Bilim son yüzyılda büyük bir gelişme gösterdi ve imkansız diye düşünülen şeyleri gerçekleştirmeyi başardı. Ama bilim hiçbir zaman kusursuz sonuçlar üretmedi. Hala keşfedilecek çok şey var. İşte merakla beklenen bazı bilimsel gelişmeler.
19'uncu yüzyılda, Dünya'nın merkezine yolculuğun Ay'a yolculuktan çok daha önce yapılacağı tahmin ediliyordu. Fakat Ay'a yolculuktan yıllar sonra bile merkeze yolculuk için hala çok gerilerde olmamız, bu yolculuğun tahmin edilenden çok daha zor olduğunu gösteriyor. Bunun en büyük nedeni dünyanın merkezindeki basıncın çok yüksek olması. Bu basıncın üstesinden gelebilecek bir teknoloji şimdilik yok.
Nanoteknoloji birçok alanda devrim yaratacak potansiyele sahip ve en büyük katkısı muhtemelen tıp bilimine olacak. Nanoteknolojinin tıptaki uygulamalarının sonu yok. Kanserli hücrelerin yok edilmesinden ilaçların yan etkisinin kaldırılmasına kadar birçok alanda kullanılacak bir yöntem.
Nanotıp daha çok yeni bir yöntem ama ilerleme sağlanırsa tıpta çığır açacak bir uygulama olacak.
Binlerce yıldır, evrende olan her olayın belli bir gücün sonucu olduğuna dair tartışmalar sürüyor. Birkaç yüzyıldır bilim adamları bu belli gücü bulmaya çalışıyor. Son bulgulara göre dört tane güçten söz ediliyor:
elektromanyetik, zayıf nükleer, güçlü nükleer ve yerçekimi. 'Elektrozayıf Teorisi' elektromanyetik ve zayıf nükleeri birleştirince, Herşey Teorisi aslında bu dördünün de bir bütün olması gerektiğini ileri sürdü. Bu teorinin kanıtlanması için, çok yüksek seviyelerde enerjilerle çalışılması gerekiyor.
Bu teori kanıtlanırsa, Einstein'dan sonra fizikteki en büyük kopuş noktasına ulaşılmış olacak. Bu teoriyle birlikte fizikteki birçok teori açıklığa kavuşacak.
Bir uzay istasyonu dünyanın en yüksek binasında binlerce kat daha uzun olacak. Ama binanın yapılması o kadar da zor değil çünkü bütün binanın merkezi bir eksen üzerinde olacak. Uzay asansörü planları sürekli değişiyor ama en geçerli plana göre asansörün içine kurulacak istasyondan kalkacak asansör araçları yerden uzaya doğru insanları taşıyacak ve böylece uzaya yolculuk çok daha kolay olacak. LiftPort Grubu(bir özel şirket) 2031 yılına kadar bir uzay asansörü yapmayı planlıyor!
Mars'a insanlı araçların yerleştirilmesi bilim kurgunun en önemli senaryolarından biri. Ay'da yürüyen ilk insanla beraber bu hayal çok daha yakın hale geldi. Ama Mars'a gitmek Ay'a gitmekten çok daha zor çünkü yolculuk daha uzun ve hava şartları daha zorlu. Bu hayalin gerçekleştirilmesi Ay'a kalıcı uzay istasyonu kurmaktan daha önemli çünkü Kızıl Gezegen'e dair öğrenilecekler insanlık için çok daha yararlı olacak.
Kanser modern çağın en ölümcül hastalıklarından biri. Hipokrat'tan beri insanlar kanserin tedavisini bulmaya çalışıyor ama hala tam tedavi bulunabilmiş değil. Kanserin birçok çeşidi olması da tedavi bulunmasını zorlaştıran en büyük sebeplerden biri. Yine de her geçen gün yeni kanser tedavileri uygulanmaya başlanması, insanlık için umut verici.
Fosil yakıtlara birçok alternatif kaynak üretilse de, bu kaynaklar hala insanoğlunun yenilenebilir enerjiye olan ihtiyacını karşılamaktan çok uzakta. Hala enerji kaynaklarının yüzde 85'inde fosil yakıtlar kullanılıyor.
Temiz enerjiye ihtiyaç duyulmasının asıl sebebi fosil yakıtların tükenebilir olması ve çevreyi aşırı derecede kirletmesi. Aslında temiz enerjiye geçiş bu kadar zor değil ama yıllardır fosil yakıtlara bu kadar bağımlı yaşamış bir toplumun bu alışkanlıktan kurtulması kolay değil.
İlginç cerrahi operasyonlar yakında karışıklıklara yol açabilir. Mesela bir kafa nakli gerçekleştirilebilse, etik birçok tartışma doğabilir. Kafa nakli teoride hastalıkları iyileştirmek için iyi bir fikir gibi görünse de oldukça riskli bir ameliyat olduğundan kolay kolay gerçekleştirilebilecek gibi görünmüyor. Şimdiye kadar, sadece fareler ve maymunlar üzerinde birkaç başarılı operasyon gerçekleştirildi.
Uzayda bir kolonileşme süreci hayal edildiğinden bu yana, dünyaya yakınlığı nedeniyle bunun gerçekleşeceği ilk yer olarak hep 'Ay' düşünüldü. 1969'da insanoğlu Ay'a ilk ayak bastığında, bu hayale yakınlaşıldığı düşünüldü ama teknik ve ekonomik nedenlerden dolayı bu gerçekleştirilemedi. NASA 2025'te ilk kalıcı uzay istasyonunu yapmayı planlıyor. Bunun dışında hem ESA hem Japonya hem de Hindistan bu proje üstünde çalışıyor. Yani uzayda kolonileşme savaşları çok da uzak değil!
Binlerce yüksek çözünürlüklü videoyu saklayabildiğiniz bir iPod hayal edin. Eğer DNA bilgisayarı yapılabilirse bu mümkün olacak. DNA'yı özel kılan şey, limitli bir alana çok sayıda bilgiyi depolamada verimli olması. Sadece 1 miligram DNA, dünyadaki bütün çıktısı alınmış verileri tutmaya yetecek kapasiteye sahip. Yani bugünün depolama aygıtlarının kapasitesi düşünüldüğünde, DNA bilgisayarının yapabileceklerini hayal etmesi bile güç ama hiçbir şey imkansız değil.