İstikrar, istikrar, istikrar!

TUSKON Başkanı Rızanur Meral ile ekonomi, iş dünyası ve yaklaşan seçimler üzerine keyifli bir röportaj....

32 bin 325 işadamı üyesi ile Türkiye’nin en büyük ve en güçlü sivil toplum kuruluşu olan TUSKON (Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral ile Birleşmiş Milletler4. En az Gelişmiş Ülkeler Konferansının (Least Developed Countries) son gününde bir araya gelerek TUSKON, ekonomi, iş dünyası ve yaklaşan seçimler üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.İstanbulKongre Merkezinde TUSKON’un VIP Salonunda yaptığımız röportajda yükselen güç TUSKON’u daha yakından tanıma imkânı bulurken, TUSKON’un kuruluş sürecinden fedakârca çalışan yetişmiş ekibine, iş dünyasına yönelik projelerinden siyasetten beklentilerine kadar birçok konuyu ilk kez okuyacak ve Anadolu sermayesinin TUSKON şemsiyesi altında nasıl bir güç haline gelmeye başladığını göreceksiniz.
**Rıza Nur Bey öncelikle sizi bir tanıyabilir miyiz? TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Nur Meral Kimdir?**
1958 Elâzığ doğumlu, dört kardeşten müteşekkil subay bir ailenin çocuğuyum. Babamemekliaskeri hâkim albaydı. Ortaokul ve liseyi Diyarbakır’da okudum. ODTÜ endüstri mühendisliği mezunuyum. 13 yıl boyunca Çukurova holdingde iş makinaları ile ilgili yöneticilikle alakalı görevlerim oldu. Genel müdürlük ve yönetim kurulu üyeliği yaptım. 6 yıl kadar Koçkaya holdingde genel müdürlük yaptıktan sonra 12 yıldır da Sanko holdingde yönetici olarak, yönetim kurulu üyesi olarak görevim devam ediyor. İhtisasımız olan iş ve inşaat makinaları üzerine 31 yıldır hemen hemen kesintisiz çalışıyoruz. Bizim sivil toplumla alakalı çalışmalarımızda yaklaşık 15 yıl öncesine dayanıyor. İŞHAD’ın (İş Hayatı Dayanışma Derneği) yönetim kurulu üyeliği ile başladık ve sonra başkanlığını yaptık. Daha sonra MARİFED’de (Marmara İş Hayatı Dernekleri Federasyonu) bulunduk ve oranında başkanlığını yaptık. Daha sonra da Türkiye’nin AB müzakere süreçlerinin başlamasına müteakip 2005 yılında dünya çapında daha güçlü bir temsil adına birkaç federasyon bir araya gelerek TUSKON’un kurulması esnasında bizde orada bulunduk ve TUSKON’un başkanlığını 5 yıldır yürütüyoruz. Önümüzde ki sene mart ayına kadar TUSKON’da başkanlık görevim resmi olarak devam edecek gibi görünüyor seneye de seçimler var.
**Peki, Siz Türkiye’nin en büyük ve en güçlü sivil toplum kuruluşunun başında bulunuyorsunuz ve aynı zamanda büyük bir şirketinde üst düzey yöneticiliğini yapıyorsunuz. Bu kadar koşturmaca arasında ailenize nasıl vakit ayırabiliyorsunuz? Ailede bu süreç nasıl işliyor? Biraz bundan bahsedebilir miyiz? Çünkü TUSKON gerçekten çok aktif ve siz neredeyse yurt içi – yurtdışı her programa katılıyorsunuz.**
Maalesef ailemize yeterli vakit ayıramıyoruz. Yani ailemizin en büyük şikâyeti bu. Bütün fedakârlıkları bizden yapıyorsun, diğer taraftan fedakârlık yapmıyorsun diyorlar ama sağ olsunlar, Allah onlardan razı olsun eğer ciddi bir fedakârlık yapmasalar bu faaliyetler yürümez ve benim vakit ayırmam mümkün olmaz. Ev halkının fedakârlığı önemli, çok fazla vakit ayıramıyoruz, hafta sonu biraz görüşebilirsek onlarda mutlu bizde mutlu oluyoruz.
**TUSKON fikri nasıl ortaya çıktı? 2005 yılında da ki kuruluş süreçleri…**
TUSKON Türkiye iş dünyasında ki, sivil toplumda ki çok doğal bir sürecin sonunda gelinen nokta. Tabandan yukarıya doğru gelen bir süreç ve az önce söylediğim gibi 2004 yılının aralık ayında Türkiye’nin AB müzakereleri başlamasıyla mevcut federasyonlar şunu sorgulamaya başladılar.
**‘’Artık Türkiye önemli bir küresel oyuncu bu küresel arenada federasyonlar olarak yeterli güçlü temsili sağlayabilir miyiz?’’**
Cevap tatbikî hayır oldu.
Ne yapmamız lazım diye düşünürken daha da birleşip daha da güçlenmemiz lazım kararı alındı ve iş dünyasının dünyada ki en yüksek oluşumu nedir denildiği zaman konfederasyon olduğu görüldü. Ardından 4 federasyon bir araya gelerek TUSKON’u kurdu. TUSKON tamamen iş dünyasının dünyada daha güçlü bir temsil ihtiyacından kaynaklanan bir oluşum ve doğal bir oluşum.
TUSKON fikri böyle başladı.
**TUSKON’un organizasyon şeması nasıl işliyor? Federasyonlar, işadamları dernekleri…**
Aslında organik bir bağ yok, yani federasyon-konfederasyon arası. Bunlar birbirlerine gönüllülük esasına bağlı olan kuruluşlar. TUSKON’un çatısı altında 7 tane (coğrafi olarak) federasyon var. Bu federasyonların altlarında da 162 tane müstakil bağımsız işadamları dernekleri var. Bunlar kendi iradeleri ile altında bulunmasını istedikleri federasyonları seçmişler. Onlarda TUSKON’a üye olan federasyonlar ve bu 162 derneğinde yaklaşık 32 bin 325 tane işadamı üyesi var. Bunların 100 bine yakında şirketlerinin olduğunu tahmin ediyoruz. Burada TUSKON bir aile gibi çalışıyor. Her ne kadar direk bir yükümlülükleri, kanuni bir bağları olmasa da olay bir saygı-sevgi içerisinde gidiyor. Dernekler federasyonlara ve TUSKON’a karşı ciddi bir hürmet çerçevesi içerisindeler. Bizim onlardan taleplerimizi yapma yükümlülükleri olmamasına rağmen yerine getiriyorlar. Bizde onların ihtiyaçlarını önemsiyoruz. Onların taleplerinin karşılanması için kendi sivil toplum birikimimizi onlara yansıtıyoruz. TUSKON’un imajını, gücünü onlara kullandırtıyoruz ve böylece onların gelişimlerine, onların birilerine hizmet vermelerine katkıda bulunuyoruz. Yılda bir başkanlar kurulu toplantısı yapıyor ve o toplantıda geçmiş senenin muhasebesi yaparken bir sonraki senenin beklentileri ve stratejilerini konuşuyoruz. Böylece karşılıklı etkileşim ile derneklerimize sivil toplum birikimimizi aktarıyoruz.
Derneklerimizin önlerini açmış ve onlara yetki vermişizdir. Onlar artık yurt dışına açılabiliyorlar, Türkiye’nin en ücra illerinde ki, ilçelerinde ki dernekler yurtdışına heyet götürebiliyorlar ve yurt dışında onları ağırlayabiliyorlar. Bu hem bizim delegasyonumuzun sayesinde hem de verdiğimiz güvenin sonucudur. TUSKON dernekleri arasında yoğun bir iletişim ile bilgi transferi vardır. Bu da Türkiye’nin her yerinde ki derneğimizin güçlü olmasını ve küreselleşmesini sağlıyor.
**TUSKON zaten çok dinamik ve aktif bir yapı ama bu yapı içinde dinamizmi daha da arttırmak adına özellikle şunu sormak istiyorum, mesela bir Genç TUSKON projesi gündemde midir? Genç MÜSİAD ya da TUGİAD gibi…**
Gördüğünüz gibi hepimiz genciz (Gülüşmeler)…
**Böyle bir gündem ile karşılaştınız mı peki?**
Tatbikî. Türkiye’nin geleceği gençlerde ve biz gençlere çok önem veriyoruz, değer veriyoruz. Üyelerimizin arasında da çok sayıda genç kuşak mevcut. Türkiye’de birçok genç müteşebbis işadamı var. Bize bağlı derneklerin birçoğu kendilerine bağlı olarak genç işadamları komitelerini kurdular ve bizde bunları görüyor, destekliyor ayıca ciddi bir memnuniyet duyuyoruz fakat Genç TUSKON gibi bir projemiz mevcut değil.
**Bu kadar büyük ve küçük çaplı organizasyonları yaparken yetişmiş kadronun önemi mutlaka ön plana çıkıyordur, ekibiniz…**
Onlar isimsiz kahramanlar. Allah hepsinden razı olsun. Arkadaşlarımız çok fedakârca çalışıyorlar. Benim düşünceme göre TUSKON’un herhangi bir çalışanı muadil bir STK’nin muadil bir çalışanından 3 kat daha fazla gayret sarf ediyor. Bu abartısız bir söylemdir ve bunun neticesi olarak önemli faaliyetler meydana çıkıyor. Kapasiteli, iyi motive olmuş fedakâr arkadaşlarla çalışmak işlerimizi çok çok kolaylaştırıyor.
**Özellikle son yıllarda devletimizin önemli kuruluşları ile ortak çalışmalar yapıyor, Cumhurbaşkanı, Başbakan düzeyinde yurtdışı iş gezileri organize ediyorsunuz. Bu süreçlerden elde edilen neticeler nelerdir?**
Biz TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi ) ve DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı ) ile birçok projeye ortaklaşa imza attık. Cumhurbaşkanımızın birçok dış gezisini başbakanımızın bazı gezilerini biz organize ettik. Bazen de kendimiz organizasyonlar yapıyoruz. TİM ve DTM’yi de davet ediyoruz. Güzel bir takım çalışması şeklini aldı ve çok yüksek verimler, dönüşümler elde ediliyor. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın gezilerinde işadamlarını yurtdışına götürüyor ve oradaki muhatap işadamları ile bir araya getiriyoruz. Karşılıklı birebir iş görüşmeleri yaptırıyoruz. İşadamlarımızın oraya ürün satmalarına, orada ihaleler almalarına iş yapmalarına vesile olunuyor. Bu yapı şuanda etkin ve iyi çalışan bir mekanizma. Devletimizde bunu görüyor ve TUSKON’a görev vermeye devam ediyor. Bizde bu görevi üyelerimize etkin bir hizmet şekline dönüştürmeye devam ediyoruz.
**32 bin 325 işadamının üye olduğu TUSKON’un üye profilleri nasıl bir görüntü vermektedir?**
Biz Türkiye’deki kurumların yüzde 98’inin KOBİ olduğunu söylüyoruz. TUSKON’ da da benzer bir görüntü var ama verilmeye çalışılan imaj TUSKON’un kobileri temsil ettiği yönünde. Evet, biz kobileri temsil ediyoruz ve bununla da iftihar ederiz ama bizim üyelerimiz sadece kobiler değil. Bizim büyük şirketlere sahip üyelerimizde var. Arkadaşların verdiği bilgilere göre ilk 500 firma arasında 100 civarında TUSKON üyesi firma var ve bu Türk iş dünyası profiline çok paralel bir görüntü. Biz Türk iş dünyasının tümünü temsil eden bir kuruluşuz. Üyelerimiz arasında hem çok büyük firmalar var hem de orta ve küçük ölçekli firmalar var. Bizimde zaten hedeflerimiz arasında bu işletmelerin büyümesine yardımcı olacak hizmetleri üretmek var. Bu açıdan bakıldığında üyelerimiz arasında küçük ölçekli firmaların olması ile iftihar ederiz.
**Bu noktada sizin üye yelpazesine, daha doğrusu ülkemizde bulunan ister büyük olsun ister orta ya da küçük ölçekli olsun firmalara önerileriniz nelerdir? Tecrübelerinizden aktarabilecekleriniz…**
Herkesin dilinde ve kafasında kurumsallaşma kelimesi var. Biz şunu söylüyoruz, bu bir hedef olmamalı. Doğal gelişlimin bir sonucu olmalı. Kurumsallaşma için çok acele etmesin firmalar. Erken yapılmış kurumsallaşmalar firmalara maliyet yükü getiriyor, karar mekanizmalarının yavaşlaması sonucunu getiriyor, ölçüm ve denetim mekanizmalarında ağırlaşmalar getiriyor. Dolayısıyla kurumsallaşmayı büyüme ve ihtiyaç olgunlaştığı zaman yapılması gereken bir girişim ve dönüşüm olarak değerlendiriyoruz. Bu açıdan firmaların özenip birden kurumsallaşmaya çalışmalarını önermiyoruz. Önce işlerini büyütsünler, karlılıklarını, pazarlarını ve ürünlerini güçlendirilip arttırsınlar ve bunun ardından kurumsallaşama gelir. Zaten bu ihtiyacı hissederler. Bu aşamamada da danışman firmalarla çalışmalarını öneriyoruz. Yüksek yetenekli yöneticileri istihdam ederek çalışmalarını öneriyor ama işleri yöneticiye devrederek çalışmalarını değil omuz omuza beraber çalışmalarını öneriyoruz. En güzel şirket yönetimi patron ile yöneticinin beraber çalıştıkları, kararları beraber aldıkları, stratejileri beraber oluşturdukları şirketleridir. Profesyonel yöneticiler patronları tamamlayıcı özelliklere sahiptirler ama hiç bir zaman patronun alternatifi, bir müteşebbisin alternatifi değildir. O yüzden beraber çalışmanın hem kurumsallaşma hem de diğer aşamalarda çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
**Burada şöyle bir soru sormak istiyorum. KOSGEB’in ülkemiz firmalarının büyümelerine katkıda bulunmak amacı ile önemli destekleri söz konusu. TUSKON üyesi firmalarda sanırım bu desteklerden önemli oranda faydalanıyor. TUSKON’un bu yönde çalışmaları var mı?**
TUSKON üyesi firmalar son 14 ayda 1360 faaliyet yaptılar. Bunlara 156 bin tane iş insanı katıldı. Bu, haftada ortalama 27 faaliyet ve ortalama 3120 iş insanına hizmet vermek demek. Bunlar TUSKON üyesi derneklerin iş yapma yeteneklerinin geliştirilmesi ile ilgili hizmetler. Bu hizmetlerin içindeKOSGEBile ilgili olan birçok faaliyet var. Biz devletimizin, hükümetimizin iş dünyasına verdiği desteklerin iş dünyası tarafından bilinmesi ve kullanılmasını arzu ediyoruz. Son yıllarda KOSGEB’in sanayi bakanlığı bünyesinde yeniden yapılanması ve özellikle kobilerin ihtiyacına yönelik modeller geliştirilmesini çok önemsiyor ve başarılı buluyoruz. KOSGEB iş dünyası için bir nefes alma kaynağı oldu ve krizin hafif atlatılmasında bu dinamik yapı çok faydalı oldu
**İçinde bulunduğumuz şu günlerde TUSKON yine çok büyük bir organizasyona ev sahipliği yapıyor. Birlemiş Milletler bünyesinde düzenlenen 4.En az Gelişmiş Ülkeler (Least Developed Countries) programımın iş dünyası ayağını organize ediyorsunuz. Birleşmiş Milletler ve TUSKON işbirliği ile düzenlenen bu programda hedef nedir? Ülkemize katkıları neler olacaktır?**
Bu program bizim BM ile yaptığımız 3. program. İlk olarak Somali ile ilgili yapılan programın iş dünyası partneri olduk. Ardından Sırbistan ile ilgili BM toplantısı yapıldı ve burada sergilenen performans BM’yi memnun etti. Hemen arkasından bu programın iş dünyası ayağının organize edilmesi talebi geldi ve bizde memnuniyetle kabul ettik. Aslında bu bizim her sene yaptığımız ve bildiğimiz bir işti. Bildiğiniz gibi biz her sene Dünya Ticaret Köprüleri (World Trade Bridge)organizasyonlarını yaparken binlerce işadamını yaklaşık 135 ülkeden getiriyorduk. Bunların yaklaşık yüzde 25 ‘i en az gelişmiş ülkelerden geliyordu. Zaten onlarla irtibatlarımız mevcuttu. BM bunu bildiği için TUSKON’a görev verdi ve Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, Dışişleri Bakanımızın aldıkları inisiyatifi tamamlayıcı önemli bir hizmet yaptı TUSKON. Devletimizin çalışmalarına destek ve tamamlayıcı bir hizmet çıktı ortaya. Bu toplantının topyekûn başarısında da önemli bir payımız var diye düşünüyoruz. Toplantıya ayrı bir performans, ayrı bir etkinlik ve verimlik getirirken somut sonuçların üretilmesine vesile olduk. Son yıllarda BM’nin etkinliği sorgulanıyordu ve acaba ne kadar faydası oluyor gelişmemiş ülkelere gibi söylemlerle karşılaşılıyordu. Bu iş birliği ve gelinen boyut bu sorgulamaların cevaplarını biraz daha verilebilir hale getirdi. Gerek katılan devlet adamlarını gerek işadamlarını çok memnun etti. Umuyoruz ki o ülkelerde yeni sanayi kuruluşlarının yeşermesinde bir maya görevi görecektir toplantımız. Böyle olursa biz ülke olarak, TUSKON olarak kendimizi memnun hissedeceğiz ve büyük bir küresel sosyal sorumluk görevini de yerine getirmiş olduğumuzu düşüneceğiz.
**TUSKON’un bu baş döndürücü aktifliği hızla devam ederken buna paralel olarak ülkemizin gündemi de bildiğiniz üzere baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Şimdi önümüzde ki gündem seçimler. TUSKON siyaset dünyasından ve siyasilerden ne bekliyor? Yaklaşan seçimler hakkında ki görüşlerinizi alabilir miyiz?**
İSTİKRAR, İSTİKRAR, İSTİKRAR ve buna bağlı güven ortamı. Hep şunu söylüyoruz. Türkiye ne çektiyse 2002 öncesi ortalama ömrü 15 ay olan hükûmetlerden çekti. Türkiye’nin şu anda birçok gelişmiş ülkenin arkasında kalmasında ülkemizdeki siyasal çalkantılar, demokrasi dışı müdahaleler ve istikrarsızlıklar vardır. Bu açıdan biz Türkiye’nin son 8 yılda yakaladığı istikrar hamlesini çok önemsiyoruz. Türkiye’nin gelişmişlik çizgisinde bunun en önemli faktör olduğunu görüyoruz. Yine bu siyasi istikrar sürecinde yapılmış olan reformları, ekonomik, sosyal, demokratik reformları yerinde buluyor ve destekliyoruz. Bu reformların Türkiye’yi sadeceekonomianlamında değil, demokrasi anlamında, insan hakları anlamında, hukuk anlamında lig atlatan reformlar olduğunu düşünüyoruz. Kanaatimiz, bunların devam etmesi gerektiği ve bunların devam etmesi için siyasi istikrarın devam etmesinin gerekli olduğu yönünde. İş dünyası olarak önümüzdeki seçimlerden de siyasi istikrarı devam ettirecek bir sonucun çıkmasını umut ediyoruz.
**Önümüzdeki günlerde TUSKON üyesi işadamlarını, ülkemiz işadamlarını hangi programlar bekliyor ve TUSKON’un stratejisi nedir?**
Önümüzdeki dönemde özelikle iş dünyamızın dışa açılımını güçlendirecek, küresel birer oyuncu olmalarını sağlayacak hizmetleri vermeye devam edeceğiz. Büyük, küçük birçok organizasyonumuz olacak ama biz biraz önce bahsettiğim ana stratejimizden sapmadan faaliyetlerimizi sürdüreceğiz.
**Röportaj**
**Samanyoluhaber/Sarper ERKILINÇ**