İtimat kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. Arapça "ˁmd " kökünden türeyip “bir şeye ya da birine güvenme, dayanma” anlamına gelen "iˁtimād" kelimesinden alıntılanmıştır. Türkçeye de benzer bir anlamda geçen itimat kelimesi dilimizde ilk başlarda "kendini beğenme, gurur" anlamında kullanılmışsa da zamanda "güvenme" anlamını kazanmıştır. İtimat kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumuna göre "güven, güvenç, emniyet" şeklindedir.
İtimat kelimesi ile ilgili örnek cümleler kurmak gerekirse:
- İtimatlı bir şekilde eve gittiğinizden emin olun.
- Sana itimat etmekle hata ettiğimi çok sonradan fark ettim.
- Bu hayatta itimat edeceğin insana çok dikkat etmelisin.
- Bakışıyla bile itimatlı olduğunu belli ediyordu.
- Bu sefer itimat edeceğin insanı iyi seç.
- Oldukça itimatlı bir şekilde yolculuğumuzu tamamladık.
- Bu tür durumlarda olabildiğince geç itimat etmek gerebilir.
- Hayatta itimatlı ve sabırlı bir yol izlemek gerekir.
- İtimat ile sürdürdüğü ilişkisini bir çırpıda bitirme karar almıştı.
- Arkadaşları ile itimat odaklı ilişkisini sürdürüyordu.
- Bu itimatlı tavırları bana samimi gelmiyordu.
İtimat kelimesinin eş anlamlısı olan sözcük nedir?
İtimat kelimesinin eş anlamı olan kelimeler itimatla anlam olarak benzer ya da aynıdır. İtimadın eş anlamlısı kelimeler günümüzde sıkça kullanılan kelimelerdir. İtimadın eş anlamlısı olan kelimeler:
İtimadın eş anlamlıları ile örnek cümleler
İtimat eş anlamlısı olan kelimelerle örnek cümleler kurmak gerekirse:
- Yollardan emniyetli bir şekilde geçmeye özen gösterin.
- Sana duyduğum güveni boşa çıkardığın için üzgünüm.
- Bana karşı güven verdiği zaman doğru kişi olduğunu anlamıştım.
- Emniyetimiz için elinden geleni yapacağını belirtti.
- Hayattaki en güven duyduğu insanı kaybetmişti.
- Hayatta kime güveneceğini çok iyi düşünerek karar verirsen kolay kolay üzülmezsin.
- Bana karşı gösterdiği emniyetli tavırları gözümü boyamıştı.
- Yol boyunca emniyetli bir şekilde gitmeye dikkat ederseniz aklımız sizde kalmaz.
- Genç adam, yolculuk hâlinde emniyet kemerini takmadığı için kazada kurtulamamıştı.
- Bu güvenç verici tavırlarına kapılmamak elde değildi.
- Küçük çocuk, annesini güven dolu bakışlarla seyrediyordu.