Kadının soyadı devrimi

DİYARBAKIR (İHA) - İzmirli Avukat Ayten Ünal Tekeli'nin, evlendikten sonra sadece kendi soyadını kullanmak amacıyla 1996'dan bu yana başlattığı mücadelenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) başarıya ulaşması, beraberinde yeni ve ilginç tartışmaları da gündeme getirdi. İzmirli bayan avukatın girişimini destekleyen kadın çevreleri, çocuğun kimliğine annenin soyadının da yazılması gerektiğini savunuyor.

AİHM, evlendikten sonra mesleki yaşamında kızlık soyadını kullanmak isteyen Avukat Ayten Ünal Tekeli'nin yaptığı başvuruda Türkiye'yi haksız buldu. Tekeli'nin 1996 yılında kayıtlara geçen başvurusunu değerlendiren AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 'Özel ve Aile Yaşamına Saygı' ile ilgili 8. maddesiyle 'Ayrımcılığın Yasaklanması' ile ilgili 14. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiğini bildirdi. Kadın avukatın, mesleki yaşamında eşinin değil, kızlık soyadı olan 'Ünal'ı kullanmak için İzmir Karşıyaka Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine AİHM'ye taşıdığı dava lehine sonuçlandı.

Reklam
Reklam

Türkiye genelinde özellikle kadın çevrelerinde büyük yankı uyandıran ve kadın hakları açısından önemli bir kazanım olarak değerlendirilen AİHM'nin kararı, Güneydoğulu kadın çevreleri tarafından da olumlu bir gelişme olarak karşılandı. Kararı, sadece Türkiye değil, dünya kadınları için de devrim niteliğinde bir gelişme olarak değerlendiren Güneydoğulu kadın çevreleri, "Kadının mücadelesini sonuna dek destekliyoruz. Avukat Ünal Tekeli'nin elde ettiği başarı sadece Türkiye'deki kadınların değil, dünya kadınlarının başarısıdır. Çocuğun ana atasını da tanıması açısından annenin soyadını da alması gerekir" şeklinde açıklama yaptılar.

"ÇOCUK, ANNESİNİN SOY ADINI ALSIN" Öte yandan, Türkiye genelinde kadın örgütleri tarafından desteklenen Ünal Tekeli'nin girişimi, yapılan çeşitli yorumlarla farklı bir boyut daha kazandı. Gerek Türkiye'de gerekse Güneydoğu'da kadın örgütlerinden tam destek gören uygulama, beraberinde çocuğun kimlik tartışmalarını da gündeme taşıdı. AİHM'nin kararının ardından, Türk Medeni Kanunu'ndaki sadece erkeğin soyadını taşıma zorunluluğunun kaldırılmasını isteyen kadın çevreleri, çocukların hangi soyadını taşıyacakları tartışmasını başlattı. Kadın-Soyadı-Çocuk üçgenine dair değerlendirmeler ise söyle sıralanıyor:

Reklam
Reklam

Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi Genel Koordinatörü ve Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Meral Danış, AİHM kararını kadın hakları açısından önemli bir başarı olarak değerlendirdi. Salt Türkiye'deki değil, dünyadaki kadınlar açısından da önemli bir aşama kaydedildiğini ve kadın hakları savunucuları olarak bu yöndeki taleplerini dile getirmeye devam edeceklerini belirten Danış şöyle konuştu:
"Davanın AİHM tarafından kabulünü, kadın hakları açısından önemli bir başarı olarak görmekteyim. Bilindiği gibi Türk Medeni Kanunu'nda kadının kendi soyadını ancak eşinin soyadıyla birlikte kullanması için izin verilmektedir. Kadınların evlendikten sonra kendi soyadını tek başına kullanma özgürlükleri maalesef yoktu. Avukat arkadaşımızın başvurusu üzerine elde edilen bu hak, hukuk camiası açısından çok önemli bir karardır. Şahsi kanaatimce de kadının kendi soyadını tek başına kullanamaması, kadın açısından bir eksiklik, bir ayrımcılıktır. Benlik olarak özdeşleştiğimiz bir soyadımız var ve bunu evlendikten sonra kullanamamamız, temel haklara aykırılık teşkil etmektedir. Bu durum, Türk hukuk sisteminde kadınlara yönelik ayrımcılık olduğunun bir göstergesidir. Bütün kadın hakları savunucuları açısından sevindirici bulduğum bu kararı sadece Türkiye için değil, dünya kadınları açısından da önemli bir aşama olarak görüyorum. Bu davayı sadece Ayten Ünal değil, bütün kadınlar kazanmıştır. Bu kararı gerçek hayatımızda kullanacağız. Bizler kadın olarak, bu yöndeki taleplerimizi tekrar tekrar dile getirmeye devam edeceğiz."

Reklam
Reklam

"KOCANIN SOYADI, ERKEK EGEMENLİĞİ ALTINA GİRİLDİĞİNİN GÖSTERGESİ" EPİDEM Kadın Eğitimi ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Koordinatörü Gülcan Yalçın Tantekin ise, kararın çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Çocuğun annesinin soyadını taşıması gerektiğini ifade eden Tantekin, "O soyadı bile erkek egemenliği altına girdiğimizin bir göstergesiydi. Kadını erkekten aşağı gösteren, ikinci sınıf bir varlık olarak ifşa eden bir durumdu. Bu uygulama, özellikle iş hayatında kadının kendisini erkeğin karşısında daha güçlü, daha özgüvenli bulmasını sağlayacaktır. Avukat bayanın başarısı, kadının toplumdaki yerini güçlendirecek, sağlamlaştıracak nitelikte bir gelişmedir. Evlendikten sonra neden kadın, erkeğin soyadını kullanmaya zorlanıyor? 'Erkeğin soyadı kullanılacak' diye şart koşulmamalı. AİHM'nin kararını son derece yerinde buluyorum. Çocuklar, annelerinin de soyadını taşımalılar" dedi.
EPİDEM Psikoloğu Nedret Güzel, kararın sadece kadınlar için değil, insan hakları açısından da son derece önemli olduğunu belirterek, "Avukat Ünal Tekeli, kadının bu çok temel hakkına uzun soluklu mücadelesi ve elde ettiği başarıyla öncülük etmiş oldu. Kadın, toplumda sadece eşinin soyadıyla varolmak istemiyor, mesleki yaşamında kendi adıyla da varolmak istiyor. Uzun bir mücadeleden sonra bu hakkı elde etmesi, sadece biz kadınlar için değil, toplumun insan hakları bağlamında gelişim ve dönüşümünü sağlaması açısından da son derece önemlidir. Kadının da kendini ilgilendiren bir konuda 'Hayır' deme hakkıned. Kadın-Soyadı-Çocuk üçgenine dair değerlendirmeler ise ın olması gerekiyordu. Çocuğun, 18 yaşına kadar karar hakkı olmuyor. Bu yaşa gelene kadar ne olacak? Bu durum, anne ve babanın, her ikisinin de kendi soyadını kullanması konusunda çocuğa baskı yapmalarına yol açabilir. Bu da çocuğun kendisini suçlu görmesine neden olacaktır. Çocuk, çocukluğunu yaşaması gereken bir dönemde, kendisi için zor bir tercihle karşı karşıya bırakılacak. Çocuğun psikolojisinde derin tahribata yol açacak olan bu durum, çocuğa ağır bir yük getirecektir. Ebeveynler, çocuğun kararını etkileyecek bir davranış içerisine girmemelidirler. Aksi takdirde çocuk, ebeveynine karşı suçluluk duyguları içerisine girecektir. Ana-baba, çocuğa bu konuda hiçbir şekilde baskı uygulamamalıdır. Çocuk, kendi kararını vermede özgür bırakılmalıdır. Ana-baba, kararı ne olursa olsun çocuğa onu sevdiklerini hissettirmeliler. Bu da çocuğun kararını kolaylaştıracaktır" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

"KADIN, ERKEĞE BİR ADIM DAHA YAKLAŞTI"
KAMER Yönetim Kurulu Üyesi Mehtap Kızılkan ise, AİHM kararıyla kadının erkeğe bir adım daha yaklaştığını söyledi. Kadınlar için her şeyin yeni başlayacağını belirten Kızılkan şunları söyledi :
"Büyük bir değişim var. Toplumsal bir değişim, dönüşüm başladı. Artık kadına insan olarak varolma hakkı tanınmadan, toplumun bazı yerlere gelemeyeceği anlaşıldı. Artık alınacak kararlarda kadının tercihi de göz önünde bulundurulmak zorunda. Çocuk konusunda ise ortak karar verilmesi, özellikle çocuk açısından daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Toplumsal olarak çocuğun salt kadının soyadını kullanması farklı görülmekte. Annesinin soyadını taşıyan çocuğa toplumsal ve kültürel olarak birtakım damgalar vurulmakta. Oysa, çocuk sadece erkeğin değil, kadının da çocuğu. Sorumluluğu ağırlıklı olarak yüklenen taraf kadın olduğu için çocuk annenin de soyadını taşımalıdır. Toplumda yer etmiş yüzyıllık alışkanlıkları aşmak zor olsa da bunun son derece doğal ve olması gereken bir durum olduğu anlaşılmalıdır. Bizim ise, adımlarımızı son derece yavaş ve kontrollü atmamız gerekiyor. Kadın, erkeğin arkasında değil, yanında olmalıdır. İzmirli bayan avukatın girişimi, kadını erkeğin yanına bir adım daha taşıyan, yaklaştıran bir uygulama olması açısından önemlidir."

Reklam
Reklam

Güneydoğu İşkadınları Derneği Üyesi Zeliha Yılmaz, bir kadın olarak kendi ailesinin de soyadı ile onure edilmesi gerektiğini söyledi. Çocukların annelerinin soyadını alması gerektiğini söyleyen Yılmaz, "Bir kadın olarak, kendi ailemin de soyadının onura edilmesini isterim. Kadınlar olarak devrimsel bir başarıya imza atıyoruz. AİHM kararı, kadının iş ve özel yaşamındaki yeri ve çocukların soyadı taşıması açısından oldukça önemlidir. Çocuklar annelerinin de soyadını almalılar. Baştan bu yasa düşünülüp uygulanmalıydı. Çocuk, erken yaşta kökenini, nereden geldiğini bilmelidir. Böylesi daha sağlıklı olacaktır. Örneğin ben, kredi kartı sayesinde annemin kızlık soyadını öğrendim. Bu çok vahim bir durumdur. İyi ki kredi kartları varmış" dedi.