8 Mart Dünya Kadınlar Gününe yaklaştığımız günlerde PROF. DR. HALİM HATTAT’IN BAŞKANLIĞINDA AİLE SAĞLIĞI ARAŞTIRMA DERNEĞİ tarafından yapılan araştırma, Türk kadınının cinselliğine önemli bir bakış açısı getiriyor. Avrupa Cinsel Sağlık Birliği Başkanı İrem Hattat’ın açıkladığı araştırma sonuçları hakkında ve çiftlerin cinsel sağlığı konusunda Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat geniş açıklamalarda bulundu.
Araştırma sonuçlarını sunan Avrupa Cinsel Sağlık Birliği Başkanı İrem Hattat’ın verdiği bilgilere göre: ‘bu araştırma Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin 0212 282 01 01 nolu isim adres sorulmadan cinsel danışmanlık yapılan hattını arayan kadınlar üzerine yapıldı. Hattı bugüne arayan 26.000 kadından sadece 3513’ü, yani sadece %13,5 u bu araştırmada yer aldı. Bu da zaten tabu kabul edilen bir konuda kadınların sorunlarını anlatmalarında ve bilgi vermelerinde ne kadar zorlandıklarını da ifade ediyor.’
Evli Hayat, Oh Ne Rahat Değil!
ESDA Türkiye Telefon Bilgi Hattı’nı arayıp doktora bağlanan 3513 kadından %32’si cinsel istek kaybı, %26’sı orgazm problemi, %21’i ağrı sorunu, %25’i seksten keyif alamamak, %16’sı performans endişesi %19’u lübrikasyon sorunu yaşıyor. Evliliklerde yaşanan cinsel sıkıntıların yüksekliği, özellikle eşler arasındaki iletişim problemine işaret ediyor. Özellikle evlilik kararının kişiye danışılmadan ailesi tarafından verildiği durumda bu sorunlar daha da göze çarpıyor. Bu araştırmadaki evli kadınlardan %43’ü kendi kararı ile evlenmiş, geri kalan %57 ise aile kararı ile. Aile kararı ile evlenenlerdeki problemler, kendi kararı ile evlenenlere göre çok daha yüksek, özellikle ailenin kişiye danışmadan evlendirmeye karar verdikleri durumlarda tüm cinsel sıkıntılar tavan yapıyor.
Prof. Dr. Halim Hattat şunları söylüyor: ‘Kadınlarda cinsel fonksiyon problemi olarak cinsel isteksizlik, orgazm sorunları, ağrı hastalıkları ve uyarılma hastalıkları görülebilir. Bu sorunlardan bir veya birkaç tanesi bir arada bulunabilir. Sağlık sorunları, psikolojik ve sosyal etkileşimler, hayat tarzı cinselliği etkiler. Cinsellik sadece fiziksel hareketler değil, sevgi, paylaşma ve güvendir. Kadın cinselliğinde duygusal sorunlar ekonomik değişimlerden daha önemli. Araştırma kapsamında istek azlığı, uyarılma problemleri ve cinsel ağrı sıkıntısı çeken kadınların psikolojik, sağlık ve ekonomik durumları göz önüne alındığında, özellikle duygusal sorunların cinsellik üzerinde gelir düzeyindeki azalmadan daha etkili olduğu görülüyor. Sağlık sorunları daha sık ağrı problemi yaratırken, duygusal sorunlar diğer konularda hep ön planda.
Kadınlarda En Çok Cinsel isteksizlik Görülüyor
Diğer ESDA ülkeleri tarafından yapılan çalışmalar da kadınlarda cinsel isteksizliğin en sık görülen cinsel fonksiyon problemi olduğunu gösteriyor. Kadınlarda %32 ile %50 oranında cinsel isteksizlik görülebiliyor. Bunu %30’larla orgazm problemleri izliyor. Cinsel uyarılma ve lübrikasyon problemleri (%27) ve cinsel ağrı sorunları (%21) ile performans endişesi de diğer problemler.
ESDA Türkiye Telefon Bilgi Hattı’nı arayıp doktora bağlanan 3513 kadın arasında yapılan çalışma kadınlarda cinsel sorunların genellikle birden fazla olduğunu ve bir arada görüldüğünü gösterdi. Çalışmaya katılan kadınların yalnızca %35’i bir cinsel sorun yaşarken, %31’i iki sorun, %18’i üç sorun, %8’i dört sorun, %6’sı beş sorun ve %2’si altı sorun yaşıyor. Bu da cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayan kadınlarda tanı ve tedavi süreçlerinin daha zor olacağı ve birden fazla tedavinin gerekebileceği anlamına geliyor.’
ESDA Türkiye Telefon Bilgi Hattı’nı arayıp doktora bağlanan 3513 kadın arasında yapılan çalışmada eğitim düzeyinin cinsel sorunlar üzerinde etkisi olduğu bulundu. Genelde düşük eğitim seviyelerinde tüm cinsel sorunlar daha sık görülse de bazı sorunlar yüksek okul mezunu kariyer kadınlarını daha çok etkiliyor. Buna göre orgazm problemleri (%51), istek kaybı (%52) ve lubrikasyon (%55) sorunları en sık üniversite ve yüksekokul gruplarını kapsayan eğitimli kadınlarda görülüyor.
Bu verileri yorumlayan Prof. Dr. Halim Hattat şunları söylüyor: ‘Kadınlarda cinsel sorunların duygusal, psikolojik ve organik pek çok farklı sebebi bulunuyor. Bu çalışmada bu sebeplerden özellikle stres, ekonomik düzeyde düşüşler, çalışma hayatı , eğitim düzeyi, ve evlilik kararlarının kadınları nasıl etkilediğini araştırdık. Cinsel İsteksizlik psikolojik faktörler ve strese bağlı daha sık görüldüğünden özellikle, yüksek okul mezunu kariyer kadınlarında daha sık görülüyor. Aynı şekilde büyük şehirlerin kıyaslanmasında da cinsel isteksizlik özellikle 3 büyük şehirden (Ankara, İstanbul, İzmir) arayan kadınlarda daha yüksek oranlarda! İsteksizlik yaşayan kadınlar, kendilerini mutsuz, yetersiz, eşini yarı yolda bırakmış, kadınlığı azalmış ve cinsel yönden başarısız hissediyor. Bu nedenle bu sorunlarını gizlemeyip uzmanlara başvurmaları çok önemli.’
“Ben bilmem, beyim bilir!”
Seksten keyif alamama sorunu en sık ilköğretim seviyesinde eğitim olanlarda (%31) görülürken en az yüksek lisans seviyesindekilerde (%20)görülüyor. Performans endişesi ve cinsel ilişkiye ilişkin kaygılarda yine en sık ilköğretim seviyesinde eğitimi olanlarda (%29), yüksek lisans eğitimi olanlara göre (%18) daha yüksek oluyor. Aynı şekilde ağrı da yine ilköğretim seviyesinde daha sık görülen bir cinsel problem, ilköğretim seviyesinde eğitimi olanlarda (%27) yüksek lisans eğitimi olanlara göre (%22) daha yüksek oranlarda.Bu farklılıklar seks sizin için ne ifade eder sorusuna verilen cevaplar da da ortaya çıkıyor. İlköğretim seviyesinde seks özellikle görev (%45) , üremek (%42), kadınlığı/erkekliği kanıtlamanın yolu (%38) , sosyal sorumluluklar için zorunluluk (%35) olarak görülürken, yüksekokul mezunları arasında heyecan/uyarılma (%47), iyi zaman geçirmek (%45), partneri mutlu etmek (%45) en üst sıralarda. Her iki grubun kesiştiği nokta yakınlık ve şefkat tanımı(ilköğretim %54, yüksekokul%65)
Prof. Dr. Halim Hattat bu konuda şunları söylüyor: ‘Genelde düşük eğitim seviyesine sahip olan kadın ve erkeklerde tatminkar bir cinsel deneyim yaşama şansı azalıyor ve cinsel endişe seviyeleri artıyor. Diğer ESDA ülkeleri tarafından yapılan çalışmalar da düşük eğitim seviyesinin hem erkekler hem de kadınlarda cinsel kaygıları ve organik sebeplere bağlı problemleri arttırdığını gösteriyor. Özellikle ilköğretim mezunları ve üniversite-yüksek lisans mezunları arasında büyük farklar görülüyor. Bizde de sonuçların böyle çıkmasına şaşırmadık, çünkü eğitim düzeyleri düştükçe kadınlar jinekolojik problemleri için dahi doktora başvurmaktan çekinir oluyor. Oysaki kadın cinselliğinde risk faktörleri arasında yaşla beraber organik faktörleri de göz önüne almak lazım. Örneğin Şeker hastalığı erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da cinsel fonksiyonları etkileyen önemli bir risk faktörüdür. Şeker hastalığı komplikasyonları ne kadar fazla ise cinsel fonksiyonlar bozuklukları da o kadar artar. Aynı şekilde yüksek tansiyon gibi kalp-damar hastalıkları da kadınlarda cinsel sorunlar yaratır. İdrar yolu enfeksiyonları ve cinsel yolla bulaşan hastalık hikayesi ile depresyon-endişe-kaygı hastalıkları gibi psikiyatrik problemler ve nörolojik sorunlar da cinsel sorunları sıklaştırır. Menopoz dönemindeki hormon eksiklikleri de bu problemlere yol açar. ESDA Türkiye Telefon Bilgi Hattı’nı arayıp doktora bağlanan 3513 kadın arasında yapılan çalışmaya göre cinsel sorun yaşayan kadınlarda diğer risk faktörleri arasında jinekolojik problemler (%21), idrar yolu enfeksiyonları (%24), kalp-damar hastalıkları (%7), sinir sistemi sorunları (%2) , şeker hastalığı (%4), psikolojik problemler (%19), hormonsal sorunları (%12) ve diğer problemler (%3) bulunuyor.’
İrem Hattat, ESDA Türkiye Telefon Bilgi Hattı’nı arayıp doktora bağlanan 3513 kadın arasında yapılan çalışmada ilerleyen yaşla beraber cinsel istek kaybı, orgazm sorunları, ağrı problemleri, seksten keyif alamama ve lübrikasyon sorunlarının yaşla birlikte arttığını açıklıyor. Bu sonuçları sorduğumuz Prof. Dr. Halim Hattat şunları söylüyor: ‘ Gerçekten de dünyada yapılan çalışmalar ilerleyen yaşla birlikte cinsel istek, orgazm, ilişki sıklığı ve uyarılma azaldığını gösteriyor. Hormonal değişimler ağrı hissini arttırabiliyor. Bu süreci sosyal ve psikolojik faktörler de arttırıyor. Yaşlanan kadınlarda evlilik veya başka bir yakın ilişki kurma olasılığı azalıyor. 75-85 yaşlarında yaklaşık 10 kadından yalnızca 4’ü yakın bir ilişki içinde oluyor. Bunun sonucu olarak 10 kadından 4’ü cinsellikten kaçınıyor. Cinsel sorun yaşayan 100 orta ve ileri yaşlı kadından yalnızca biri cinsel sorunlarını iyileştirmek için ilaç kullanıyor.’
Yaşı ilerleyen kadınlar daha fazla sorun yaşıyor ama daha az endişeleniyor!
ESDA Türkiye Telefon Bilgi Hattı’nı arayıp doktora bağlanan 3513 kadın arasında yapılan çalışmada ilerleyen yaşla beraber cinsel sorunlar artsa da bu konuda performans endişesi yaşayan kadınların azaldığını gösterdi. Dünya’da yapılan çalışmalar da bulguları destekliyor. Örneğin cinsel isteksizlik yaşla birlikte artış gösterirken buna bağlı stres yaşayan kadınların sayısı azalıyor. Bunun nedeni olarak ilerleyen yaşla birlikte cinsel fonksiyonlarda meydana gelen değişimlerin doğal ve nihai sonuç olarak kabul edilmesi gösteriliyor. Prof. Halim Hattat’a göre kadınlar çok ileri yaşlarda bile kaliteli bir cinsellik yaşayabileceklerini bilmeli, ilerleyen yaşla birlikte cinselliğinizde değişimler fark edebilirsiniz ancak bunlar cinselliğinizin bittiği anlamına gelmez ve İlerleyen yaşlarda cinsellik kendinize güven kazanmanın ve hayata tutunmanın bir yoludur.