Bayraklı ilçesinde yer alan, Smyrna’nın ilk kurulduğu nokta olan ve M.Ö. 3 bin yılına kadar izler taşıyan Bayraklı (Eski Smyrna) Höyüğünde ilk bilimsel çalışmalara 1948 yılında başlandı.
Antik kent önemli ölçüde ortaya çıkartılırken, 2014 yılından bu yana kazı çalışmaları Ege Üniversitesi (EÜ) liderliğinde yürütülüyor. EÜ Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü öğretim üyesi, aynı zamanda kazı başkanlığını da yürüten Prof. Dr. Cumhur Tanrıver ile ekibi, M.Ö. 3 bin yılın ikinci yarısına tarihlenen tabakada, bir kap içinde biriktirildiği anlaşılan gümüş takılar buldu.
SON YILLARIN EN ÖNEMLİ KEŞİFLERİNDEN
Höyüğü ziyaret eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Prof. Dr. Tanrıver’den bulunan eser ve çalışmalar hakkında bilgi aldı. Toprak ve korozyon nedeniyle birbirine yapışmış halde ve yaklaşık 15 santimetre çapında bir külçe şeklinde ortaya çıkartılan buluntuyla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Tanrıver, son yıllarda Batı Anadolu’daki en önemli keşiflerden biriyle karşı karşıya olunduğunu söyledi.
4 BİN 500 YIL ÖNCESİNİN YAŞANTISINA DAİR İZLER
İzmir’in ilk şehir yaşantısına ilişkin bilgiler elde etmeyi umduklarını kaydeden Prof. Dr. Tanrıver, "İlk gözlemlerimize göre buluntu; gümüş tellerden yapılmış, yüzük, küpe, saç halkası, saç iğnesi ve şerit plakalardan meydana getirilmiş birkaç saç bandından oluşuyor. Buluntu, kentin elitlerine ait küçük bir hazine olarak yorumlanabileceği gibi yine bir yönetici emrinde çalıştığı düşünülen bir mücevher ustasının hurda takılardan oluşan mal varlığı olarak da kabul edilebilir. Eski Smyrna’nın erken yönetimine veya çevre kültürlerle ilişkilerine yönelik önemli bilgiler elde edeceğimize inandığımız bu nadir buluntu üzerindeki konservasyon, ileri teknikte görüntüleme ve tanımlama çalışmalarımız hala devam ediyor" dedi.
Gümüş takılardan oluşan külçenin tomografisinin çekildikten sonra uzmanların görüşü doğrultusunda birbirinden ayrılıp ayrılamayacağına karar verileceğini dile getiren Prof. Dr. Tanrıver, "Eğer olumlu bir sonuç çıkarsa, konservasyon uzmanları tarafından birbirine yapışmış olan nesneler ayrılabilecek. Troia’dan bildiğimiz Erken Tunç Çağ hazinelerinin alçak gönüllü bir örneği ayrıntıları ile araştırılacak ve İzmirlilerin günümüzden 4 bin 500 yıl önceki teknoloji bilgileri, kültürel bağlantıları ve belki sosyal düzenlerine ilişkin yeni bilgiler ortaya konulacaktır" diye konuştu.
"BELKİ DE TROİA'DAN SONRAKİ EN BÜYÜK TARİHİ BULGUYU ÇIKARTMIŞ DURUMDALAR"
Üniversitelerin bulunduğu kente, topluma ve insanlığa katkıda bulunduğunu hatırlatan Rektör Budak, “Bu katkı bazen fen veya sağlık bilimleri alanında oluyor bazen de bugün olduğu gibi kültürel anlamda oluyor. Öğretim üyelerimizin Smyrna’da yaptıkları kazı çalışmalarında, belki de Troia’dan sonraki en büyük tarihi bulguyu çıkartmış durumdalar. Bu da hem insanlık tarihine, M.Ö. 3 binli yıllarda insanoğlunun nasıl bir yaşam tarzı içinde olduğuna ışık tutması açısından önemli bir bulgu. Hem ülkemiz, hem turizm hem de ülke ekonomisi adına katkı sağlayacak gurur verici çalışmalar. Hocalarımızı bu çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum. Her zaman, maddi ve manevi olarak yanlarındayız. Aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve yerel yönetimlere, üniversitemize bu anlamda destek veren tüm kuruluşlara teşekkür ediyorum” dedi.
Kaynak: İHA