İsviçre’den 3 Bin Kat Daha Zenginiz

Ancak Türkiye’nin benzersiz biyolojik zenginliği uluslararası biyokaçakçıların hedefinde…

Yazar: Yusuf Yavuz

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12544319/640xauto.jpg)

Tek başına Avrupa kıtasının tamamına yakın bitki ve hayvan çeşitliliğini barındıran Türkiye’nin doğası, baharın gelişiyle birlikte görenleri kıskandıran bir görsel şölene dönüşüyor. Güneyde Akdeniz ve Ege’den başlayarak kuzeye doğru uzanan uyanışla birlikte toprağın koynunda sakladığı tohumlar da birer birer patlayarak tek başına bir kıta olarak adlandırılan Anadolu coğrafyasını büyüleyici renklerle boyuyor. Ancak yeterince farkına varılmayan bu büyülü güzellikler, her yıl dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye giriş yapan biyokaçakçıların da hedefinde. Orkideden kardelene, kelebekten engerek yılanına, hamam böceğinden kurbağaya kadar Türkiye’nin benzersiz biyolojik çeşitliliği biyo-korsanlar tarafından yurt dışına kaçırılıyor.

Reklam
Reklam

Türkiye bu konuda dünyada tek ülke

Son yıllarda artış gösteren biyolojik kaçakçılığa karşı kapsamlı mücadeleye girişen Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP), bu konuda adeta eğitim seferberliği başlattı. Türkiye’nin pek çok kentinde biyokaçakçılık konusunda çalıştaylar düzenlenen DKPM’nin 2014 yılında İstanbul’da gerçekleştirdiği ‘Biyokaçakçılıkla Mücadele Çalıştayı Sonuç Raporu’na göre, dünya karalarının yüzde 0,6’sını kapsayan Türkiye, dünyadaki tüm bitkilerin yüzde 2,6’sını barındırıyor. Türkiye ayrıca Akdeniz, Avrupa- Sibirya ve İran- Turan bitki coğrafyalarını barındıran dünyadaki tek ülke konumunda.

Endemik türlerde İsviçre'den 3 bin kat daha zenginiz

Tüm Avrupa kıtasında 13 bin bitki türü olmasına karşın Türkiye’de 10 binden fazla bitki türü bulunuyor. Bunun 3 binden fazlası ise endemik. Bu oran, kıta Avrupa’sının endemizm oranına eşit. Avrupa’nın en fazla endemik bitkiye sahip ülkesi Yunanistan’da 800 endemik tür bulunurken, dağlarıyla ünlü İsviçre’de ise yalnızca 1 endemik bitki türü bulunuyor. Buna karşılık yalnızca Antalya’daki endemik bitki sayısı 600 civarında.

Reklam
Reklam

İstanbul, 45 katı büyüklüğünde olan İngiltere'den daha fazla türe sahip

Türkiye’nin biyolojik zenginliğini kıyaslamak gerekirse, örneğin yüzölçümü 5343 kilometrekare olan İstanbul’un bitki türü 2 bin civarında. İstanbul’un yaklaşık 45 katı büyüklüğe sahip olan 244 bin 820 kilometrekarelik İngiltere’nin tamamında ise yalnızca 1850 bitki türü bulunuyor. Norveç’teki bitki türü sayısı 1715, Bulgaristan’da 3650, Almanya’da 2500, İtalya’da 5600, İspanya’da ise 5000.

Buğdayın öyküsü bu topraklarda başladı

Tüm insanlığın en önemli besin kaynaklarından biri olan buğdayın öyküsü de yine bu topraklarda başlıyor. Dünyanın çeşitli bölgelerindeki otlaklar, Anadolu bozkırlarından alınan tohumlarla zenginleştirilirken, Türkiye’de her on günde bir yeni bitki türü keşfediliyor. 60 binden fazla hayvan türü ile Türkiye, Avrupa’nın tamamına yakın tür zenginliği barındırıyor. Bunların pek çoğu da keşfedilmeyi bekliyor.

Türkiye'nin en büyük şansı olan türler tehdit altında

Bütün bunlar Türkiye için oldukça büyük bir şans. Ancak bu şansı sürdürmek ve geleceğe aktarabilmek için tüm ülkeye önemli bir sorumluluk düşüyor. Önemli bir biyolojik hazinenin üzerinde oturan Türkiye’de ne yazık ki 3 binden fazla bitki türü, insan baskısı ve başka nedenlerle yok olma tehdidi altında. Son yüzyılda Türkiye’de doğal olarak yetişen 8 bitki türü aşırı toplanma yüzünden yok oldu. Aralarında siklamen, yabani lale, iris, zambak, kardelen ve adı türkülerde kalan çiğdemin de bulunduğu 46 tür ise yok olma tehdidi ile karşı karşıya.

Reklam
Reklam

Ruslar en çok kelebek, Japonlar en çok böcek kaçırıyor

Anadolu coğrafyasının biyolojik zenginliğini tehdit eden en büyük sorunlardan biri de biyo-kaçakçılık. Türkiye’den en çok soğanlı ve yumrulu bitkiler yurt dışına kaçırılıyor. Lale, yabani buğday, kardelen, zambak, Arap sümbülü, süsen, orkide ve anemon gibi türler yurt dışına kaçırılıyor. Biyo-korsanlar, en çok savaş sanayi, kimya, tıp ve çeşitli bilimsel amaçların yanında, koleksiyon ve ticari amaçlarla da yurt dışına bitki ve hayvan kaçırıyor. İsviçreliler yılan, Ruslar kelebek, Hollandalılar soğanlı bitkiler, Japonlar ise en çok böcek türlerini Türkiye’den yurt dışına kaçırıyor.

DKMP 6. Bölge Müdürü Yılmaztürk: ‘Önceliğimiz etkin mücadele’

Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) 6. Bölge Müdürü Adnan Yılmaztürk, biyokaçakçılığın gen kaynaklarımızın stratejik olarak kaybolmasına yol açtığını belirterek, 2014 yılından bu yana biyokaçakçılıkla mücadele konusunda etkin bir çalışma içerisinde olduklarını dile getirdi. Antalya, Isparta ve Burdur illerini kapsayan sorumluluk sahalarında, biyokaçakçılığın önlenmesi konusunda kolluk kuvvetlerine, köy muhtarlarına ve öğrencilere eğitimler verildiğini anlatan Yılmaztürk, “Bölge Müdürlüğümüze bağlı ekiplerin sahadaki çalışmalarında biyokaçakçılığın önlenmesine yönelik farkındalık yaratacak çalışmalara öncelik veriliyor. Bu konuda ilgili tüm kurumların yanı sıra üniversitelerimizden uzman biyologlarla da iş birliği içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biyolojik çeşitliliğimizin ülke dışına kaçırılmasına yönelik girişimlerle mücadele bizim için öncelikli konu” dedi.

Reklam
Reklam

Kaçakçılık şüphesi durumunda 156'yı arayın

Biyokaçakçılığın önlenebilmesi için ilgili kurumların yanında bütün kamuoyunun hassas olması gerektiğinin altını çizen Yılmaztürk, bulundukları bölgede bitki ve hayvan kaçakçılığı şüphesi taşıyan yurttaşların, 156 Jandarma ihbar hattını aramalarını ya da en yakın DKMP birimi veya orman teşkilatına durumu bildirmeleri gerektiğini söyledi.

İbradı kardelenleri koruma çabası veriyor

Türkiye’de adı bitkilerle özdeşleşen kentlerden biri olan Antalya’nın İbradı ilçesinde ise türün korunması için farkındalık yaratmaya yönelik her yıl bir festival düzenleniyor. Bu yıl 6 Mart günü gerçekleştirilen ‘İbradı Kardelen Festivali’, İbradı-Beyşehir karayolu üzerinde bulunan Sülek Yaylası’nda doğa tutkunu yöre halkını bir araya getirdi.

Reklam
Reklam

Prof. Dr. İbrahim Baktır: ‘Kardelen sökümü acilen durdurulsun’

Yöreye özgü endemik bir tür olan kardelen hakkında bilgilerin aktarıldığı festivalde konuşan Prof. Dr. İbrahim Baktır, ciddi ölçüde yok olma tehdidi altındaki kardelenlerin doğadan sökümünün acilen durdurulmasına gerektiğine dikkat çekti. Türkiye'de soğanlı bitkilerden elde edilen gelirin 2 milyon Doların altında olduğuna dikkat çeken Baktır, bu rakam Antalyasporlu bir futbolcunun aldığı paradan daha az olduğunun altını çizerek, “Değer mi bu kadar zulme? Bırakın çiçeklerimiz dağlarımızda kalsın” diye konuştu.

Küçükkuru: ‘Kardeleni geleceğe taşımak istiyoruz’

Kardelen Festivali'nde konuşan İbradı Belediye Başkanı Serkan Küçükkuru ise amaçlarının kardelen bitkisini tanıtmak olduğunu belirterek, bilinçsiz ve plansız toplanma sonucu doğada kendiliğinden yetişen kardelen popülasyonunun her geçen gün azaldığını söyledi. Toros Dağları'nda 1200 ila 1500 metre yükseklikte yetişen kardelenin, tıbbi ve aromatik değere sahip soğanlı bir bitki olduğunu kaydeden Küçükkuru, “Bu tür festivaller vasıtası ile halkımızı bilinçlendirerek kardelen bitkisinin gelecek nesillere de taşınmasını istiyoruz” dedi.

Reklam
Reklam

Mermer ocakları kardelenler için tehdit

Kardelen soğanlarının yıllardır bilinçsizce sökülerek ekonomik değerinin altında pazarlandığını dile getiren Küçükkuru, bitkinin İbradı ve yöresi için hayati bir önem taşıdığına dikkat çekerek, “Zaten ülkemiz özgü bulunan 6 kardelen türünden sadece ikisi ticari değer taşıyor. Bu iki tür, İbradı civarındaki Toros dağlarında yetişiyor. Bu bitkilerin neslinin tüketilmemesi için üretimi teşvik edilerek planlanmalı, aşırı ve erken sökümü engellenmelidir” ifadelerini kullanırken, kardelenleri tehdit eden bir başka etkenin ise bölgedeki mermer ocakları olduğunu da sözlerine ekledi.