ANKARA (İHA) - Devlet eski Bakanı ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Mehmet Ali İrtemçelik, Özkan-Cem-Derviş oluşumuyla hiçbir ilintisi olmadığını açıkladı.
İrtemçelik, yaptığı yazılı açıklamada Büyükelçi Baki İlkin ve eşinin davetleriyle 10 Temmuz akşamı katıldığı yemeğin ardından siyasi yönelimine ilişkin bazı yorumlara muhatap olduğunu hatırlatarak tamamen sosyal amaçlı bir birlikteliğin yol açtığı bu yorumların yersiz olduğunu ifade etti. "Benim Özkan-Cem-Derviş oluşumuyla hiçbir ilintim yoktur" diye konuşan İrtemçelik, yeni oluşum hareketine yönelik ağır eleştirilerde de bulundu. "Kurucularının iddiasına göre 3-5 günde partileşme noktasına gelme hünerini gösteren bu oluşum öncelikle ortaya çıkışının gerçek nedenlerini, kimseyi aptal yerine koymadan izah etmelidir" diyen İrtemçelik, bu hareketin öncülerinin, yeni oluşumun siyasi kimliğini ve hizmet hedeflerini, hiçkimsenin zekasına hakaret etmeden ve etraflıca açıklayabilmeleri gerektiğini vurguladı. 5 yılı aşkın süreyle bakan düzeyinde görev yapan ve dolayısıyla 55, 56 ve 57. Hükümetlerin tüm icraatlarının sorumluluğunu taşıyan İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan'ı, çıktıkları yolun başında, Türkiye'yi, içinde bulunduğu çöküntü ve kaos noktasına getiren bu dönemin hesabını verme soyluluğunu göstermeye çağıran İrtemçelik, "Mesela Af Yasası'na verdikleri imza ve evet oyunun hesabını vermelidirler" dedi.
Türk halkının belirli odaklardan maruz bırakıldığı propaganda bombardımanına rağmen, her sabah yeniden cilalanmaya muhtaç omurgasız görüntülere artık pabuç bırakmayacağını umduğunu ifade eden İrtemçelik, halkın, ikbal uğruna ilkesizliği kimlik edinmişlerin, yıllar yılı kula kulluk etmekten utanmamış olanların, kendisine yeni ambalajlarda çıkış yolu diye pazarlanmasına itibar etmeyeceğini düşündüğünü belirtti. İrtemçelik şunları söyledi: "Adam olmak ile vezir olmak, koltuk sevdası ile Türkiye sevdası arasındaki farkları pek iyi bilen halkımızın, en kritik dönemeçte Başbakan Ecevit'in hışmından çekinerek kapalı kapılar arkasında AB adaylığımızın reddi yönünde tutum önermiş olup da sonraları yine siyasi rant hesabıyla AB yolunun bayraktarlığı rolünü hiçkimselerle paylaşmayanlara bel bağlamayacağını takdir edeceği inancındayım. Türkiyemizin, Cumhuriyet'in vazgeçilmezlerinin zemininde ve çağdaş değerler çizgisinde topyekün bir yenilenmeyi ulusal kader birliği şuuru içinde ve zaman yitirmeden gerçekleştirebilmeye şiddetle ihtiyacı vardır. Ancak sicilleri medya yaldızlarıyla örtülmeye çalışılan, özüne bakıldığında Türkiye'ye hayal kırıklıklarından başka hiçbir vaatte bulunamayacakları kolayca anlaşılabilecek sahte şöhretlerin, muhtaç olduğumuz seferberliğe öncülük etmeleri sözkonusu olamaz. Türkiye'nin, rüzgarının asıl kaynakları merak edilmeye değer, ağzı kalabalık gözbağcılara değil, ülkemizin esenliğini kendi namusu addeden ahlaklı evlatlarının takım ruhuyla harcayacakları özverili, şuurlu ve ufuklu çabalarına ihtiyacı vardır".