Seda Sayan akımıyla yakından tanıdığımız sabah programlarında neler olmuyor neler.. Şıkır şıkır atılan göbekler, gelinini şikayet eden kaynanalar, efendime söyleyim... tarif vereceğim diye bir tepsi böreği yutmalar... Bir de bunların yanında yerli Sherlock Holmes'imiz Müge Anlı var. Sabah eğer işiniz rast gitmesin ve psikolojiniz tamamen çökmüş olsun istiyorsanız mutlaka izleyin.
Kim 500 Milyar İster belki de çocukluğumuzun en güzel bilgi yarışmasıydı. Onun haricinde Metin Uca'lı Passaparola da fena değildi. Ancak yıllar geçtikçe daha güzellerini yapmamız gerekirken gün sapan programlara daha çok yöneldik. İşte onlardan biri...
Son zamanlarda poplülerleşen evlendirme programları katılımcılarıyla resmen ülke IQ seviyesi hakkında bizleri tedirgin ediyor. Efendim, 200 bin lira geliri olup evlenmek için yarışmaya katılan mı dersiniz, SSK'dan prim borcuna kadar öğrenmek isteyen mi dersiniz... her türlü evlenmek isteyen insanı bu yarışmalarda bulabilirsiniz. Stres arttırmak için bire bir.
Ramazan bayramında patlama yapan dini prgramlarımız bilimsel gelişmelerde de hız kesmiyor. Dünya'nın bir tarafı Mars'ta bulduğu suyu bilimsel çalışmalarına katkı sağlayacak bir veri olarak görürken bizim burada suyun helalliği tartışılıyor. Bunun yanı sıra Call of Duty'de zombi öldürmek günah mı, ya da cünup olarak ölen bir asker şehit sayılır mı gibi gerçekten insanlık adına çok mühim(!) konu başlıklarının da tartışıldığını görebilirsiniz.
Spor haricinde her şeyin konuşulduğu spor programlarıdır. Bunun yanında elbette faydalı spor kanalları vardır ancak troll sunucuların haricinde konuşmayı bilmeyen adamları sırf sporla ilgili geçmişi var diye bir sürü kanalda yorumcu olarak görebilirsiniz. Çünkü burası Türkiye.
Fikret'le evli Nermin'in, komşusu Fahriye'nin kocasına aşık olması, onun kocasının erkek kardeşinin de Fahriye'ye, Nermin'in kocasının da başka bir kadına aşık olduğu ve sonunda birilerinin ölebildiği (50 bölüm sonra) ve başrollerin 10-15 bölüm sonra ancak öpüşebildiği televizyon yayınlarıdır. Yazarken bile yoruldum.
Sözde bize Anadolu'yu ve yöresel yemeklerini tanıtmak için yapılan gezelim görelim ve patlayana kadar yiyelim programlarıdır. Bu programların sunucuları adeta bir pacman gibi ilerler ve tüm Anadolu'yu resmen ekmeksiz yer. Fırından pide çıksa daha kimse ellemeden küreği tutup ağızlarına sıkıştırırlar. Bu programlar sayesinde kanallar sunucunun yemek masrafını da bedavaya çıkarır.
Türlü şaklabanlıkların yapıldığı ve kesinlikle yetenekli olmayanların jüride olduğu yarışmalardır. Jüri seçimi genelde halkı nasıl eğlendirebilirim kriterlerine göre seçilir ve kesinlikle yetenekle alakası yoktur. Genelde yarışmalarda gerçekten yetenekli olanlar değil; çalıntı stand-up yapanlar ve taklit gibi işlerle uğraşanlar birinci çıkar. Şarkı yarışmalarındaysa Ray Charles şarkısıyla seçilirsiniz yarı finalde size zorla türkü söyletirler. Elenince de olmadı çünkü arabesk yada iç parçalayan şarkıları söyleyemiyor... Peki...
Her kanalın bir tarafa hizmet ettiğini biliyoruz ve her program kanalın desteklediği kesimi över durur. Özellikle hükümet yandaşlığıyla bilinen siyasi programlarda objektifliği asla göremeyiz. Bazılarında sunucular karşısındaki konuğa önceden cevapları hazırlanmış soruları sorarak onu tatmin etmeye çalışır.
Kısaca siz fazla televizyon izlemeyin :)