İslam sanatının incisi Elhamra Sarayı

Endülüs mimarisi kadar bütün İslâm sanatı için de büyük bir gurur kaynağı teşkil eden Elhamra Sarayı, Nasrîler Devleti’nin başşehri olan Granada'da bulunuyor. Emevi devletinin devamı olarak Nasiriler tarafından temelleri atılmış olan saray, günümüze kadar korunarak bütün güzelliği ve ihtişamıyla görsel şölen sunuyor.

Elhamra sıfatıyla tanımlanması, inşaatta kullanılan kil harcın kızıla çalan renginden geliyor.

Elhamra sarayının temelleri 1232 yılında, Endülüs Emevilerinin devamı olan Güney İspanya’da, Beni Ahmer Sultanlığı devletini kuran Nasri hanedanı I. Muhammed bin Yusuf zamanında atıldı.

Saray, aynı sülaleden gelen çeşitli hükümdarlar’ın dönemlerinde yapılan ilavelerle genişletilerek 142.000 metrekare alanı kapladı.

Elhamra ilk olarak askeri bir alan olarak tasarlandıysada zamanla emirlerin yaptırdığı yapılarla muhteşem bir saraya dönüştü.

Reklam
Reklam

Elhamra kale, ribatlar, yazlık saray ve Generalife (Cennetül Arif) ile dört ana kısımdan oluşuyor.

Girifit bir yapıya sahip olan Elhamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve salonlar, bu mekanların arasında yer alan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden ibaret.

Salon ve avlu duvarları yüzlerce çeşit geometrik desenlerle süslenmiş seramikler ile örülü.

Elhamra’nın hamamları, sıcak ve soğuk su tertibatını birlikte tesis etme noktasında Endülüs’lü mühendislerinin olağanüstü becerilerini ortaya koyuyor.

Elhamra sarayının elçiler salonuna açılan on iki aslan sütunlu, fiskıyeli avlusu da ünlü.