1 Haziran’daki Gezi Parkı eylemlerinde ‘Halkı isyana teşvik etmek’ ve ‘İzinsiz gösteri yapmak’ iddialarıyla 8 aydır soruşturulan 9 kişi hakkında Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan takipsizlik kararı çıktı. Savcı Eray Polat, 2014/116 sayılı karar dosyasında, “Barışçıl gösteri izinsiz bile olsa demokratik haktır. Barışçıl gösteriye katılanlar hakkında dava açmak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırıdır” dedi.
MUĞLA’nın Marmaris ilçesinde, geçen yıl 1 Haziran’da yaşanan Gezi Parkı eylemlerinde ‘Halkı isyana teşvik etmek’ ve ‘İzinsiz gösteri yapmak’ suçundan sorgulanan 9 kişi hakkında takipsizlik kararı çıktı. Savcı Eray Polat, 2014/116 sayılı karar dosyasında, “Barışçıl gösteri izinsiz bile olsa demokratik haktır. Barışçıl gösteriye katılanlar hakkında dava açmak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı” dedi. Marmaris ilçesinde 1 Haziran günü Gezi Parkı eylemlerine destek vermek amacıyla sivil toplum kuruluşları, dernekler, siyasi parti üyeleri ve vatandaşlar Atatürk Caddesi’ndeki Ketenci Kavşağı’ndan 19 Mayıs Gençlik Meydanı’na kadar, 3 kilometre, ellerinde hükümet aleyhinde dövizler taşıyarak izinsiz yürüyüş yaptı.
KAVGASIZ YÜRÜYÜŞ
Protestolar, İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı İstihbarat, Güvenlik ve Terör Grup Amirliği’nde görevli 12 sivil polis tarafından kameralara kaydedildi. Yaşanan protestolarda kavga ve gözaltı yaşanmadı. Olayların yaşanmadığı izinsiz eylemlerle ilgili polis, 18 Haziran 2013 günü hazırladığı 4 klasör tutanak ile görüntülerin kaydedildiği 51 DVD’yi Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim etti. Savcılık, polis tutanakları ve video görüntülerinde inceleme yaparak M.S., S.S., H.E., N.B., N.B., I.G., H.V.Ö., R.Ç., İ.R.B. hakkında soruşturma başlatıldı. 8 ay süren soruşturma sonucunda Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığı, 9 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi. Kararda şu ifadelere yer verildi:
AYAKLANMA DEĞİL
“Taksim Gezi Parkı olaylarını protesto etmek amacıyla bir araya gelen topluluğun taşıdığı döviz, pankart ve afişlerdeki yazılar ile topluluk tarafından atılan sloganların şiddet kullanımını, silahlı direniş ya da ayaklanmaya teşvik etmediği, belli kişilere karşı derin ve akıl almaz kin aşılamak suretiyle şiddeti de teşvik etmediği, söylenen sözlerin devleti ve halkın bir kesimini kırıcı, şok edici veya rahatsız edeci nitelikte olduğu ve fakat anılan içtihatlar doğrultusunda demokratik toplumun en önemli temellerinden birisi olup, toplumsal ilerlemenin ve her bireyin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil eden ifade özgürlüğü ile bunun özel bir biçimi olan toplantı ve gösteri yürüyüş hakkı kapsamında kaldığı, bu yönüyle suç unsurlarının gerçekleşmediği, bunun yanında savunmalarına başvurulan şüphelilerin de üzerlerine atıl suçlamaları kabul etmedikleri, demokratik haklarını kullandıklarını belirttikleri anlaşıldığından, kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi.”