İstanbul'da batan tekne, yeni güzergahın habercisi mi?

İstanbul Boğazı açıklarında batan kaçak göçmen dolu teknenin orada ne işi vardı? Uluslararası Af Örgütü'nden Volkan Görendağ göçmenlerin Karadeniz üzerinden yeni bir güzergah deniyor olabileceğini söylüyor.

İstanbul'da Rumeli Feneri açıklarında, içinde kaçak göçmenlerin bulunduğu ve Romanya'ya gittiği tahmin edilen bir tekne battı.

Resmi açıklamalara göre teknede en az 40 kişi bulunuyordu ve bu kişilerden en az 20'si hayatını kaybetti.

Biz de Türkiye'den deniz yoluyla kaçmaya çalışan göçmenlerle ilgili sorularımızı Uluslararası Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ'a yönelttik.

Görendağ, kaçak göçmenlerin Karadeniz üzerinden geçişinin sık karşılaşılan bir yol olmadığını belirtti ve sınırdaki sıkı önlemler nedeniyle 'Karadeniz üzerinden yeni bir güzergah deneniyor olabileceğini' söyledi.

Reklam
Reklam

10 km'lik tel örgü

BBC Türkçe'ye konuşan Af Örgütü sorumlusu Görendağ'a göre, bu sorunun kökeni 2010 yılına kadar uzanıyor.

Buna göre, 2010 yılına kadar Akdeniz ve Ege denizleri, kaçak göçmenlerin Türkiye üzerinden Yunan adalarına geçmek için çok sık kullandığı güzergahlardı.

Ancak 2010 yılında deniz yoluyla kaçmaya çalışan göçmenlere çok sayıda operasyon yapıldı ve göçmenler de kara sınırından geçmeye başladı.

Fakat Türkiye-Yunanistan kara sınırına örülen 10 kilometre uzunluğundaki tel örgü nedeniyle, kara yoluyla Yunanistan'a geçiş neredeyse imkansız hale geldi.

Görendağ, sözlerine şöyle devam etti:

"2012'den bu yana deniz yolu, göçmenlerin kaçmak için en sık kullandığı yol oldu. Fakat hem Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Ajansı Frontex, hem de Türkiye Sahil Güvenlik Komutanlığı ciddi operasyonlar yapıyor. Geri göndermeler nedeniyle Akdeniz ve Ege'de onlarca kişi hayatını kaybetti. Karadeniz'den geçiş sık karşılaşılan bir yol değil. Yok denecek kadar az. Ama operasyonlar çok sıkılaştırıldığından, Karadeniz güzergahı deneniyor olabilir."

Reklam
Reklam

'Türkiye'nin Afganlarla sorunu ne?'

Af Örgütü sorumlusu, deniz yoluyla kaçmaya çalışan göçmenlerin ölümlerinden "devletlerin sınır politikalarını" sorumlu tutuyor. Görendağ'a göre ülkelerin düzenli göçmen almaması da bu ölümlerin sebeplerinden biri.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan şu ana kadar tekneden dokuz kişinin Afgan uyruklu olduğunu tespit ettiklerini, kalanların da Afgan uyruklu olduğunu tahmin ettiklerini söylemişti.

Af Örgütü'nden Görendağ bu habere şaşırmadığını, Türkiye'den Avrupa Birliği'ne geçmeye çalışanlarının çoğunun Afgan ve Suriyeli olduğunu ifade ediyor.

Ona Türkiye'deki Afgan göçmenlerin birkaç ay önce Ankara'da, Birleşmiş Milletler binası önünde yaptıkları oturma ve ağızlarını dikme eylemini hatırlatıyoruz ve "Afganlar neden eylem yaptılar, hükümetten talepleri nedir?" diye soruyoruz.

Görendağ "Türkiye'nin Afganlarla sorunu nedir demek daha doğru olur" diye yanıtlıyor sorumuzu ve şöyle devam ediyor:

"İran'da iki milyon kadar Afgan göçmen vardı, hatta bazıları orada doğup büyüdü. İran haklarını kısıtladıkça, İran'daki Afgan göçmenler Türkiye'ye geldi. Şu an kayıt altında 40-50 bin Afgan göçmen görünüyor. Kayıt dışı bir o kadar daha Afgan nüfus var. Ancak bu kişiler Türkiye'de geçici koruma altındalar, dolayısıyla üçüncü bir ülkede mülteci statüsüne başvuramıyorlar."

Reklam
Reklam

Afganların Türkiye'deki hak ve yükümlülüklerinin de belirsiz kaldığını belirten Görendağ, mülteci statüsü alabilmek veya üçüncü bir ülkeye bu amaçla başvuru yapabilmek için eylem yaptıklarını söylüyor.

Suriyelilerin de geçici koruma altında tutulduğunu ve mülteci başvurusunda bulunamadığını kaydeden Af Örgütü sorumlusu, göçmenlerin birkaç yıl bu şekilde beklediklerini ancak sonunda kaçmak için harekete geçtiklerini öne sürüyor.

Volkan Görendağ, bu tür ölümlerin önlenmesi için devletlerin ve uluslararası camianın insancıl sınır ve göç politikaları üretmeleri ve uygulamaları gerektiğine dikkat çekiyor.

Türkiye'deki mülteci ve göçmenlerin ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini vurgulayan Görendağ, sınır muhafaza ekiplerinin bu tür kazalarda hayat kurtarma operasyonlarına hazırlıklı hale getirilmesinin gerekliliğini dile getiriyor.