21 yaşında, yılda 1.5 milyon Euro kazanıyor, altında son model Porsche Carrera’sı var, genç kızlar ona bayılıyor. O, Bayrampaşa’dan çıkıp Bebek’e uyum sağlamaya çalışan yeni dönemin son yıldızı.
Arda’nın A takıma yükselmek için tırmalayan genç futbolcu olmaktan çıkıp Avrupa’da süperstarlığa koşmasına uzanan macerası başlayalı topu topu 2 yıl 3 ay olmuş. Türkiye 9 Ağustos 2006’daki 5-2’lik G.Saray-Boleslav maçından (2 gol attı, 2 asist yaptı) sonra tanıdı Arda’yı. O günden beri hem Turkcell Süper Ligi’nde, hem UEFA Kupası’nda, hem Milli Takım’la Euro 2008’de sürekli koştu Arda. 2006’da G.Saray’dan aldığı senelik ücret 140 milyar liraydı, o zaman YTL bile yoktu. Şimdi ise ‘transfermarkt’ın değerlendirmesine göre bonservis bedeli 15 milyon Euro... 21 yaşında bir çocuğun yaşadığı baş döndürücü tırmanışın, biraz mide bulantısına, biraz baş dönmesine neden olması normal değil mi?
Türkiye ikiye bölünmüş durumda... Bir kesim Arda’nın çok çabuk şımardığını, ayaklarının yerden kesildiğini, G.Saray’ın bu kötü gidişatı durdurmak için profesyonel yardım tahsis etmesi gerektiğini düşünüyor. Diğer kesim ise, bunlar ağırlıklı olarak Arda’yı tanıyanlar, kendi yaş grubu için Arda’nın müthiş bir zekaya ve tevazuya sahip olduğunu, onu Arda yapan değerleri yitirmediğini ama yorulduğunu ve biraz şaşırdığını öne sürüyor. Gelin Arda’nın son 27 ayını hem eksisi, hem artısıyla inceleyelim ve Arda değişti mi, değişmedi mi? Kendi kararımızı verelim...
İŞTE ARDA’YI ÇILDIRTAN SÖZLER
Arda, kalp ritmi 230’a çıkınca hastaneye kaldırıldı, bütün Türkiye’nin yüreği ağzına geldi. Taburcu olurken, “Hakkımda yazılan iftiralar beni strese soktu” dedi.
Arda’yı çıldırtan yazılardan bazılar:
“Arda’yı yok etme konusunda Skibbe ile Arda el ele. Galatasaray’da özel yaşamının en bozuk futbolcu olduğunu uçan kuşlar söylüyor. Nerede Galatasaray’ın menajeri? Kimi görsem, “Hıncal Ağabey, dün gece Arda...” diye anlatmaya başlıyor. Nerede Adnan Sezgin? Türk futbolunun gelecekteki en büyük umudu o, 1 numaramız o. G.Saray’ın değil, Türk futbolunun... Sergen’in yolunda yürüyor.”
Hıncal Uluç 10 Eylül 2008, Sabah
“Arda gencecik bir adam. Arda’yı bu hale getiriyoruz. O yaşta bir adam, müthiş bir şöhreti var, cebinde müthiş parası var. Bebek’in bütün kızları Arda’nın peşinde. Ben biliyorum. Çünkü ben orada yaşıyorum. Arda’nın bunlara nasıl zaafı olduğunu da biliyorum. Şimdi bunu kim önleyecek? Bu yaşta, bu şöhrette, bu parada bir adamın bunlara esir olmasından normal bir şey yok.”
Hıncal Uluç 29 Ekim 2008, Fotomaç
“Arda dünya çapında futbolcu ama kendisi dahil kimse bunun farkında değil. İstanbul’un Bebek semtinde Arda’nın telefonunu bilmeyen kız yok. Bu trafik de performansını düşürüyor... Oynayamıyor... Fatih Terim, Emre sakat olmasa onu Milli Takım’a almayacaktı. Arda hocaları tarafından tutulan, desteklenen bir futbolcu olamadı. Arda’nın bacak boyu kısa, gövdesi uzun... Bu bacak boyuyla 20 santim daha kısa olması lazım aslında... Uzun boylu bir adamdan daha fazla adım atıyor, koşarken daha fazla yoruluyor, tabii 70 dakikada bitiyor. Rakipler çok fazla tekmeliyor. Bir de kızlar... Bir yönetici duruma el koymalı ama adına menajer denen Adnan Sezgin kendisi de Bebek’te dolaştığı için birşey diyemiyor. Arda şu sıralarda toparlanıyor, bunu kim yaptıysa Allah razı olsun.”
Hıncal Uluç 9 Kasım 2008, Pazar Vatan
“Ben bir futbolcuya eğer kart gösteriyorsam ve o arkasını dönüp gidiyorsa o benim için artık köpektir. Ben eskiden böyle futbolcuları Karabaş gibi yanıma çağırırdım.. Sonra bir Avrupa maçında gözlemci yanıma gelip ”Futbolcuyu yanına bu kadar sert çağırma, daha kibar ol” dedi. O uyarıdan sonra değiştim. Ama ben Arda’yı kart göstermek için çağıracağım, o gelmeyecek. O andan sonra bunu yapan futbolcu benim için Karabaş’tır.”
Ahmet Çakar 26 Ekim 2008, 6 Pas Programı
ARDA’YI SEVDİRENLER
Bu yaşına rağmen hâlâ ana kuzusu. Her maçından sonra annesini arayacak kadar onun koruyucu şemsiyesinin altında.
G.Saray’dan kazandığı ilk parayla, anne babasına Florya’da bir villa satın aldı. Ailesi o kadar mütevazı ki, “Burası bize lüks geldi” deyip, Bayrampaşa’daki mahallelerine döndüler. Arda’nın orada satın aldığı apartman dairesinde oturuyorlar.
Gerçek bir lider... G.Saray’da bu işi uzun süre Hakan Şükür yaptı, bayrağı Hasan Şaş’a devretti ama sakatlanınca iş Arda’ya düştü. Belki şimşekleri bu kadar üstüne çekmesinin nedeni budur. Takımı hem saha içinde hem saha dışında yönlendiriyor. 21 yaşında olmasına rağmen gerektiğinde yaptığı çıkışlarla kendini kabul ettirdi.
Çok gezmesine rağmen ne içki, ne sigara kullanıyor.
Kızlarla arası abartıldığı kadar iyi değil, hatta utangaç. Onun yaşında popüler olan kimlerin dağıldığı gördük ama Arda’nın henüz ‘rating avcısı eski kaşarların’ ağına takıldığına şahit olmadık. Kendi yaş grubuyla, masum ilişkiler yaşıyor.
Büyük G.Saraylı... 28 Şubat 2007’deki Erciyes maçından sonra açık tribünden kendisine edilen küfürlere çok duygusal bir tepki verdi. Gözyaşları içinde soyunma odasına gitti, “Altyapıdan gelen oyuncu böyle protesto edilir mi?” dedi. Onu protesto edenler utandı, şimdi taraftarın en büyük sevgilisi.
Topluma olumlu mesajlar veriyor. “Var mısın Yok musun?” programında kazandığı 99 bin YTL’lik ödülü ALS hastası olan eski futbolcu İsmail Gökçek’e armağan etti.
Mizah gücü yüksek, ki bu da zekâ işareti! Yaptığı taklitler Ata Demirer’e taş çıkartır. Özellikle de Fatih Terim taklidi.
Devamlılığı yüksek, G.Saray ve Milli Takım’da Servet’le birlikte en çok oynayan oyuncu.
ARDA’NIN KIZDIRAN HAREKETLERİ
22 Kasım 2006’da 3-1 kaybettikleri Bordeaux maçında, yenilginin stresiyle rakip takımdan Jurietti’ye Zidane gibi kafa attı, kırmızı kart gördü. Bu çocukça hareket, zaman zaman kontrolünü kaybetme potansiyeli olduğunu gösterdi.
Sahada karizmasını bozacak hiçbir hareketi karşılıksız bırakmıyor. 17 Aralık 2007’de 2-0 kazandıkları Sivas maçında Servet abisiyle (27) saha ortasında kavga etti. Arda korneri kötü kullanınca ileri çıkan Servet’ten fırça yedi, “Sen kendi işine bak” dedi. Servet’in elinden zor aldılar, saha ortasında dayak yiyecekti. O zamanki hocası Feldkamp oyundan çıkarınca, surat yapıp elini salladı. Yönetim 25 bin Euro ceza verdi, daha sonra Servet’in elini öpüp özür diledi.
Hakemlerle çok saygılı bir ilişkisi vardı. Artık bunu kaybetmeye başladı. 26 Ekim 2008’de 4-2 yenildikleri Eskişehir maçında hakem Fırat Aydınus’la polemiğe girdi. Aydınus sarı kart göstermek için Arda’yı yanına çağırdı, Arda “Sen benim yanıma gel” diye tavır koydu. Normalde oyundan atılması lazımdı, hakemin iyi gününe denk geldi. Ama büyük tepki topladı.
Fanatik G.Saraylılığı bazen aleyhine çalışıyor. 9 Kasım’daki F.Bahçe derbisinde provokasyona geldi. 80. dakikada koro halinde kendisine küfredilince taraftarlara “Aynen iade ediyorum” hareketi yaptı. Korner atarken önünde duran yardımcı hakem Aleks Taşçıoğlu’na “Çekil kenara” diye fırça attı. Saha içinde Selçuk’tan tokat yedi, “Şerefsizsin sen” diye karşılık verdi. İki oyuncu soyunma odası koridorlarında birbirine girdi.
Yılda kazandığı para 1.5 milyon Euro. 4 yıllık daha garanti kontratı, altında 188 bin Euro’luk Porsche 4S Carrera’sı var, genç, ünlü, yakışıklı... Gezmekten hoşlanıyor. Ama bazen zamanlamasını ayarlayamıyor. 2-1 yenildikleri Bursa maçından sonra sabaha karşı 03.00’te sosyete mekanı Chocolate’ta ne işi olur mesela? Gece gezmesi konusunda mentöre ihtiyacı var.