Kabızlık nedir?

Kabızlık nedir?

Haftada üç defadan az sayıda dışkılama veya zorlu dışkılama olayı klasik olarak kabızlık şeklinde adlandırılır. Kronik kabızlık yakınması olan kişiler, ya çok sert, yada çok az miktarda dışkılama yapmaktadır. Toplumun % 20’sine yakın bölümünde laksatif adı verilen dışkı gevşetici ilaçların kullanımı görülebilmektedir. Moore-Gillon’un çalışmasında hastaların kabızlığı nasıl tanımladıkları araştırılmış ve % 50’sinin seyrek dışkılama, % 25’inin aşırı ıkınma ve ağrılı dışkılama ve % 25’inin ise her ikisini birden kast ettikleri belirlenmiştir.
Kronik (fonksiyonel) kabızlık sorununa ne sıklıkta rastlanır?

Reklam
Reklam

Toplumda erişkinlerin % 2-30’unda kronik kabızlık sorununa rastlanmaktadır. Sonnenberg ve Koch’un çalışmasında, ABD nüfusunun yaklaşık olarak % 2’sinin düzenli olarak dışkı gevşetici (laksatif) ilaç kullandığı ve kabızlık nedeniyle hastanelere yılda 2.5 milyon hasta başvurusu olduğu belirlenmiştir. 65 yaş üzerindeki nüfusta kabızlığa kadınlarda erkeklere oranla üç kat daha fazla rastlanmaktadır.

Normal bir dışkılama süreci nasıl gerçekleşir?

1. Ikınma eylemi ile karın içi basınç artar.
2. Dışkının dışarı atılabilmesi için makat kasları (anal sfinkter) gevşer.
3. Puborektal kas gevşer ve böylelikle anorektal açı genişler.

Dışkılama bozukluğu nasıl sınıflandırılır?

1. Leğen kemiği (pelvik) tabanında yer alan kasların yeterince gevşememesi veya uygunsuz kasılması (dissinerjik defekasyon).
2. Yetersiz atılım gücü.

Kronik (fonksiyonel) kabızlık sınıflaması nasıldır?

Kabızlık sınıflamasında uluslararası kabul gören sınıflama sistemi Roma kriterleridir. Bu kriterlere göre aşağıdaki belirtilerden en az iki tanesinin 3 aydan beri var olması ve hastanın yakınmalarının ise en az 6 ay önce başlaması gerekir.

Reklam
Reklam

• Haftada üç defadan az sayıda dışkılama olması
• Dışkılamaların en az % 25’inde fazla ıkınma olması
• Dışkılamaların en az % 25’inde katı ve hacimli dışkılama olması
• Dışkılamaların en az % 25’inde, dışkıyı tam boşaltamama hissi
• Dışkılamaların en az % 25’inde, dışkının takılma veya engellenme hissinin olması
• Dışkılamaların en az % 25’inde, parmakla destek gerekmesi (parmakla boşaltma yapılması veya leğen kemiği yada pelvis kaslarına destek yaparak dışkılama)
• Dışkı gevşetici ilaç (laksatif) kullanmadan yumuşak dışkı çıkartamamak
• Yetersiz irritabıl bağırsak sendromu (İBS) belirtileri olması

Ayrıca, Drossman ve ark, Devroede, Ağaçhan ve ark. kabızlık için çeşitli sınıflamalar veya skorlama sistemleri tanımlamışlardır, ancak dünya genelinde en yaygın kullanılan sistem, halen Roma kriterleridir.

Kabızlık neden olur?

1. Doğumsal: Hirschsprung hastalığı (doğumsal megakolon veya doğumsal aganglionozis)
2. Edinsel: Chagas hastalığı (Trypanasoma cruzi adlı parazitin bağırsakta aşırı genişlemeye veya edinsel megakolon yada edinsel aganglionozis adı verilen duruma neden olması)

Reklam
Reklam

3. Tıkanıklığa bağlı

- Tümörler: bağırsak kanseri
- Bağırsak yapışıklıkları: adhezyon
- Fıtıklar: herni
- Volvulus: bağırsağın mezenter adı verilen yağlı tabakası etrafında dönmesi
- Bağırsak tüberkülozu (bağırsak veremi)
- Endometriozis
- Bağırsak divertiküliti
- Makat darlığı: anal stenoz
- Rektosel: kalın bağırsağın vajina içine fıtıklaşması
- Anismus (spastik pelvik taban sendromu)
- İskemik kolit (kalın bağırsağın damar tıkanıklığı)
- Ogilvie sendromu (kalın bağırsağın yalancı tıkanıklığı)

4. Fonksiyonel
- Yetersiz lif alımı
- Peynir gibi dışkıyı sertleştiren gıdaların aşırı tüketimi
- Hareketsizlik, spor yapmamak
- Dışkılama refleksini istemli olarak erteleme
- Çevresel değişiklikler: tatile çıkmak (turist kabızlığı), hastaneye yatmak
- İrritabıl bağırsak sendromu: İBS

5. Nedeni bilinmeyen
- Dolikokolon: kalın bağırsağın aşırı genişlemesi
- Makat sarkması: rektal prolapsus

6. İlaçlar
- Ağrı kesici ilaçlar (analjezik)
- Morfin (opioid)
- Anestezi ilaçları
- Kalsiyum kanal blokerleri (bir tür kalp ilacı)
- Sara ilaçları
- Depresyon ilaçları
- Parkinson ilaçları
- Mide ilaçları: baryum, antiasit
- İdrar söktürücü ilaçlar (diüretik)
- Fazla miktarda dışkı gevşetici (laksatif) kullanımı
- Metal (kurşun, arsenik, fosfor) zehirlenmesi
- Ondansetron (bulantı ilacı)
- Bazı kanser ilaçları

Reklam
Reklam

7. Metabolik hastalıklar
- Şeker hastalığı (diyabet)
- Amiloidoz
- Kalsiyum fazlalığı (hiperkalsemi)
- Paratiroid bezinin fazla çalışması (hiperparatiroidi)
- Potasyum azlığı (hipopotasemi)
- Tiroid bezi az çalışması (hipotiroidi)
- Feokromasitoma (böbreküstü bezi tümörü)
- Gebelik
- Porfiri
- Skleroderma
- Üre yüksekliği (üremi)

8. Sinirlerle ilgili (nörojenik)
- Von Recklinghausen hastalığı
- Multipl endokrin neoplazi (MEN)
- Omurilik tümörü
- Felç
- Tabes dorsalis
- İnme

Tıkayıcı tipte dışkılama ne anlama gelir?

Kronik kabızlığın özellikle çatı veya leğen kemiği (pelvik taban) kaslarının güçsüzlüğü nedeniyle ve kadınlarda ortaya çıkan türüne ‘tıkayıcı tipte dışkılama’ veya ‘obstrüktif tipte defekasyon’ adı verilir. Bu hastalarda % 25 oranında aşağıdaki belirtiler görülür.

 Sık olarak tuvalete gitme
 Uzun süre ıkınma
 Dışkının tam olarak boşaltılamaması
 Düzenli olarak lavman ve dışkı gevşetici (laksatif) kullanımı
 Bağırsak hareketlerinin başlaması için, makat veya cinsel organlardan itme gereksinimi

Reklam
Reklam

İdeal bir dışkı nasıl olmalıdır?

Sağlıklı veya ideal bir dışkı (gaita, kaka) kahverengi renkte, 10 ile 20 cm uzunluğunda ve fazla ıkınma gerektirmeden yada huzursuzluk yaratmadan çıkmalıdır. Dışkı (gaita) klozetin içindeki suya yavaşça düşmeli ve suya değdiğinde yavaşça dibe çökmelidir. Dışkının beraberinde az bir miktarda gaz ve koku da çıkmalıdır.

Hızla dibe çöken bir dışkı ne ifade eder?

Hızla dibe çöken bir dışkı, kişinin yeterince lif tüketmediğini veya liften fakir beslendiğini gösterir. Bu tür dışkı bağırsakta uzun sure beklediği için koyu renkli olur.

Soluk renkli bir dışkı ne ifade eder?

Soluk renkli ve gri dışkı (gaita, kaka) yetersiz safra içeriğini gösterir. Safra kesesi iltihabı (kolesistit), safra kesesi taşı, Giardia adlı parazit enfeksiyonları, karaciğer iltihabı (hepatit), kronik pankreatit ve siroz durumlarında dışkı soluk ve gir renkli, adeta ‘camcı macunu’ rengini alır. Ayrıca, mide asitini azaltan ilaçlarda soluk dışkıya neden olabilirler.

Sümüksü bir dışkı ne ifade eder?

Reklam
Reklam

Dışkının sümüksü bir kıvamda olması: bağırsaklarda iltihabi bir durum olduğunu, bakteri artışını, ve gıdaya bağlı allerji yada tahammülsüzlük olduğunu gösterir. Şekerli gıdaların yoğun bir şekilde tüketilmesi bağırsaktaki bakteri sayısını arttırır, bu durum fazla tatlı, ekmek, pirinç ve süt (laktoz içerir) tüketimi ile meydana gelir. Sümüksü dışkı oluşturan bazı iltihabi bağırsak hastalıkları da vardır, bunlar: ülseratif kolit, divertikülit ve çölyak hastalığıdır. Bu hastalıklara sıklıkla makattan kanama ve ishal de eşlik edebilir.
Dışkı çapının incelmesi ne anlama gelir?

Kızartılmış ve yağlı gıdalar, çiğ sebze ve meyveler, soğuk içecekler dışkı çapında incelmeye yol açabilir. Ancak, dışkı çapının incelmesi bağırsak polipleri, bağırsak kanseri, prostat büyümesi, prostat kanseri gibi hastalıklarda da görülebilir.

Kabızlık nasıl araştırılır?

Bu nedenle konu ile ilgili bir hekime muayene olmakta yarar vardır. Bu alanda yapılabilecek kolonoskopi (kalın bağırsağın makattan endoskop adı verilen ışıklı hortum şeklinde bir aletle incelenmesi), ilaçlı kalın bağırsak röntgeni vb. değişik araştırma yöntemleri vardır. Rutin sağlık kontrolü tetkikleri arasında yer alan kolonoskopi, 40 yaş üzerindeki sağlıklı kişilere önerilmekte ve normal sonuç elde edilmesi durumunda her 10 yılda bir tekrarlanması salık verilmektedir.

Reklam
Reklam

Kabızlıktan korunmak için bazı basit tavsiyeler

1. Günde 10 bardağın altına düşmemek kaydı ile SU içmelisiniz.
2. Sabah aç karnına oda ısısındaki bir bardak suyun içilmesi çok yararlıdır.
3. Kepek ekmeği ve zeytinyağı bağırsaklarınızın hareketini çok kolaylaştıracaktır.
4. Kayısı hoşafı, sinameki, rezene vb. doğal yöntemlerden sonuç alınamazsa ilaçlar denenmelidir.
5. Öncelikle beslenme tarzınızı bol lifli ve posa bırakan gıdalardan seçmelisiniz. Bu amaçla aşağıdaki tablodaki bilgilere göre hareket etmenizde yarar vardır. Bu nedenle lif oranı yüksek olan gıdalar sizin için en avantajlı olanlardır.
6. Lifli gıdalar dışkının yakıtı gibi kabul edilmelidir. Nasıl ki bir araç yakıt olmadan hareket edemezse, bağırsaklarda aynı şekilde hareket edemez ve kabızlık ile yanıt verirler. Bağırsakların bu itici gücü: suda eriyen besinler, suda erimeyen besinler ve su alımı ile sağlanabilir.
7. Suda erimeyen gıdalar: Baklagiller suda erimezler ve lif oranları yüksektir, yani posa bırakırlar. Bunlar arasında bakla, nohut, mercimek, kuru fasulye ve bezelye sayılabilir.
8. Suda eriyen gıdalar: Suda eriyen gıdalara yeşil sebzeler güzel bir örnektir. Bu tür besinlerin her ne kadar kabızlık için yararlı olduğu inanışı söz konusu ise de aslında suda erimeyen, yani posa bırakan gıdalar daha yararlıdır. Ancak, bunların dengeli bir şekilde yeşil sebzeler ile birlikte tüketilmesi en ideal sonucu verir.
9. Günlük yaşantınızda mümkün olduğunca hareketli olmanızda yarar vardır. Bu açıdan düzenli yapılan spor ve yürüyüşlerin yararı çoktur.
10. Tüm bu işlemlerin bir hekimin denetiminde yapılmasında yarar vardır.
11. Ülkemizde gerek baklagiller ve gerekse de yeşil sebzelere en kaliteli koşullarda her an ulaşmak mümkündür. Bu tür besin alışkanlıklarının fazla olmadığı ve ağırlıklı olarak kırmızı et ile beslenen Batı ülkelerinde bu tür gıdalar yerini MÜSLİ veya CORNFLAKES gibi ürünlere bırakmıştır. Ülkemizde de baklagiller ve yeşil sebzelerden fakir beslenen kişilerin bu tür ürünleri tercih etmeleri yarar sağlayabilir. Günde 20 ile 35 gram arasında lif alınmalıdır.

Reklam
Reklam

Hangi dışkı gevşetici ilaçlar sıklıkla kullanılmaktadır?

- Diyet düzenlemeleri (lifli diyet)
- Psyllium (karnıyarık otu); megakolon ve İBS hastalarında kullanılmamalıdır.
- Docusate: yan etki olarak karın kramplarına yol açabilir.
- Magnezyum sülfat, magnezyum hidroksit, magnezyum sitrat: böbrek yetersizliği olan hastalarda kullanılmamalıdır.
- Laktuloz: yan etki olarak karında şişkinlik ve gaza neden olabilirler.
- Sorbitol: yan etki olarak karında şişkinlik ve gaza neden olabilirler.
- Senna (sinameki): yan etki olarak melanozis koli’ye (kalın bağırsağın geçici olarak kararması) neden olabilirler.
- Hint yağı (Kastor yağı)
- Polietilen glikol: yan etki olarak bulantı ve karında kramp şeklinde karın ağrısına neden olabilirler.
- Tegaserod: yan etki olarak baş ağrısı ve bulantıya neden olabilirler.
- Lubiprostone: yan etki olarak baş ağrısı ve bulantıya neden olabilirler.
- Metil sellüloz
- Bisakodil

Kabızlık kanser belirtisi olabilir mi?

Kabızlık özellikle ilerlemiş ve tıkanıklığa yol açmış olan kalın bağırsak kanserlerinin belirtisi olarak kendisini gösterebilir. Bu nedenle ileri yaştaki kişilerde giderek artan bir kabızlık olması veya kalın bağırsak kanseri öyküsü olan ailelerde yaşın önemi olmaksızın, olasılıklar arasında mutlaka kalın bağırsak kanserinin olmadığını ispat etmek gerekir.

Kabızlık giderici ilaçların yan etkisi var mıdır?

Uygunsuz kullanılırsa kabızlık ilaçları (laksatifler) zarar verebilir. Bazı kişilerin kabızlık ilaçlarını giderek artan dozda kullanır ve bağırsakları bu ilaçlara yanıt vermez hale gelirler.
Kabızlık için ne tür araştırmalar yapılır?

 Karın muayenesi: karın muayenesi sıklıkla normal sınırlarda bulunur, bazen dışkı ile dolu bağırsak hissedilebilir, bu arada karın içinde kitle varlığı veya dalak yada karaciğer organlarında büyüme araştırılır.
 Makat bölgesi muayenesi: Bu muayeneye anorektal muayene adı da verilir. Hastalar genellikle bu muayeneyi sevimsiz bulur ve bu nedenle kısmen korkma ve kısmen de utanma duygusu içinde, doktora gitmekten kaçınırlar. Ancak, birçok hastalığın tanısının sadece bu şekilde konulduğunu ve diğer araştırmalar sonrasında erken dönemde tedavi edilebildiğini bilmekte yarar vardır. Bu muayene sırasında makat bölgesinde: gaz ve dışkı kaçırma (inkontinens), hemoroid (basur), makat çatlağı (anal fissür), makat fistülü (anal fistül, perianal fistül, anorektal fistül), kıl dönmesi (pilonidal sinüs, sinüs pilonidalis, pilonidal kist), makat siğili (anal kondilom, kondiloma akuminata, anal siğil), rektal polip, makat kanseri (anal kanser, anüs kanseri), rektum kanseri, makat sarkması (rektal prolapsus), rektosel, anismus, anal kriptit, makat darlığı vb. birçok hastalığın tanısı konulabilir.
 Dışkıda gizli kan testi
 Kan tetkikleri: üre, kalsiyum, tiroid tetkikler
 Anoskopi: Sıklıkla makat bölgesi muayenesi ile birlikte yapılır, ince ışıklı bir alet yardımı ile makat kanalı içine bakılması işlemidir. Bu sırada bir kitle görülmesi durumunda, biyopsi amacı ile parça da alınabilir.
 Rektoskopi
 Sigmoidoskopi
 Kolonoskopi
 İlaçlı bağırsak filmi: baryumlu kolon grafisi, lavman opaklı kolon grafisi adları da verilir. Kalın bağırsağın ilaç verildikten sonra röntgen ile incelenmesi prensibine dayanır. Geçmişte çok yaygın olarak kullanırken, günümüzde kolonoskopinin yaygınlığı nedeniyle kullanımı sınırlanmıştır, ancak özel durumlarda çok yararlı bir araştırma yöntemidir.

Kabızlığa özgü detaylı araştırma tetkikleri hangileridir?

1. Kolorektal geçiş zamanı: Sağlıklı kişilerde gıdalar ağızdan kalın bağırsağın başlangıcına (çekum) dek 6 saatte ulaşır. Kalın bağırsağın sağ bölümünde ortalama 12 saat ve sol bölümünde 12 saat kalan dışkı, ortalama 30-40 saat arası bir sürede makata ulaşır. 1981 – 1995 yılları arasında gerçekleştirilen 8 ayrı bilimsel çalışmada, sağlıklı kişilerde bu sürenin 31-47 saat arasında olduğu belirlenmiştir. Kolorektal geçiş zamanı, sadece kronik kabızlık hastalarında, gıdaların kalın bağırsakta ne hızla seyir ettiklerini anlamak için yapılır. Hinton tekniğinde, hastaya röntgen filminde görülebilen (radyo-opak) madde ile işaretli 24 adet kapsül yutturularak, 5. günde röntgen çekilir ve böylelikle kapsüllerin bağırsağın hangi bölümüne kadar geldiği anlaşılır. Bu işlem sırasında hastaya liften zengin bir diyet verilir. Bu tetkik kabızlığın ne derecede şiddetli olduğunu anlaşılmasına imkan verir.

2. Defekografi: Defekografi anorektal bölgenin dışkıyı atma kapasitesini, bozuklukları, rektal kas kontraksiyonlarını ve gevşemesini ölçmeye yarayan bir tetkik yöntemidir. Proktografi, boşaltım proktografisi gibi isimlerle de anılır. Tetkik sırasında doktor makat içine aynen dışı gibi bir macun doldurur, hasta röntgen makinesinin içine yerleştirilen bir oturak içine yerleştirilir ve bu macunu atmak için makatını sıkıp gevşetmesi istenilir. Bu macunun atılması sırasında çeşitli röntgen filmleri alınarak anorektal sorunların şiddeti anlaşılmaya çalışılır. Defekografi sırasında makat (anüs) ve rektum arasındaki ‘anorektal açı’ olarak adlandırılan açı da değerlendirilir. Anorektal açının özelliği; leğen veya çatı kemiğinin tabanı olarak kabul edilen pelvik tabanın gücünün kontrol eden kas olan ‘puborektal kasın’ işlevini veya kasılma gücünü göstermesidir. Sağlıklı kişilerde anorektal açı, dışkılama sırasında pelvik taban kaslarının gevşemesi nedeniyle geniş açı şeklindedir. Defekografi tetkikinde, ıkınma sırasında anorektal açının geniş açı şeklini alamaması, pelvik taban kaslarının gevşeyememesi nedeniyle olur ki, bu duruma ‘anismus’ adı verilir.
3. Anorektal fonksiyon testleri
 Anorektal manometri: Anal sifinkter adı verilen dışkı tutma kasının gücünü ölçme amacı ile yapılan testtir. Makat içine içi hava ile şişirilen bir balon yerleştirilir ve geriye doğru çekilerek sfinkter kasının gücü ve kasılma yeteneği ölçülür.

 Balon atılım testi: Makat içine yerleştirilen ve içi değişik hacimlerde su ile doldurulan bir balonun makat dışına atılması ile tetkik gerçekleştirilir. Balon 50 ml sıvı ile şişirildiğinde bir dakikadan uzun sürede dışarı atılırsa bağırsak fonksiyonlarında azalmaya işaret eder.
4. Anorektal elektromiyografi (EMG): Bu tetkikte, internal anal sfinkter (istemsiz olarak kasılan iç makat kası, makat içi basıncını arttırır, dışkılamada eyleminde etkili), eksternal anal sfinkter (istemli olarak kasılan dış makat kası, gaz ve dışkı tutmada etkili) ve puborektal kas (pelvik taban kası, ıkınma sırasında gevşer ve dışkının rahat boşalmasına yardımcı olur) hakkında fikir edinmeye yarar sağlar. Puborektal kasta ıkınma sırasında gevşeme olmazsa, bu duruma zıt kasılma veya parodoksal kontraksiyon adı verilir ve ‘anismus’ gibi durumlarda görülür.

5. Biyopsi alınması: özellikle Hirschsprung hastalığının tanısında endoskopik çok sayıda biyopsi alarak hastalığın tanısının konulması çok önemlidir.
Megakolon veya megarektum ne demektir?

Ruhsal sorunları olan, bunama, Parkinson hastalığı varlığında ve huzur evlerinde yaşayan yaşlılarda kas fonksiyonlarının bozulmasına bağlı olarak kalın bağırsak veya rektum aşırı miktarda genişleyebilir ki bu duruma megakolon veya megarektum adı verilir. Tanı sıklıkla defekografi ile konulur.

Hirschsprung hastalığı nedir?

Kalın bağırsağın son kısmında bazı sinirlerin doğuştan eksikliğine bağlı olarak, şiddetli kabızlık olmasına; doğumsal megakolon, doğumsal aganglionozis veya Hirschsprung hastalığı adı verilir. Tanı için, kalın bağırsağın rektum bölümünden derin biyopsiler alınır. Sıklıkla erkek çocuklarda görülen bir sorun olup, nadiren erişkinlerde olan türleri vardır. Hirschsprung hastalığının tanısında, anorektal manometri tetkikinde istirahat basınçlarının hastaların büyük bölümünde artmış olduğu belirlenmiştir.

Biofeedback tedavisi nedir?

Kabızlık ile mücadelede diyet düzenlemeleri dışında en etkin yöntemlerin başında biofeedback tedavisi gelir. Pelvik taban dissinerjisi, anismus ve kronik kabızlık durumlarında hastaya makat kaslarını doğru şekilde kasmasını öğretmek için biofeedback cihazları kullanılır. Tedavinin üç aşaması vardır: dış makat kasının (eksternal anal sfinkter) egzersizi, makattaki katı ve sıvı dışkı ile gaz hislerinin ayırımının öğretilmesi, dışkı geldiğinde iç ve dış makat kasları arasındaki uygun koordinasyonun öğretilmesidir. Bir seans ortalama iki saat kadar sürer ve seanslara 4-8 haftalık aralıklarla ve yaklaşık bir yıl süre ile devam edilir. Bu tür cihazlar aynı şekilde, idrar kaçırma (üriner inkontinens) ve nörojenik mesane adı verilen sık idrar gitme sorunlarında da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Schouten ve Gordon çalışmalarında, 1987 – 2005 yılları arasında yayınlanan, kabızlık tedavisinde biofeedback uygulanan toplam 699 olguluk 24 ayrı çalışmayı incelediklerinde, kabızlık nedeniyle gerçekleştirilen proktokolektomi veya total kolektomi ameliyatlarında ortalama başarı oranının % 62 (% 8-100) olarak elde edildiğini belirlemişlerdir.

Makat kasları stimülasyon tedavisi nedir?

makat içine parmak inceliğinde bir plastik prob (anal prob) yerleştirilir ve düşük akımlarla makat analı içine elektriksel uyarılar verilerek, makat kasları ve dışkılama işlemi güçlendirilmeye çalışılır. Çalışma süresi ortalama 10 dakika civarındadır. En az üç ay ve tercihen bir yıla dek kadar çalışmanın yapılması önerilir. Kalp pili varlığında, kalpte ritim sorunu (aritmi) varlığında, sara (epilepsi) hastası olanlar, hamilelerde, makatta iltihabi durumu olanlara uygulanmamalıdır.

Kabızlık ameliyatı nedir?

Kabızlık için hiçbir tedavi yöntemi ile yanıt alınamazsa ve bağırsak sinirlerinde ciddi bir ileti sorunu olduğu kararına varılırsa ameliyat önerilir. Kabızlık ameliyatları Genel Cerrahlar tarafından gerçekleştirilir ve bağırsak cerrahisi (kolorektal cerrahi, koloproktoloji) üzerinde uzmanlaşmış cerrahlara ise kolorektal cerrah adı verilir.

 STARR girişimi: ‘tıkayıcı tipte dışkılama’ veya ‘obstrüktif tipte defekasyon’ tedavisinde çok etkin olan bir yöntemdir. Tekniğin esası sarkmış olan bağırsağı veya rektum bölümünü stapler adı verilen dikiş makinesi gibi bir alet ile makattan girerek kesme veya kısaltma işlemidir. STARR girişimi sonrasında, hastaların % 90’ında iyi veya mükemmel civarında yanıt alınmaktadır. Bu girişim sonrasında oluşabilecek komplikasyonlar: 1. Kanama 2. Bağırsaktan sızıntı 3. İdrar birikmesi (retansiyon) 4. Dışkı kaçırma (inkontinens) 5. Makat fistülü 6. Ağrılı cinsel temastır.
 Subtotal kolektomi (total abdominal kolektomi): Kabızlık nedeniyle, kalın bağırsağın karın içindeki bölümünün tamamının alınması işlemidir. Bu işlemde kalın bağırsağın son kısmı olan rektum yerinde bırakılır. Ancak, bu ameliyatın kalın bağırsağın emilim yüzeyini yok edeceğinden günde 6-8 kez ishale neden olacağı bilinmeli, önceden iyi şekilde araştırıldıktan sonra hasta ile cerrah arasında karar verilerek gerçekleştirilmelidir. İyi seçilen olgularda kabızlık cerrahisi ile iyi sonuçlar alınabilmektedir. Bu amaçla günümüzde laparoskopik cerrahi (kansız ameliyat) veya robotik cerrahi, artık yoğun bir şekilde açık ameliyata tercih edilmektedir. Schouten ve Gordon çalışmalarında, 1981 – 2004 yılları arasında yayınlanan toplam 750 olguluk 29 ayrı çalışmayı incelediklerinde, kabızlık nedeniyle gerçekleştirilen subtotal kolektomi ameliyatlarında ortalama % 83 (% 50-100) başarı elde edildiğini belirlemişlerdir.
 Proktokolektomi (total kolektomi): Özellikle, Hirschsprung hastalığında kalın bağırsağın tamamında sinirlerin eksik olmasına bağlı, son bölüm olan rektum dahil olmak üzere tüm kalın bağırsağın alınmasıdır. Bu ameliyat sonrasında ince bağırsaktan bir rezervuar veya poş yapılır ve ileo-anal anastomoz adı verilen ince bağırsağın son kısmı ile makat arasında bağlantı sağlanır. Bu anastomoz veya bağlantının güvenliği açısından 3-6 ay süre ile koruyucu ileostomi (ince bağırsağın son kısmı olan ileum’un karın derisine ağızlaştırılması) adı verilen işlem de eklenir. Bu ameliyatın belirgin komplikasyonları olmasına karşın, genel başarı oranı % 85’dir.

Sorularınız için: drkorhantaviloglu@mynet.com