James Bond Atatürk’e karşı!

Yüzyıllık bir tarihi olan İngiliz Gizli Servisi MI6, arşivlerinin kapılarını ilk kez İrlandalı Profesör Keith Jeffrey’e açtı.


James Bond karakterinin zamanında Mustafa Kemal’i izleyen İngiliz ajan Dunderdale’dan etkilenilerek yaratıldığını söylüyorsunuz. Bu çok büyük bir iddia. Bunu neye dayandırıyorsunuz?

Benim bu dediğimi ilk ağızdan James Bond karakterinin yaratıcısı olan Ian Fleming doğruladı. James Bond’u Mustafa Kemal’i 1920’li yıllarda izleyen Ajan Dunderdale’dan esinlenerek yarattığını kendisi de belirtti.

Reklam
Reklam

Ian Fleming, Ajan Dunderdale’ın çalışmalarını nasıl bilebilir? İngiltere adına çalışan bir ajan çalışmalarını gidip bir senariste anlatır mı?

Ajan Dunderdale, Fleming’in arkadaşıydı. Yıllar sonra o dönemdeki casusluk çalışmalarını Bond’un yaratıcısıyla paylaşıyor. Ve böylece Bond karakteri ortaya çıkıyor.

Ajan Dunderdale ile James Bond arasında nasıl benzerlikler var?

Dunderdale, tıpkı James Bond gibi son derece şık ve iyi giyinen biri. Çok cesur bir karaktere sahip fakat belki de en önemlisi ve bu iddiamı doğrulayan unsurlar şunlar: Dunderdale güzel kadınlara ve hızlı arabalara son derece ilgisi olan biri.

İngiltere gizli servisi MI6’nın arşivlerini incelemeniz için niçin başka bir akademisyeni değil de sizi seçtiler?

Benim bu konularda 30 yıllık bir tecrübem var. Bu yüzde İngiltere’nin MI6 gizli servisinin arşivlerine dünyada ilk defa girip bir kitap yazmam teklifinde bulundular. Benim dışımda dünya çapında başka akademisyenlere de bu teklifi götürdüler. Bir dizi mülakatlar yapıldı, incelemelerde bulunuldu. Sonunda ben seçildim.

Reklam
Reklam

Araştırmanızda MI6’nın Osmanlı’nın son dönemi ve Atatürk dönemlerinde yoğun bir şekilde casusluk operasyonlarına ağırlık verdiği görülüyor. Bunu sebebi nedir?

İngiltere’nin esas ilgisi Türkiye’nin stratejik pozisyonundan, İngiltere’nin Akdeniz’deki ve tabii ki Ortadoğu’daki emperyal çıkarlarından kaynaklanıyor. Ayrıca İngiltere, Türkiye’nin Rusya’yla yakınlaşmasını hiç istemedi. Bu ve bunun gibi ana emperyal sebeplerden dolayı İngiltere, Atatürk zamanlarında ajanlarını İstanbul’a yerleştirdi.

İngiliz casusları Mustafa Kemal’i neden bu kadar takip ettiler? O’nun bağımsızlık hareketini ve Kurtuluş Savaşı’nı önlemek miydi amaç?

Mustafa Kemal o dönemde İngiltere için çok büyük bir tehdit olarak görüldü. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere Osmanlı Sultanlığı makamını korumak istedi. Padişahlık devam etsin isteniyordu. Mustafa Kemal’in bağımsız Cumhuriyeti'nden ziyade, itaat eden zayıf bir Osmanlı Devleti tercih ediliyordu.

İngiltere Mustafa Kemal’in hareketini önlemek için başka neler yaptı?

Reklam
Reklam

Yunanistan’ın hırslarını fazlasıyla destekledi. Bölgedeki İtalyan işgalini onayladı. Mustafa Kemal’in bağımsızlık hareketini bitirmek için her yol denendi. 1922’nin Ekim ayında İngiltere’nin Lloyd George hükümeti, Kemalist güçlere karşı Çanakkale’de savaş açmak üzereydi.

Ama İngiltere savaşamadı. Neden?

O zamanki İngiltere’deki iç muhalefet buna izin vermedi. Ayrıca uluslararası destek bulamadı. Fransa bu durumu desteklemedi. Kanada ve Avustralya yine aynı şekilde İngiltere’nin bölgede savaşa girmesine karşı çıktı. Ve bu süreç, Türkiye’yle yapılan 1923 yılındaki Sevr anlaşmasıyla bitti.


Kitabınızda bir yerde bir rapor var. İngiliz ajanları Mustafa Kemal’in zamanında büyük bir İslami federasyon devleti kurma amacı taşıdığını söylüyor. Bu tamamen palavra. İngiliz ajanlar yanılmış ya da Mustafa Kemal tarafından yanıltılmış olamaz mı?

Evet, İngiliz ajanlar tarafından bir hata yapılmış. O zamanki endişeler başka. 1923’te İngiltere en büyük İslami imparatorluktu. En fazla Müslüman barındıran ülkeydi. Bu yüzden İngiltere o dönem Mustafa Kemal’in olası bir pan-İslamist bir hareketinden oldukça korkmuş. Bu da bir bakıma hatalı rapora sebep olmuş.

Reklam
Reklam

Aynı şekilde Sovyet Rusya konusunda da hata yapılmadı mı?

Orada da benzer bir hata var. Ajanlar tarafından Mustafa Kemal’in Sovyet Bolşevik’lerle çok yakın ittifak içinde olduğu rapor edilmiş. Bunların hepsi Mustafa Kemal’in esas amacını tam olarak çözemedikleri için olmuş. Mustafa Kemal’in istediği, İngiltere, İslam ya da Sovyet herhangi bir bağı olmadan, özgür ve tam bağımsız bir Türkiye ulus devleti hedefiydi.

Lozan Anlaşması’nda İngiltere masada briç oynarken Türkiye’nin elindeki kartları biliyordu diyorsunuz. Bu ne demek?

Lozan Anlaşması’nda İngilizler Türklerin kartlarını gerçekten biliyordu. Çünkü İngiliz gizli servisi, Lozan’daki Türk heyetiyle Ankara hükümeti arasındaki mesajlaşmaların hepsini ele geçirmişti. Bu İngilizler açısından tam doğru ve başarılı bir gizli servis operasyonuydu.


İngiltere’nin Türkiye’yi Birinci Dünya Savaşı dışında tutmak için 4 milyon sterlin rüşvet verdiğini söylüyorsunuz. Bunu neye dayandırıyorsunuz?

İncelediğim arşivlerde İngiltere’nin, Türkleri savaş dışında tutmak için bu yolu kullandığını biliyoruz. Bu, en ucuz ve en etkili yöntem olarak belirlenmiş ve uygulanmış.

Reklam
Reklam

Siz İngiliz gizli servisinin Türkiye’deki operasyonlarını “başarılı” olarak nitelendiyorsunuz. Neden böyle söylediniz?

İngiliz ajanlarının faaliyetleri Atatürk’ün ölümünden sonra da devam etti. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz ajanları çok başarılı bir iş çıkarttılar. İngiliz ajanları savaş süresince İngiltere -Türkiye ortaklığını sağladı.

Bu ortaklıktan İngiltere nasıl bir çıkar sağladı?

İngilizler Türkiye’den Balkan operasyonlarında oldukça yardım aldı. Ayrıca Türkiye’deki İngiliz ajanları bölgedeki Alman ajanlarının faaliyetlerini net bir şekilde engelledi.

İngiltere gizli servisinin başındaki Sör John Sawers, “Gizlilik kirli bir kelime değildir. Gizlilik İngiltere’yi korumak içindir” dedi. Siz bu cümleden ne anlıyorsunuz?

Bence dünya üzerindeki tüm hükümetler bazı gizli faaliyetler yürütür. Eğer hükümet olarak İngiltere’nin milli çıkarlarına ters bir durum görülürse gizli servisler bu tehditleri ortadan kaldırmak için çalışır. Gizlilik sadece utanç verici ve onursuz faaliyetlerin üzerini örtmek için kullanıldığında kirli bir kelime olur.

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: