Yardımın miktarı ise yaklaşık 8,5 milyon Euro....Yardım programında da Türkiye'deki Asuri, Süryani, Kürt, Roman ve Aleviler’e vurgu yapılıyor.
İsveç, beş yıl önce başlattığı proje çalışmalarını 2010-2013 arasında artırarak sürdürecek. Hükümet 45 milyon kronluk yıllık proje yardımını 87 milyon krona (Yaklaşık 8,5 milyon euro) yükseltti.
İsveç Uluslararası İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (SIDA) tarafından finanse edilen demokratikleşme projesi, sivil toplum örgütleri aracılığıyla yürütülecek.
BBC'nin haberine göre, yıllık 87 milyon kronluk bütçenin 14 milyonluk kronluk bölümü İstanbul Konoslosluğu'nun belirlediği projelerde kullanılacak.
73 milyon kronluk bütçe ise iki ülkedeki sivil toplum örgütlerinin işbirliği yaparak yürütücekleri projelere tahsis edilecek.
İşbirliği için Stratejisi Belgesi, proje çalışmalarından sorumlu olan SIDA yetkilileri ile Türkiye’yi AB’ne hazırlama amacıyla İstanbul Konsolosluğu çatısı altında oluşturulmuş özel birimdeki görevlilerin katıldığı basın toplantısında açıklandı.
İşbirliğinin stratejik hedefi belgede şöyle ifade ediliyor: İsveç ile Türkiye arasındaki işbirliği demokrasi, insan hakları ve eşitlik alanlarını kapsayacaktır.İşbirliği Türkiye’nin demokratik yapısını ve AB üyeliği için gerekli reformları yapma kapasitesini güçlendirecektir.
İhtiyacı olanlar ve azınlıklar
Demokrasi, insan hakları ve eşitlik konusunda yürütlecek çalışmalarda kadınların, ihtiyacı olan grupların ve azınlıkların konumlarında ilerleme sağlanmasına özen gösterilecek.
Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Bakanı Gunilla Carlsson konuyla ilgili olarak, daha önce yaptığı açıklamada dört yıllık işbirliği programında azınlık ve ihtiyacı olanların haklarında ilerleme sağlanmasına çalışılacağını bildirmişti.
İşbirliği İçin Strateji Belgesi’ndeki çalışma alanlarıyla ilgili bölümlerde kadın, azınlık haklarına öncelik tanınanacağı belirtilmekle birlikte ayrı bir başlık altında kimlerin azınlık kapsamında görüldüğü daha açık olarak anlatılmış.
Analiz bölümünde bu konu şu şekilde ele alınıyor: ‘’Türkiye’de resmi olarak üç dini azınlık grubu vardır. Bunlar Ermeniler, Yunan Ortodokslar ve Yahudilerdir. Asuriler, Süryaniler, Kürtler, Romanlar ve Aleviler resmen azınlık olarak tanınmamaktadır. Ama hükümet azınlıkların haklarına, özellikle de Kürtlerin hakları konusuna dikkat çekmek için girişimlerde bulundu. Kürtçe TV yayınları başladı. Yeni yasalarla dini azınlık cemaatlerinin, çalışma olanakları bir derece güçlendirildi. Hükümet temsilcileri ve çeşitli azınlıklar arasında diyalog geliştirildi. AB perspektifinde bu olanlar olumlu fakat dini ve kültürel çeşitliliği güçlendirmek azınlık haklarını geliştirmek Kopenhag kriterleri kapsamında daha fazla önlemler almak gerekmektedir. Hükümetin yeni anayasa planları ise henüz gerçeklik kazanmadı’’