Türkiye'nin iç ve dış siyasi meseleleri ile ekonomideki son durumun değerlendirildiği Kabine Toplantısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Beştepe'de toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının ardından açıklamalarda bulundu.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;
"Bir kabine toplantımızı daha tamamlamış bulunuyoruz. Aldığımız kararların ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiye'nin refahı için koşturmaya devam ediyoruz. Biz Balkanlar'da barıştan huzurdan ve istikrarın korunmasından yanayız. Bundan sonra Bosna Hersek'in yanında olmayı sürdüreceğiz.
Diyanet teşkilatımıza yönelik sinsi kampanya yürütülüyor. İnsanımızın çarşafından dolayı ikinci sınıf muammelesi gördüğü zamanlar geride kalmıştır. Yıllarca millete yaşam tarzı dayatanlar, şimdi farklı yaşam tarzlarının hayatın bütün alanlarında görünür olmasından rahatsızlık duyuyor, milletimizin bazı kesimlerini adeta öcü gibi göstermeye kalkıyor. İnsanlarımızın ayrımcılığa uğradığı günler geride kalmıştır. Hiç kimse o kara günleri bir daha geri getiremeyecektir.
Demokrasiyi hazmetmekle sorunu olanlarla mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz. Cezasızlık algısının önüne geçilecek. Vicdanları rahatlatacak adımları mutlata atacağız. Güvenlik güçlerimiz suç işleyene karşı tavizsiz olmalı.
Adalet hizmetlerinde ülkemizi hakettiği yere getirmek için yoğun çaba sarf ediyoruz. 2002 yılında 9 bin civarında olan hakim savcı sayımız 3 kat artışla bugün 25 binin üzerinde.
Geçtiğimiz gün kalleşçe şehit edilen Şeyda Yılmaz'ın yanında bütün şehitlerimizi anıyorum.
24 Eylül Salı Günü BM'nin Genel Kuruluna hitap ettim. Gazze'ye uygulanan zulümlere dikkat çektim. Lübnanlı kardeşlerimizin insani yardımlara olan ihtiyacı artıyor. Lübnan'a 30 bin ton yardım gönderdik. İsrail'in durdurulması için diplomasi yürütüyoruz.
Tüm görüşmelerimde yaklaşan kış mevsimi öncesinde Filistin halkına yönelik yardımları arttırmamız gerektiğini dile getirdim. Aldığımız tepkiler son derece olumluydu.
1 milyona yakın Lübnanlı sivil yerlerinden edildi. İsrail'in bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalınamaz.
Gözünü kan ve nefret bürümüş bir avuç radikal siyonist bölgemizi ve dünyayı ateşe atmaktadır. Biz bu zulme ve barbarlığa asla rıza göstermeyiz. Siyonist lobinin şahsımızı hedef alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz.
BM Genel Kurulu'nun 1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır.
İslam alemini ve dünyanın vicdan sahibi tüm ülkelerini bu modern barbarlığa karşı birleşmeye davet ediyorum. İsrail’e karşı ’insanlık ittifakının’ kurulmadığı her gün, bilinmelidir ki tehlike daha da büyüyecektir. Müslüman, Musevi, Hristiyan demeden bölgemizdeki herkesin huzuru için uluslararası toplumu ve İslam alemini harekete geçmeye çağırıyoruz. Gazze, Batı Şeria, Lübnan'daki zulme en büyük tepkiyi İslam ülkeleri vermelidir. Müslümanlar olarak, zulmü engellemede dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. İsrail, katliam politikalarıyla nesiller boyu devam edecek husumet tohumları serpmekte; ona destek verenler de bu suça ortak olmaktadır. İsrail, dozunu artırdığı devlet terörüyle sadece uluslararası hukuka olan inancı değil, kendisine destek veren ülkelerin itibarını da yok etmektedir.
Yeni düzensiz göç akınlarına karşı tedbirlerimizi sınır ötesinde alıyoruz. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Konya Ovasına özel olarak odaklanacağız. Akıllı tarım uygulamalarına hızla geçmeyi, kırsal ekonomileri çeşitlendirmeyi ve turizm gelirlerini arttırmayı hedefliyoruz.
Üllkemizin ticari hayatını zehirleyen aldığımız tedbirleri masaya yatırdık. Vatandaşın rızkına göz dikenlere göz açtırmayacağız. "