İstanbul depremi için korkutan senaryo: Kocaeli'deki binaları yıkabilir

Beklenen İstanbul depremi yaşandığında Kocaeli'deki binaların yıkılma riskinin çok yüksek olduğunu söyleyen Jeofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç, "Binalar ağır hasar alacak demiyorum, yıkılma olasılığından bahsediyorum" dedi. Doğayla inatlaşmanın doğru olmadığını söyleyerek aktif faylara dikkat çeken Oruç'un konu ile ilgili açıklamaları, 1999 depremini akıllara getirdi. Oruç, deprem ile ilgili yapılan araştırmaların aynı kayıplar yaşanacağına dair ipucu verdiğini söyledi.

Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç, olası İstanbul depreminde, 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 depremlerinde kötü yapı stoku kullanılmış ‘yorgun’ binaların yıkılma olasılığının yüksek olduğunu vurguladı. Kocaeli’nin aktif fayların üzerinde olduğuna dikkat çeken Oruç, “Deprem anına yönelik birtakım adımlar atmamız gerekiyor. Yapılacak işlemler içerisinde en önemlisi özellikle yapı envanter bilgisinin çıkarılması ve yerel zemin koşullarının çok detaylı bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. Aslında burası faylarla örtülü bir ortam" dedi.

Reklam
Reklam

"DOĞAYLA İNATLAŞMAK DOĞRU DEĞİL"

Doğayla barış halinde olmanın gerekliliğine değinen Prof. Dr. Oruç, "Kocaeli Körfezi'ne baktığınız zaman, çevresinde dağlar var, dolayısıyla açılma bölgesi gelişmiş ve ortada bir çanak oluşmuş. Bunları da aktif faylar meydana getiriyor. Aktif fayların bu coğrafyanın şekillenmesinde, genç sedimentlerin birikmesinde ve toprağın bereketli olmasında katkıları var. Bizim bu fayların faydasını anlamamız gerekiyor. Zararını da önlemek için aklımızı ve bilimi kullanarak riski azaltma projeleri geliştirmemiz gerekiyor. Bizim doğayla savaş halinde değil, barış halinde olma konularını araştırmamız lazım. Doğayla inatlaşmak doğru değildir. Sonuçta bunun her zaman yenileni insan olur. Bunu biyolojik afetlerde, sellerde, taşkınlarda, iklim değişikliğinde ve depremde görebiliyoruz. Doğayla barış içinde olmanın yolu da şu, aklın ve bilimin ışığında, fayların üreteceği depremlere karşı, dayanıklı yapılar inşa edip doğru zeminler seçmek gerekir" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Prof. Dr. Oruç, olası bir depremde Kocaeli'deki binaların yıkılma olasılığına dikkat çekerek, şöyle konuştu:

"17 Ağustos depreminden sonra Kocaeli'deki binalarda haliyle yorgunluk oluştu. Olası İstanbul depremi yaşanacak. 1939 Erzincan depreminden bu yana bin 500 kilometrelik Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde depremler batıya doğru seyretti. Kuzey Anadolu fay hattının batıya doğru bir göç etme tarzı var. İzmit Körfezi'nin doğusuna kadar dayandı, bu nedenle İstanbul'da bir deprem bekliyoruz. 1894 yılında Adalar kolu dediğimiz fay kolunda olmasını beklediğimiz olası bir depremde Kocaeli'deki binaların yıkılma olasılığı çok yüksek. Binalar ağır hasar alacak demiyorum, yıkılma olasılığından bahsediyorum."

"GÜVENLİ YAŞAM ALANLARI HAYATA GEÇİRİLMELİ"

Oruç, kentsel dönüşümün hızlandırılması ve güvenli yaşam alanlarının bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Yaygın görüş, İstanbul depreminin, Kuzey Anadolu fay hattının Marmara Denizi içindeki Çınarlık çukurluğu kuzeyini denetleyen Adalar kolu, Orta Marmara kolu ve Ganos kolundan biri üzerinde ve yakın zamanda olacağıdır. Özellikle Adalar kolu ve Ganos kolunun güçlü kabuk dayanım modeline karşılık geldiği ve yıkıcı depremin bu iki koldan biri üzerinde meydana geleceği yönünde görüşler vardır. Bir de 1894 yılında Adalar kolu civarında meydana gelen yıkıcı İstanbul depremi dikkate alındığında, yeni bir yıkıcı depremin meydana gelme olasılığını yüksek görüyoruz. Bu durumda İstanbul’a yakınlığı nedeniyle Kocaeli’nin de etkileneceği açıktır. Özellikle 1999 depremlerinden sonra güçlendirildiği söylenen orta hasar binaların ve ‘yorgun’ binaların yıkılma olasılığını yüksek görüyoruz. Bu nedenle kentsel dönüşüm sürecini hızlandırarak, güvenli yaşam alanlarının bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

Reklam
Reklam

DHA

Anahtar Kelimeler: