oluyorlar. İletişimin gelişmesi sayesinde halk hızla diğer ülkelerde olan gelişmelerden haberdar oluyor. Bugün totaliter rejimlerle halk idare edilememektedir. Halkın ve gençlerin isteklerini dikkate almayan hükümetlerin doğal olarak işleri zor olacaktır. Bu nedenle yaşanan bu gelişmeler, şaşırtıcı değildir. 2003 yılında Tahran'daki İKÖ toplantısında hiçbir ayrım yapmadan bütün ülkeler, hep beraber, hepimizin evlerimizin içini düzene koymamız ve ekonomik ve siyasi köklü reformlar yapmak gerekir demiştim."
Türkiye Cumhurbaşkanı, Orta Doğu'daki son gelişmelerde İslam'ın rolü konusundaki soruya şu yanıtı verdi:
"Tüm bu milletlerin Müslüman olduklarına dikkat etmek gerekiyor. Mısır, İslami medeniyet ve kültür açısından İslam dünyasının önemli bir merkezidir. Tunus da aynı şekilde. Bu nedenle Tunus televizyonlarından Mısır El Tahrir meydanında halkın namaz kılması ya da ezan okunmasının yayınlanması yabancı görüntüler değil. Bunlar bu toplumun değerleridir. Halk, ülkesinde kendi siyasi hak ve özgürlüklerini ve de adaleti talep ediyor ve geçmiş hükümetlerin hatalarını düzeltmek istiyor."
Muhabir, Abdullah Gül'ün Mısır'dan Siyonist rejime doğal gaz nakleden hattaki patlamayı yorumlamasını istedi. Türkiye Cumhurbaşkanı, böylesi bir eylemin Mısır halkının önceki hükümetin başta Filistin konusu olmak üzere dış politikalarından memnun olmadığının göstergesi olduğunu vurguladı. Gül, "Filistin meselesi, Filistinlilerle sınırlı değil hatta tüm Arap ve Müslüman dünyasının sorunudur" dedi.
Kayhan muhabiri, "Başta Amerika Dış İlişkiler Konseyi olmak üzere bazı Batılı kuruluşlar ve basın yayın organları, AK Parti'nin Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan gittiği ve bugün Türkiye'de gerçekleşen reformların Ankara'nın AB'ye katılmak yönündeki girişimlerinin bir parçası olduğu yorumunu yapıyorlar" dedi. Türkiye Cumhurbaşkanı bu yorumları reddederek "Türkiye'de yapılan reformların daha çok halkın siyasi hak ve özgürlükleri ile demokratik özgürlüklerinin güçlendirilmesiyle alâkalıdır. Biz, halkın inandığı dine uygun olarak yaşamasını istiyoruz" dedi.
Kayhan muhabirinin, Türk dış politikasında meydana gelen gelişmelere ve NATO'nun "Türkiye, NATO'nun kanatlarıdır" sloganına işaret etti ve "Acaba Ankara, halen bu unvanı kabul ediyor mu etmiyor mu?" sorusuna Abdullah Gül, Türkiye'nin daha önce dolaylı olarak böyle bir işlevi olduğunu belirtti ve Ankara'nın soğuk savaş döneminde NATO için fedailik yaptığını ancak tüm kuruluşların zamanın gelişmelerini dikkate alarak değişmek zorunda olduğunu vurguladı ve "Türkiye ne kimsenin jandarması ne de fedaisi olacak. Belirlenen kurallara uygun olarak politikalarını yürütecek" dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı, Siyonist rejim konusunda ülkesinin tutumu hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:
"İsrail'in yanlış politikalarını ve davranışlarını gördüğümüz zaman tepkimizi gösteriyoruz ve eğer bu davranış devam ederse biz de tepkimizi sürdüreceğiz. Biz hiçbir zaman hatalı davranışlara göz yummadık".
Muhabir, İslamcı Refah Partisi Lideri Necmettin Erbakan'ın AK Parti'ye yönelik son eleştirilerine işaret etti ve Abdullah Gül'ün Erbakan'ın sözleri hakkında ne düşündüğünü sordu. Türkiye Cumhurbaşkanı, tebessüm ederek şöyle dedi:
"Erbakan, siyasi bir partinin lideridir ve her ne kadar AK Parti'nin kurucusu olsam da Cumhurbaşkanı olduktan sonra partiden ilişkim kesildi. Cumhurbaşkanının anayasaya göre parti üyesi olmaması ve tarafsız olması gerekir."
Kayhan muhabiri, özellikle laik kurumların güçlerinin azalması ve halka siyasi-dini özgürlükler verilmesi gibi Türkiye'de son Anayasa değişiklerine işaret ederek AK Parti'nin önümüzdeki seçimlerdeki programını sordu. Abdullah Gül, "Önümüzde bir seçim var ve seçimlerden sonra Anayasa'nın değişmesi gerekir. Biz, daha az kısıtlamaların olduğu ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin garanti edildiği bir anayasa istiyoruz" dedi.
Abdullah Gül, söyleşinin sonunda Kayhan gazetesine teşekkür ederek bu gazeteyi, ülke içinde ve dışında etkili ve nüfuzlu bir gazete olarak niteledi.