“İsrail, ganster diplomasine angaje oluyor”

“Büyükelçi krizi”nde İsrail tarafını sert dille kınayan Haaretz gazetesi, tanınmış yorumcusu Zvi Bar’el imzalı yorumda İsrail’i “ganster diplomasisi”ni benimsemekle suçladı.

KUDÜS(ANKA) – İsrail’de Türk Büyükelçisine yapılan küçük düşürücü muamelenin yarattığı krizin ardından sular durulmuyor. “Büyükelçi krizi”nde İsrail tarafını sert dille kınayan Haaretz gazetesi, tanınmış yorumcusu Zvi Bar’el imzası ile yayınladığı yorumunda İsrail’i, “ganster diplomasisi”ni benimsemekle suçlarken kara mizahı ile karışık ağır eleştirilerde bulundu.

Zvi Bar’el, “İsrail, ganster diplomasine angaje oluyor” başlıklı yorumunda “Şimdi Türklere de kimin olduğumuzu gösterdik çünkü Holokost ve Goldstone raporunun acısını çeken bir ülkenin Yahudi ve Ziyonist onuru söz konusu olduğunda hiç kimse, - elbette ki Türkler dahil – bizi savaş suçluları gibi resmeden bir film yapamaz. Eğer Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, tepki almadan bizi azarlayabileceğini sanıyorsa kendisi ve dünyanın tüm ülkelerine nasıl yanıldıklarını gösteririz” diye yazdı. Zvi Bar’el şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

-“GÜLÜNÇ OLDULAR, ANCAK İKİNCİ SINIF BİR AŞAĞILAMA SAHNELEDİLER”-

“Başka bir seçenek yok. Çünkü onlar ancak kuvvetten anlar. İngiltere, İsrailli malları boykot etmek istiyor mu? İngiliz Büyükelçisini çağırırız ve çivi yatağına oturturuz. ABD, yerleşimler konusunu haksız bir biçimde ele alıyor mu? Amerikan Büyükelçisinin kafasına boş bir tabanca doğrultarak tetiği çekeceğiz, sadece korkutmak için. Biz katil değiliz. Sadece korkutmaya çalışıyoruz ki bu, herkesin çok iyi bildiği gibi saygı uyandırır. Yoksa, Baba’ya sorun.

Ancak böyle bir performans sahneleyeceksek, stil ile yapmalıyız çünkü müdürler, sadece daha üstün bir pozisyonda olabilmek için yüksek, rahat olmayan, ayakları zar zor yere değindiği koltuklara oturduklarında gülünç oluyorlar. Profesyonel bir aşağılama odasını aranje etmek yerine (çünkü kim bilir yarın İsveç ve İrlanda büyükelçisini de küçük düşürme zorunda kalabiliriz), geçen hafta her şeyi son dakika tezgahladılar. Uygun bir ışık düzeni de, ganster diplomasinin esas bir unsurudur ve amatörlerin işi değil. Bizim Dışişleri Bakan Yardımcısı ancak ikinci sınıf bir aşağılama sahneleyebildi.”

Reklam
Reklam

-“TÜRKİYE ESASEN İSRAİL’İN GÜVENLİĞİNE DESTEK VERİYOR”-

Zvi Bar’el, bunun ardından İsrail Dışişleri Bakanlığının, “Kurtlar Vadisi” dizisine tepki gösterdiği açıklamasının içeriğini de eleştirirken Erdoğan’ın, “Kurtlar Vadisi” dizisini yayınlanan kanal ile işbirliğini yaptığını ve İsrail’in güvenliğini baltaladığı gibi unsurlarına dikkat çekti. Söz konusu dizinin ilk bölümünde ABD’nin saldırıldığına, İlk 2003 yılında başlatıldığına, diziyi yayınlayan kanalın Doğan grubuna ait olduğuna işaret edildiği yazısında özellikle Erdoğan’ın İsrail’in güvenliğine zarar verdiği iddiası üzerinde duruldu. Yazıda şöyle denildi:

“Gerçekte Türkiye, İsrail’in güvenliğini destekliyor. Hem Türkiye, hem de Irak’ta, PKK tarafından gerçekleştirilen terörizmle mücadele amacıyla insansız uzay araçlarını İsrail’den satın alıyor. İsrailli teknolojiyi kullanarak PKK’ya hedef alan ve sivillerin de öldüğü bombardımanları nereye yönelteceğini biliyor. Türkiye, Irak’ta İsrail’in Gazze’de yaptıklarını yapıyor. En büyük soru da, kim daha ahlaki? Silahın kime karşı kullanılacağını bilen silah satıcısı mı, silahı kullanan mı?

Reklam
Reklam

“Eğer İsrail, etik bir biçimde davranmak istese, ABD’nin yaptığı gibi teknolojisinin sivillere karşı savaşta kullanılmamasını isterdi. O zaman 200 milyon dolarlık bir anlaşmayı kaybederde ama Türkiye’nin, başkalarını en son suçlayabilecek ülke olduğunu söyleyebilme hakkı olurdu. Savunma Bakanı Ehud Barak’ın bugün (Pazar günü) Türkiye ziyareti sırasında İsrail teknolojisi konusunda bu yöndeki bir talepte bulunacağını gerçekten düşünen var mı?

İsrail’in ahlaki bir biçimde davranmak istese, Türkiye’nin karşı çıkmasına rağmen Ermeni soykırımını tanırdı ancak bu konuda ahlaki bir tutum almanın kendisine çok pahalıya mal olmasından korkuyor. Eğer İsrail, ahlaki davranmak istese Gazze’deki 1.5 milyon sivile uyguladığı kuşatmayı çoktan kaldırmış olurdu ve bunu Erdoğan için değil, kendisi için yapardı.”

“Yani burada söz konusu olan ahlak değil, Türkiye’nin ahlak dersini verenlerin arasındaki yeridir. Ancak bu, iki dost ülke arasındaki bir mesele olduğu için ve hiç birinin çok haklı olmadığına göre de, neden, kimin daha ahlaki olduğu yarışmasında Türkiye, çizginin sonuna itiliyor?” (ANKA)

Reklam
Reklam