İşkence sanıklarının cezasına onama

ANKARA(ANKA)- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 1991'de gözaltındaki Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Birtan Altınbaş'ın ölümüne sebebiyet vermekten dolayı 8'er yıl hapis cezası alan polislerle ilgili tebliğnamesini tamamladı. Başsavcılık, verilen cezanın onanmasını istedi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay 1.Ceza Dairesi'ne sunduğu tebliğnamesinde, Birtan Altınbaş davası sanıklarına verilen cezanın onanmasını istedi. Başsavcılık her iki tarafın temyiz isteminin ise reddi yönünde görüş bildirdi.

Reklam
Reklam

Ankara 2.Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar Hasan Cavit Orhan, Sadi Çaylı ve Süleyman Sinkil'i eski TCK'nın "kastı aşan adam öldürme" maddesi uyarınca 8'er yıl, ayrıca işkence ile ölümde cezada üçte bir oranında ceza artırımını öngören 243/2 maddesinden cezayı artırırken, yine sanıkların sürekli duruşmaya katılmaları ve iyi hallerinden altıda bir oranında indirime giderek, 8'er yıl, 10'ar ay, 20'şer gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme sanıkları tutuklamazken, yurtdışına çıkışlarını yasakladı. 2.Ağır Ceza Mahkemesi, diğer Sanık Naip Kılıç'ın beraatine karar verip, daha önce yaşamını yitiren Ahmet Baştan'ın davasını ise düşümüştü.

MAHKEME GEREKÇESİNDE İŞKENCEYE İŞARET ETTİ

Ankara 2.Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında, sanıkların mahkemede Altınbaş'ın yer gösterme sırasında kaçmaya çalıştığı bu sırada yere düştüğü, gözaltındayken başını duvarlara çarptığı ve açlık grevi yaptığı ölümüne bunların neden olduğu şeklindeki ifadelerine itibar etmedi. Mahkeme, adli tıp raporlarında, yapılan işkencenin açık bir şekilde ortaya konulduğuna işaret etti. Altınbaş'ın otopsi raporunda yüzünde, göğüs ve karın bölgelerinde çok sayıda sathi travmatik yara, ekimozların bulunduğu ve bunların gözaltı sırasında gerçekleştiğinin kaydedildiği vurgulanan kararda, bu yaraları Altınbaş'ın kendi başına yapamayacağı kaydedildi ve sanıkların savunmaları inandırıcı bulunmadı. Gerekçeli kararda İbrahim Dedeoğlu'nun sorgulama timinin başında olduğu belirtilerek şöyle denildi:
"Sanık İbrahim Dedeoğlu sorgu timinin başı olduğundan herşeyden sorumludur. İşlerin ve gelişmelerin sanık İbrahim'in bilgisi dışında olduğunu ve sanık İbrahim'in sorumlu olamayacağının kabule imkanı yoktur. Hiyerarşik yapının en katı olduğu, disiplinin en ağır şekilde uygulandığı, görevlilerin en küçük bir olumsuzlukta dahi kolaylıkla meslekten ihraç edildiği bir camiada olayların sorgu timinin başı olan sanık İbrahim'in bilgisi dışında geliştiği ve bundan sanık İbrahim'in sorumlu olamayacağı düşünülemez"

Reklam
Reklam

YARGILAMAYI UZATMA VE SAPTIRMA

Yargılama süresi boyunca sanık avukatlarının değişik taleplerine son aşamada soruşturmanın genişletilmesi ve son aşamada getirilen yeni tanık dinlenmesi şeklindeki taleplerine gönderme yapıldı. Gerekçeli kararda sanık avukatlarının bu tür istemleri mahkemeyi uzatmak ve saptırmak olarak değerlendirilerek şöyle denildi:
"İddia makamı mütaalasını verdikten sonra sanık vekilleri tevsii tahkikat ve tanık dinleme istemlerine yine devam etmişlerdir. Ancak sanık vekillerinin tevsii tahkikat ve tanık dinleme istemleri, dava dosyamızda önceden verilen kararlar, konuya ilişkin Yargıtay ilamları olduktan sonra ve en son olarak da iddia makamının esas hakkındaki mütalaasını bitirdikten sonra olmuştur. Olayın üzerinden 15 yıl geçtikten ve dava dosyası birçok aşama geçirdikten sonra bu istemde bulunulmuştur. Uzun bir aşama geçiren dava dosyasında önceden ileri sürülmeyen iddialar, dava dosyasını sürüncemede bırakmak ve davayı saptırmak için çok sonra ortaya atılmıştır.

SONRADAN GELEN İTİRAFLAR

Reklam
Reklam

Mahkemeye sanıklardan Ahmet Baştan ve Süleyman Sinkil birer dilekçe göndererek suçu kendi üzerlerine almışlar ve diğer sanıkların suçsuz olduğunu öne sürmüşlerdi. Diğer sanıklar bu itiraf dilekçelerine dayanarak beraatlarını istemişlerdi. Mahkeme heyeti bu dilekçelere de itibar etmedi. Baştan'ın dilekçesini verdikten kısa bir süre sonra yaşamını yitirdiği ve Sinkil'in yargılamanın diğer aşamalarında sürekli olarak inkar yöntemine başvurduğu kaydedildi. Kararda, davanın açılmasında 14 yıl 7 ay sonra ve dosyanın birçok aşamadan geçtikten sonra Sinkil'in dilekçesinin inandırıcı bir yönünün olmadığı vurgulandı.
Sanıklar hakkında lehe olan hükümler içerdiği gerekçesiyle eski TCK'nın ilgili maddeleri uygulandı. Yeni TCK'da sanıkların suçunun karşılığı ise müebbet hapis olarak yer aldı.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Altınbaş'ın 1991'de öldürülmesine ilişkin dava, İçişleri Bakanlığı'nın polisler hakkında uzun süre soruşturma izni vermemesi nedeniyle ancak 1998'de açılabilmişti. Ankara 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanıklar İbrahim Dedeoğlu, Sadi Çaylı, Süleyman Sinkil ve Hasan Cavit Orhan 4 yıl 5 ay 10'ar gün hapse mahkûm edilmişti. Diğer 4 sanık da beraat etmiş, sanıklardan Ahmet Baştan ve Naip Kılıç'ın dosyaları, sanıklara ulaşılamadığı için ayrılmıştı. Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay, kararı bozmuştu. Yapılan yeni yargılamada, sanıklara tebligat yapılamadığı için dava aylarca uzamıştı.

Reklam
Reklam

POWELL MEKTUP YOLLAMIŞTI

ABD eski Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın insan hakları ihlallerine ilişkin Türkiye'ye yolladığı mektubunda da örnek gösterilen dava, Ankara 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ikinci defa karara bağlanmıştı. İlk kararını tekrar eden mahkeme, sanıklardan Dedeoğlu, Çaylı, Sinkil ve Orhan'ı yürürlükten kaldırılan Türk Ceza Kanunu'nun "kastı aşan adam öldürme" suçunu düzenleyen 452/1'inci maddesi, "bir kimseye cürümlerini söyletmesi için işkence sonucu ölüm meydana gelmesi halinde ceza artırımını düzenleyen" 243/2'nci maddesi, ceza indirimi öngören 463 ve 59'uncu maddeleri uyarınca toplam 4 yıl 5 ay 10'ar gün ağır hapis cezasına mahkûm etmişti.
Bir kez daha aynı dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay, kararı, "sanıkların, suçu birlikte ve doğrudan ika ve icra ettikleri eylemde, indirim uygulanmamasını isteyerek sanıkların aleyhine bozmuştu. Ankara 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi, bulunamayan sanıklar Ahmet Baştan ve Naip Kılıç'ın dosyalarını ayırmış, Kılıç'ın beraatine, Baştan'ın 4 yıl 5 ay 10 gün ağır hapsine karar vermişti. Baştan, yargılama sürerken yaşamını yitirmişti.

Reklam
Reklam