"İstanbul şehir değil, bir şiir"

Türk dili ve edebiyatını tanıtmak amacıyla Yunus Emre Enstitüsü tarafından düzenlenen ve yaklaşık 2 hafta süren yaz okulu etkinliğine katılan gençler, yoğun bir programın ardından unutulmaz İstanbul hatıralarıyla Türkiye'den ayrılacak - Hindistanlı Shazib Khan: - "Burada her şey var. Bu benim çok ilgimi çekti. Her yerde sanat var. İstanbul şehir değil, bir şiir. Her yerde sanat var, kültür çok farklı" - Çinli Jiayi Zhu: - "Çok ilginç bir şey aslında, dünya dili İngilizce ama biz Türkçe konuşuyoruz. Farklı ülkelerden gelen kişilerle Türkçe konuşurken onların kültürlerini hissediyoruz" - Türk Edebiyatı Yaz Okulu Koordinatörü Selçuk Karakılıç: - "Türk Edebiyatı Yaz Okulu dolayısıyla 23 ülkeden 23 farklı isim Türkiye'ye geldi. Türkoloji bölümünde okuyan, mütercimlik yapan, doktora, yüksek lisans ve lisans seviyesinde eğitim gören bu arkadaşlarımızı Türkiye'ye davet ederek Türk edebiyatının ana hatlarını anlatmak istedik"

İSTANBUL (AA) - AHMET ESAD ŞANİ - 23 ülkeden Türkiye'ye gelerek "Türk Edebiyatı Yaz Okulu-2019"a katılan gençler, Türk edebiyatına ilişkin seminerlere katıldı, ünlü yazarlarla tanıştı ve İstanbul'daki tarihi mekanları gezme fırsatı buldu.

Türk dili ve edebiyatını tanıtmak amacıyla Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından düzenlenen etkinliğe katılan öğrenciler, yoğun bir programın ardından unutulmaz İstanbul hatıralarıyla Türkiye'den uğurlanacak.

Türkoloji ve tercümanlık alanlarında eğitim alan yaz okulu öğrencileri, bu yıl ilk kez tematik olarak düzenlenen programla ilgili izlenimlerini, AA muhabirine değerlendirdi.

Reklam
Reklam

- "İstanbul şehir değil, bir şiir"

Hindistan'da Türk dili ve edebiyatını iki ay önce bitiren ve ülkesinde Amazon şirketinin Türkiye bölümünde çalışmaya başlayan Shazib Khan, üniversitede öğrendiği Türkçeyi konuşmak için pratik yapma imkanı bulamadığını belirtti.

Yaz okulu sayesinde Türkçeyi daha fazla kullanabildiğini, ilk kez geldiği Türkiye'nin kültürünü ve tarihini çok beğendiğini ifade eden Khan, "Burada her şey var. Bu benim çok ilgimi çekti. Her yerde sanat var. İstanbul şehir değil, bir şiir. Her yerde sanat var, kültür çok farklı. Özellikle yemekleri, camiler, Boğaz, deniz çok güzel bir tecrübe oldu benim için." dedi.

Shazib Khan, Türkiye'de yüksek lisans yapmak istediğinin, Türkçeyi ve Türkiye'yi çok sevdiğinin altını çizerek, "Her gün bir büyük yazarla karşılaşıyoruz. Bu imkanları Hindistan'da veya başka bir ülkede bulamayız." ifadelerini kullandı.

- "Dünya dili İngilizce ama biz Türkçe konuşuyoruz"

Çinli Jiayi Zhu, ülkesinde Türk dili ve edebiyatı bölümünde lisansını tamamladıktan sonra Hollanda'da Türkoloji üzerine yüksek lisans eğitimine başladığını söyledi.

Reklam
Reklam

İstanbul Üniversitesi'nde çalışan bir arkadaşı sayesinde haberdar olduğu etkinliğin düşündüğünden daha faydalı geçtiğini aktaran Zhu, yazar ve şairlerle tanışma fırsatı bulduğunu, arkadaşlıklar edindiğini belirtti. Zhu, "Çok ilginç bir şey aslında, dünya dili İngilizce ama biz Türkçe konuşuyoruz. Farklı ülkelerden gelen kişilerle Türkçe konuşurken onların kültürlerini hissediyoruz. O yüzden bana ilginç geliyor. Hepsinin telefon numarasını aldım. Bu yaz okulu vesilesiyle çok iyi arkadaş olduk. Bundan sonra da inanıyorum ki iletişimimiz devam edecek." şeklinde konuştu.

Zhu, İstanbul'a daha önce iki kez geldiğini vurgulayarak, çalıştığı için yeterince tanıma fırsatı bulamadığını anlattı.

Yaz okulu kapsamında tarihi mekanlar ve sarayları, hikayeleriyle birlikte öğrenme imkanı bulduğunu aktaran Zhu, şunları söyledi:

"Çin'de Türkiye'ye ilgi artıyor. Geçen sene 5 okulda Türkoloji bölümü açılmıştı ama şimdi 10 civarında okulda Türkoloji bölümü var. Tabii ki Türkiye, turizm ülkesi olarak da Çin'de çok meşhur. Çin'de şöyle bir şarkı var 'Romantik Türkiye.' Balayı yapmak isteyen Çinli çiftlerin birinci seçimi Türkiye. Buraya gelmeden önce Türkiye ile ilgili bilgileri kitaplardan öğrendim. Çin'de 4 yıl Türk edebiyatı okudum ama iki hafta süren yaz okuluyla 4 senede öğrendiğim bilgiden daha fazla şey öğrendim."

Reklam
Reklam

- "Hepimizin birçok ortak noktası var"

Lübnan'dan katılan Riva Şubuklu, Lübnan'da Türkoloji eğitimine devam ettiğini kaydederek, "Bir yıl önce Türk dili yaz okuluna ablam katılmıştı. Onun için de güzel bir macera oldu. Ben de aynı bölümde okuduğum için başvurmak istedim." diye konuştu.

Şubuklu, eğitim kapsamında Türk edebiyatına ilişkin birçok edebiyatçıdan ders aldıklarını vurgulayarak, tarihi mekanları, şair ve edebiyatçıların adını taşıyan müzeleri ziyaret ettiklerini dile getirdi.

Yayınevi yetkilileri ve yazarlarla tanışma fırsatı bulduklarını da ifade eden Şubuklu, bu ilişkileri ülkelerine döndükten sonra da devam ettirmek istediklerini anlattı.

Riva Şubuklu, eğitime farklı ülkelerden katılan arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmenin kendisi için çok yeni ve gururlandırıcı bir deneyim olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

"Her birinde kendimi görüyorum. Hepimizin birçok ortak noktası var. Hepimiz farklı ırk, din ve ülkeden geliyoruz ama aynı masada toplanıp, yemek yiyoruz. İki haftadır beraber yaşıyoruz. Hepsinin de Türkçesi çok güzel ve farklı farklı hikayeleri var, tıpkı benim gibi. Onları tanıdığım için çok memnunum, çok da güzel zaman geçirdik birlikte."

Reklam
Reklam

Türkçe öğrenmeye 11 yaşında ablasıyla birlikte başladıklarını ifade eden Şubuklu, "Çok küçüktük. O nedenle Türkçeyi kitapla değil, şarkılar, diziler, internet ve arkadaşlardan öğrendik. Oldukça da geliştirdik. 16 yaşındayken evde dizilerin ve filmlerin Türkçe'den Arapça'ya alt yazılarını çevirdim ve onları online olarak yayınladım. 2 yıl bu alanda çalıştım. 18 yaşında Türkçe yeterlilik sınavına girdim ve kazandım." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkçe aramızda ortak dil oldu"

Mısır'da Osmanlıca el yazmaları konusunda çalışma yapan ve eğitim veren Hasan Sehl de Kahire'deki YEE sayesinde programdan haberi olduğunu, üniversitede Türkçe eğitimi aldığını ve halen Türkoloji'de yüksek lisans yaptığını kaydetti.

Sehl, Türkçenin uluslararası bir dil olarak görülmeye başladığını dile getirerek, "Yaz okuluna Hindistan ve Batı Avrupa'dan gelenler var. Onlarla İngilizce konuşmuyoruz. Türkçe aramızdaki ortak dil oldu." değerlendirmesini yaptı.

Programın çok faydalı olduğunu vurgulayan Sehl, şunları söyledi:

Reklam
Reklam

"Türk edebiyatı hakkında daha fazla bilgi ve detay öğrendim. Muhteşem değerli hocalarla karşılaştım. Çok güzel bir program. Türkiye'ye ve YEE çalışanlarına teşekkür ederim çünkü bana büyük bir fırsat verdiler. Allah onlardan razı olsun."

- "Türkoloji öğrencilerine Türk edebiyatını tanıtmak istedik"

YEE'de uzman olarak görev yapan ve Türk Edebiyatı Yaz Okulu'nun koordinatörlüğünü üstlenen Selçuk Karakılıç ise programın asıl amacının yurt dışından gelen misafirlere Türk edebiyatının ana olaylarını, önemli şahsiyet ve karakterlerini tanıtmak olduğunu söyledi.

Karakılıç, Türk edebiyatının zengin ve seçkin bir edebiyat olduğuna dikkati çekerek, "Türk Edebiyatı Yaz Okulu dolayısıyla 23 ülkeden 23 farklı isim Türkiye'ye geldi. Türkoloji bölümünde okuyan, mütercimlik yapan, doktora, yüksek lisans ve lisans seviyesinde eğitim gören bu arkadaşlarımızı Türkiye'ye davet ederek Türk edebiyatının ana hatlarını anlatmak istedik." dedi.

YEE'nin geçen senelerden farklı olarak bu yıl Türk edebiyatı, sineması, arkeoloji ve bilim alanlarında tematik yaz okulu programları düzenlediğine işaret eden Karakılıç, şunları aktardı:

Reklam
Reklam

"Ankara'da 150 kişilik Türkçe yaz okulu grubumuz var. Merkezlerimizde Türkçe öğrenen öğrencilerimiz 3 hafta boyunca Ankara'da Türkçe yaz okuluna devam ediyorlar. Tematik yaz okullarında yaklaşık 100, Türkçe yaz okulunda 150 olmak üzere farklı ülkelerden 250 kişi şu an Türkiye'de eğitim görüyor."

Selçuk Karakılıç, Türk Edebiyatı Yaz Okulu'na katılanları Türkiye'deki entelektüel, aydın ve edebiyat adamlarıyla irtibata geçirmeye çalıştıklarını söyleyerek, "Birbirleriyle iletişim kurmalarını, bu kanalı açtıktan sonra aradan çekilerek bu bilgi akışını doğrudan iki kişinin birbirleriyle olan teması vasıtasıyla sağlamalarını istedik." diye konuştu.

23 ülkeden programa katılan öğrencilerle Türkçe konuşmanın olağanüstü etkileyici olduğunu vurgulayan ve katılımcıların Türkçe öğrenme hikayelerinden örnekler veren Karakılıç, şöyle devam etti:

"İnternet ortamıyla bir dil öğrenmek kolay değil. Türkçe'nin ana vatanı Türkiye'de, İstanbul'da, bu dilin sesini, şiirini duyuyor ve öğreniyorlar. Ülkelerine gittiklerinde misafirlerimiz bu dilin edebiyatını, sinemasını, tiyatrosunu kendi dillerine aktarmaya çalışacak. Bu arkadaşlarımızın 10 sene sonra kendi ülkeleriyle Türkiye arasında önemli bir nüfuz edeceklerini zannediyorum. YEE olarak bunu başarabilirsek en büyük mutluluk olacaktır."

Reklam
Reklam

- "Yunus Emre Enstitüsü Yaz Okulları"

Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından 10'uncusu düzenlenen yaz okulu programları bu yıl Türkçe, Türk edebiyatı, Türk sineması, arkeoloji ve bilim alanlarından oluşan 5 farklı kategoride gerçekleştirildi.

Yaklaşık bir ay süren etkinliklere 60 ülkeden yaklaşık 200 kişi katıldı. Katılımcılar, "Türk Sineması", "Türk Edebiyatı" ve "Dünya Kültür Mirasında Türkiye: Arkeoloji" ve "Türkiye Akademik ve Bilimsel İş Birliği Projesi (TABİP)-BİLİM" konulu yaz okullarıyla Türkiye'yi daha yakından tanıma fırsatı yakaladı.

YEE, Türkoloji ve tercümanlık alanlarında çoğunluğu lisansüstü eğitim alan yabancı öğrencilere Türkçeyi ve Türk edebiyatını anlatmak amacıyla başlattığı, Türk edebiyatının seçkin yazarlarını, şairlerini ve akademisyenlerini seminer, ders ve atölyeler aracılığıyla uluslararası öğrencilerle buluşturdu.