''İrlanda'dan AB adaylarına hoşgeldin''

LONDRA (İHA) - İrlanda Cumhuriyeti'nde Cumartesi günü yapılan referandumun sonuçları gerek İngiliz gerek diğer Avrupa gazetelerinin ilk sayfalarında geniş şekilde yer aldı. Times'ın ilk sayfada kullandığı başlık: "İrlanda'dan AB adaylarına Hoşgeldin" Gazete referandumdan ikinci kez hayır yanıtı çıkmamasının hem Brüksel'de bir kriz yaşanmasını hem de İrlanda Başbakanı Bertie Ahern'in zor durumda kalmasını önlediğini yazıyor.

Independent her iki tarafın da yoğun kampanyalar yürütmesinin kamuoyununun referanduma ilgisini artırdığını ve katılımı yüzde 35'ten 49'a çektiğini yazıyor. Ancak gazetenin altını çizdiği bir nokta daha var:

Reklam
Reklam

"Sayısal olarak hayır oyu sabit kaldı ancak evet oylarının sayısı yarım milyon arttı. Nice Anlaşması lehinde kullanılan oy sayısı 906 bin, ret oyu sayısı 534 bin oldu."

Independent ve Guardian konuyla ilgili haberlerinde İrlanda'nın evet oyu AB'ye rahat bir nefes aldırsa da hala yapılması gereken çok iş var diyor. Her iki gazete de bu meseleleri tarım teşviklerinin yeni üyeler arasında paylaştırılması, Hollanda'daki hükümetin istifa etmesiyle yerine yeni ve genişlemeye sıcak bakmayan bir hükümet gelmesi ihtimali ve Kıbrıs sorunu olarak sıralıyor.

Independent'ın yorum sayfasında da "İrlanda'nın 'evet' oyu Avrupa'nın 'hayır' oyunun nedenlerini unutabileceği anlamına gelmiyor" başlığı dikkat çekiyor. Gazete, "Avrupa Birliği doğru yanıtı almak için her soruyu iki kez mi sormalı?" diyor ve Maastricht anlaşması onaylanırken Danimarka'da benzer bir durum yaşandığını hatırlatıyor. Independant ilk referandumda alınan olumsuz sonucu 2 nedene bağlıyor: "İlk olarak Nice'te komisyon üyelerine getirilen iş tanımları ve ağırlıklı oy uygulaması İrlanda gibi küçük ülkelerin aleyhindeydi. Ayrıca AB liderleri genişlemenin bedeli ve bu bedeli kimin yükleneceği onusunda tam anlamıyla dürüst davranmadılar. İrlandalıların kaygıları sırf sonuçta doğru yönde oy verdiler diye unutulmamalı."

Reklam
Reklam

Guardian evet oyuna dönülmesini "Evet Kampı"nın cazip ve basit bir mesaj vermesine bağlıyor: "Hem bencil olmayın hem de çıkarınızı koruyun mesajı verildi. Bencil olmayın çünkü bu küçük ülke son 30 yılda ekonomik ve psikolojik açıdan gerçekten değişti ve bu şansı başka ülkelere de tanımaktan doğru bir şey olamaz. Ayrıca kendi çıkarınızı düşünün: Bir daha hayır denirse İrlanda 'kötü' bir Avrupalı olarak nitelenecek"

"BLAIR, HİNDİSTAN'A HEM SAVAŞ UÇAĞI HEM DE BARIŞ SATMAYA ÇALIŞTI" Guardian'ın manşetindeki başka bir konu da, "Blair, Hindistan'a nasıl hem savaş uçağı hem de barış satmaya çalıştı?" oldu. Gazeteye göre Başbakan Tony Blair Cumartesi günkü gayrıresmi görüşmede Hindistan Başbakanı Atal Behari Vajpayee'ye Pakistan ile gerginliği azaltmaya çağrısında bulundu. Ancak Blair çağrısını İngiltere'nin en büyük savunma sanayi şirketi adına bir satış önerisiyle birlikte sundu. Söz konusu anlaşma 10 yıldır gündemde ve 40 ila 60 adet Hawk uçağı satışı ile eğitim programları ve yedek parça aktarımını içeriyor. Yetkililer hükümetin yasal silah satışlarını desteklemesinde yanlış bir şey olmadığını ve Hawk uçaklarını taarruz değil pilotları eğitme amaçlı olduğunu söylüyor.

Reklam
Reklam

Daily Telegraph başyazısında yine İrlanda referandumundan söz ediyor. Gazete sonucu Avrupa'da "seçkinlerin halka karşı zaferi" olarak niteliyor ve referandumun genişleme hakkında bir oylama olarak nitelenmesini yanlış olarak görüyor: "Nice Anlaşması genişlemeden neredeyse hiç bahsetmiyor... Evet, içinde her aday ülkenin sahip olacağı milletvekili ve komisyon üyesi sayısı belirtiliyor ama bu maddeler zaten yeni üyelere katılım anlaşmaları yapılırken yeniden yazılacak. Nice'i genişleme konusunda bir anlaşma olarak nitelemek doğru değil; en iyi ihtimalle Nice genişleme için 'bir model' ortaya koyuyor. İktidarın Brüksel'in eline geçmesini sağlayıp diğer adaylara siyasi bir birlik kavramı sunulmasını oldu bittiye getiriyor. Bu nedenle aday ülkelerin evet oyunu böyle militanca savunması biraz tuhaf. Cumartesi günkü oylama kesinlikle seçkinler sınıfının halk üzerindeki zaferiydi... "

Daily Telegraph birinci sayfada manşetini Saddam Hüseyin'in genel af kararına ayırıyor. Bağdat'taki en büyük cezaevi olan Ebu Garip'de bulunan muhabiri David Blair'in kaleminden aktarıyor gazete haberi:

Reklam
Reklam

"Yalınayak, paçavralar içinde heyecandan çılgına dönmüş adamlar karanlık hücrelerinden çıkıp kendilerini coşkulu bir kalabalığın kollarına bıraktılar. Cezaevinde çöp ve lağım kokularının doldurduğu alanda gözyaşları arasında kucaklaşmalar yaşandı.. Saddam Hüseyin dün tüm mahkumları affetti ve kendi ülkesinin 'Bastille'i sayılabilecek Ebu Garip'in olaysız bir biçimde boşaltılmasına izin verdi. Yetkililere göre Saddam'ın jesti salı günü iktidarının devamı için çıkan yüzde yüz evet oyuna teşekkür amacı taşıyordu. Oysa aslında Saddam Iraklıları Amerika öncülüğünde olası bir savaş ihtimaline hazırlıyor. Bu kadar büyük bir jestle aslında durumunun ne kadar hassas olduğunu da istemeden teşhir etmiş oluyor"

Times da konuyla ilgili haberinde affın kaç mahkum için geçerli olduğunun bilinmediğini belirtiyor ancak şu tespite yer veriyor: Bağdat'taki Ebu Garip Cezaevi "2 bin kişi için inşa edilmişti ancak BM tahminlerine göre içeride en az 10 bin kişi yaşıyor.

"ABD İLE MÜTTEFİKLERİ ARASINDA GERGİNLİK" Financial Times Irak konusunda, "ABD ile müttefikleri arasında Saddam sonrası dönem planları üzerinde gerginlik büyüyor" diyor. Gazeteye göre İngiltere, Saddam sonrası dönemde ülkeyi BM'nin yönetmesini istiyor: "ABD ve İngiltere arasında olası bir Irak müdahalesi konusundaki gerginliğin tırmandığına dair bir diğer gösterge olarak, üst düzey İngiliz yetkililer Saddam Hüseyin rejiminin ardından BM bayrağı altında bir geçici yönetim kurulması gerektiğine inanıyor. 10 gün önce New York Times, Bush yönetiminin Irak'ta kurulacak geçci yönetimin başına 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Japonya'da olduğu gibi askeri bir komutan getirmeyi planladığını yazmıştı. Bir hükümet yetkilisi ise geçici bir yönetim için BM onayı almak hatta gerekirse tüm süreci BM himayesinde yürütmek daha uygun olur' diye konuştu."

Reklam
Reklam

"TÜRKİYE HEM SAVAŞI HEM SEÇİMİ DÜŞÜNÜYOR" Financial Times'ın sayfalarında yer alan bir haber de Orgeneral Tommy Franks'in bugün başlayan Türkiye temaslarıyla ilgili:
"Diken üzerindeki Türkiye hem savaşı hem seçimi düşünüyor" başlıklı yazıda, Irak konusunun Türkiye'de 3 Kasım seçimleri bağlamında gündeme gelen bir mesele olduğu belirtiliyor:

"Ortadoğu'daki, Amerikan güçlerinin komutanı Orgeneral Tommy Franks Türkiye'yi Amerika'nın Irak'a karşı olası bir saldırısı konusunuda tartışmak için ziyaret ederken iç politikaya girmemesi konusunda yoğun baskı görecek. 3 Kasım seçimleri için yürütülen kampanyalarda Irak tartışmaları da karıştı. Türkiye, ABD'nin ağırlığında yapılacak bir operasyonu gereksiz ve tehlikeli olarak görüyor olsa da hangi parti iktidara gelirse gelsin Washington'a desteğini esirgemesi olası değil. Ancak Türkiye ekonomik zararlarının tazmini ve bağımsız bir Kürt Devleti kurulmasına ABD'nin göz yummayacağı konusunda garanti almak için sıkı bir pazarlık yapıyor. Irak'a yönelik bir savaşın Türkiye'ye faturası konusundaki ilk tahminler 9 ila 150 milyar dolar arasında değişiyor."

Reklam
Reklam

Times ise dış haber sayfasında "Körfez'de Irak savaşı için kostümlü prova" başlığını kullanıyor. Haberde Irak'ı işgal planlarının bir provası olarak nitelenen bir tatbikatın gelecek ay Katar'da başlayacağı ve İngiltere'nin üst düzey komutanlarının da tatbikatta yer alacağı vurgulanıyor. Gazetede, her ne kadar Irak'a yönelik bir savaşa İngiliz askerlerinin dahili olacağı yolunda alınmış siyasi bir karar yoksa da İngiliz silahlı kuvvetlerinin üç kolu da gelecek ayki tatbikata katılmak istiyor deniyor.

Kıta Avrupası'nda yayınlanan gazetelerde de benzer konular işleniyor. Alman Die Welt gazetesi Saddam Hüseyin'in genel af kararını ABD müdahalesinden kaçınma girişimi olarak değerlendiriyor:

"Washington'un sürekli baskısı sonuç veriyor. Saddam, Amerika'nın kararlılığını kırmak için uzlaşmacı tavır izliyor... Askeri müdahaleyi ise sadece tam bir silah denetimi ya da Saddam'ın istifası sağlayabilir. Ama her ikisi de fazla mümkün görünmüyor."
Fransız Le Figaro gazetesi de İrlanda referandumunu öne çıkarıyor ve "İrlanda AB'nin genişlemesine açık ve net biçimde evet dedi... Yüksek katılım Avrupa'ya şüpheyle yaklaşanları yendi" diyor.

Reklam
Reklam

Avusturya gazetesi Die Presse "Hasta ilk kazanın ardından toparlandı ama hala yaraları kapanmadı" diyor. Macaristan gazetesi Badsag sonucun hükümette memnuniyetle karşılandığını belirtiyor ve Macar Dışişleri Bakanı'ndan şu alıntıyı yapıyor:

"İrlandalılar sorumluluklarını taşıma konusunda tam not aldı. Bu AB genişlemesinin ve Avrupa'nın geleceğinin kaderinin ellerinde olduğunu anladıklarını gösteriyor."