TÜİK rakamlarına göre,, doğurganlık hızındaki azalışın devam etmesi durumunda nüfusun 2050 yılına kadar artarak 93,5 milyon kişiye ulaşması, daha sonra azalışa geçerek 2075 yılında 89,2 milyon kişiye gerilemesi bekleniyor.
Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 2014 Programı'ndan yapılan derlemeye göre, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre 2012 yılı sonunda 75,6 milyon olan Türkiye nüfusunun, bu yılın sonunda 76,5 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
2006 yılında 2,12 çocuk olan doğurganlık hızı 2012 yılında 2,08'e gerileyerek, nüfusun kendini yenileme seviyesi olan 2,10'un altına indi. 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre, eğitim ve gelir seviyesinin yüksek olduğu toplum kesimlerinde bu hız 1,02'ye kadar düşüyor.
Doğurganlık hızındaki azalışın sonucunda 2006 yılında binde 12,2 olan nüfus artış hızı, 2012 yılında binde 12'ye geriledi. TÜİK tarafından 2013 yılında yapılan uzun dönem nüfus projeksiyonlarına göre, doğurganlık hızındaki azalışın devam etmesi durumunda toplam nüfusun2050 yılına kadar artarak 93,5 milyon kişiye ulaşması, daha sonra azalışa geçerek 2075 yılında 89,2 milyon kişiye gerilemesi bekleniyor.
ÖMÜR UZUYOR, YAŞLI NÜFUS ARTIYOR
Bebek ölüm hızının gerilemesi ve doğuşta beklenen hayat süresinin uzaması sonucunda yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı da gün geçtikçe artıyor.
2012 yılı sonu itibarıyla Türkiye'deki yaşlı nüfus (65 ve üstü) 5 milyon 682 bin kişi olarak hesaplandı. Bu nüfusun toplam nüfus içindeki payı da yüzde 7,5 olarak belirlendi.
Türkiye'de ortalama yaşam süresinin 2013 yıl sonu itibarıyla erkeklerde 74,7, kadınlarda 79,2 olmak üzere ortalama 76,9'a ulaşacağı tahmin ediliyor.
Yaşlı nüfusun artmasıyla çalışma çağı nüfusunun bakmakla yükümlü olduğu nüfus gelecekte artacak ve üretken nüfusun payı azalacak. Tedbir alınmaması durumunda 2038 yılından itibaren çalışma çağı (15-64 yaş) nüfusunun azalmaya başlayacağı tahmin edildi.
DOĞURGANLIĞIN DAHA DA AZALACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR
Ekonomik ve sosyal dönüşümün bir sonucu olarak doğurganlık hızı azalmaktadır. Gelecekte kadının eğitim, gelir ve istihdam düzeyinde beklenen artışlar sonucunda doğurganlığın daha da azalması bekleniyor.
TÜİK uzun dönem nüfus projeksiyonlarına göre, tedbir alınmaması durumunda bu hız 2050 yılına kadar 1,65 seviyelerine kadar gerileyecek. Programda, bu kapsamda aile ve iş yaşamının uyumlaştırılması, eğitimin kalitesinin artırılması ve fırsat eşitliğinin iyileştirilmesi, okul öncesi eğitim ve bakım ihtiyacının karşılanması, fiziki, sosyal ve kültürel anlamda çocuk dostu ortamların hazırlanması konularında tedbirler alınmasının önem arz ettiği vurgulandı.
YABANCI ÇALIŞAN ARTIYOR
Ekonomik gelişmeler, uluslararası kalkınma işbirliği yapısı içindeki değişen rolü, yürütülen dışa açılma politikaları Türkiye'nin göç alan ve veren ülke konumunu güçlendirdiği gibi, Türkiye'ye yönelik nüfusun profilini de değiştirdi.
Bu çerçevede, yabancılara verilen çalışma izni sayısı bir önceki yıla göre yüzde 85,8'lik artışla 2012 yılında 32 bin 272'ye yükseldi. Yabancı çalışanların yüzde 60,6'sını kadınlar oluşturdu.
Mevsimlik ve kayıt dışı çalışanlar dikkate alındığında Türkiye'deki yabancı çalışan sayısının daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Yurt dışındaki yerleşik vatandaşların sayısı ise diğer ülke vatandaşı olanlarla 6 milyona ulaştı.
YARIM MİLYON SURİYE VATANDAŞI TÜRKİYE KORUMASINDA
Bu arada Suriye'de yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) tarafından halen 10 şehirde yaklaşık 200 bin Suriye vatandaşına geçici korunma sağlanıyor.
Ayrıca kampların dışında farklı şehirlerde bulunan yaklaşık 300 bin Suriye vatandaşının da günlük insani ihtiyaçları ve sağlık hizmetleri AFAD'ın koordinasyonunda gerçekleştiriliyor. (AA)