BONN(ANKA) - Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle'nin, konuyu irdelediği haber analizinde "İrlanda'nın imkânsız Türkiye misyonu" başlığını kullanması dikkat çekti.
Deutsche Welle, AB'deki ciddi krizin etkisiyle son birkaç yıldır AB gündeminin tamamen geri planına itilmiş olan genişleme süreci politikalarının İrlanda'nın önceliği olması da Dublin'in resmi ağızdan, bu konuyu da, özellikle Türkiye ve Sırbistan için "heyecanla" ele alacağını söylediğini kaydetti.
Ancak İrlanda hükümetinin, "en az bir başlık açmayı hedefliyoruz" diyerek temkinli konuşmayı tercih ettiği yorumunu yapan DW, "Dublin, fasıl açmanın yanı sıra, 2007 yılında bu yana "aday ülke' sıfatıyla AB zirvelerine davet edilmeyen Ankara'yı bu zirvelerden birine yeniden davet etmek gibi sembolik bir adım da atabilir" dedi.
DW, haberinde hangi başlığın açılabileceğine ilişkin olarak da "Ankara örneğin, AB Konseyi'nde onaylanıp açılış kriteri belirlenen "Sosyal Politika ve İstihdam" başlıklı faslın, "bugün için Türkiye'nin çıkarlarına aykırı" olduğu gerekçesiyle açılmasına sıcak bakmıyor" dedi.
-"HOLLANDE YENİ TÜRKİYE POLİTİKASINI HAZIRLIYOR"-
DW, "Sosyalist lider François Hollande ve ekibi şu anda Fransa'nın yeni Türkiye politikasını hazırlamakla meşgul" da dediği haberinde "Türkiye'yi Fransa'da pazarlamak olağanüstü zor olduğundan Hollande ve Fransız diplomasisinin işi oldukça zor" ifadesini kullandıktan sonra şunları da söyledi:
"Türkiye'nin 12 Eylül 1980'den kalma "insan hakları ve demokrasisi sabıkalı ülke' imajı eskisi gibi olmasa da devam ediyor. Fransız medyasında Türkiye'de özellikle medya özgürlüğü ihlalleri konusunda çıkan haberler Ankara'ya yardım edici türden değil. Diğer yandan Fransa, Almanya'nın aksine, Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Ermenistan ile çok daha sıkı siyasi ilişkilere sahip. Fransa ayrıca Avrupa'nın sayıca en yoğun ve siyasi olarak en etkin Ermeni diasporasını topraklarında barındırıyor. Kürt sorunu da şu an iktidarda olan Sosyalist Parti ile diğer Fransız sol partilerinin "sahiplendikleri' bir sorun olma özelliğine sahip. Gelişen Türk pazarında daha fazla pay kapmak isteyen Fransız iş dünyası da büyük ölçüde bu nedenlerden ötürü Türkiye'nin AB üyelik sürecinde ön plana çıkmamayı tercih eder görünüyor."
-NÜKLEER SANTRAL PROJESİ-
Buna karşılık Hollande yönetimi ve Fransız diplomasisinin Ankara ile sancılı ilişkileri biraz olsun rayına oturtmak niyetinde olduğu, Suriye krizi gibi Fransa'nın stratejik çıkarlarının olduğu bölgelerde Ankara ile ortak hareket edilmesi gerektiğinin inanıldığı vurgulandı.
Buna ek olarak da ekonomik kriz ortamında Fransız şirketlerinin AB dışında yeni pazarlar fethetmesi gerektiğinin altını çizen DW, "Bu pazarların başında da Türkiye gibi yükselmekte olan ülkeler geliyor. Türkiye'de tek başına nükleer enerji ihalesi kapamayacağını anlayan Fransa şimdi yeni ihaleye bir Japon firmasıyla girmeyi planlıyor" dedi.
-YENİ STATÜ OLASILIĞI
DW haber yorumunda ayrıca "AB-Türkiye ilişkilerinde bugün top AB'nin sahasında" dedikten sonra AB kulislerinde şimdi İngiltere gibi, AB içinde Brüksel'e daha fazla egemenlik devretmeyi reddeden ama AB ekonomik alanı içinde kalmak isteyecek ülkeler için yeni bir statü yaratılması olasılığı konuşulmaya başladığı belirtilerek "Türkiye, bazı Balkan ülkeleri, Ukrayna ve hatta Kafkas ülkelerinin de günün birinde bu çembere alınmaları gelecekte gündeme gelebilir" dedi.
DW, haber analizine son verirken de "AB-Türkiye ilişkilerinde bugün top AB'nin sahasında. AB gelecekte ne olacağına karar veremediği sürece "Türkiye konusu'nun da netliğe kavuşması beklenmemeli" görüşünü dile getirdi.