Baltık Denizi’nde bulunan Estonya’ya bağlı bu ada, siyasi olarak Parnu iline bağlıdır. Bu küçük adar Lemsi, Linaküla, Rootsiküla ve Saare olmak üzere dört köyden oluşuyor. Burayı dünyadaki diğer adalardan özel kılan ise, her şeye kadınların hakim olmasıdır. Estonya’nın güneybatı açıklarında bulunan Kihnu Adası’ndaki tüm işler yılın çoğu zamanlarında kadınlar tarafından yapılıyor.
Estonya’da bulunan birçok ada el değmemiş doğasıyla öne çıkarken Kihnu Adası kadın sakinleri ile konuşuluyor. 19.yy’da Kihnu adasında yaşayan erkekler, balık tutmak ve avlanmak için adadan ayrılmaya ve evlerine neredeyse aylar sonra dönmeye başladı. Durum böyle olunca kadınlar gündelik hayatlarını devam ettirmek için Kihnu Adası’nı yönetmeye başladı. 400 kadın adanın tüm yönetiminden sorumlu ve her şeyi kendileri yapıyorlar. Kadınlar tüm günlük işlerini yaparak hem adayı hem de evlerini yönetiyorlar. Burada yaşayan çocuklar da okullarında kendi dillerini ve bölgeye özgü enstrüman çalmayı öğreniyorlar.
Kihnu Adası’nda yaşayan halkın en büyük sorunlarından bir tanesi ise işsizliktir. Bu sebeple ada uzun süreli göçler yaşıyor. Baltık Denizi’nde bulunan bu küçük ada, tarihini ve kültürünü festivaller ile tanıtmayı ve daha fazla insanın burası hakkında bilgisi olmasını sağlamak için çalışmalarını yürütüyor.
Bu adada kadınlar traktör tamirinden, kilise işlerine kadar her şeyi kendileri üstleniyorlar. Adanın gelişiminden ve yönetiminden tamamen kadınlar sorumludur. Bu adada asfalt yok denecek kadar azdır. Ticari bir işletme ya da bir banka ATM’si yoktur. Yıl boyunca açık bir restoran ya da kafe yoktur. Ada’ya ilk polis karakolu 2019 yılında kuruldu.
Kadınların kıyafetleri onların evli olup olmadıklarını gösteren semboller taşıyor. Örneğin, kadın eteğinin üzerinde bir önlük taşıyorsa o zaman o kadının evli olduğu anlaşılıyor.
Kihnu’da net bir hiyerarşi sistemi hakimdir. Adada öncelik her zaman çocuklarındır. Çocukların ardından ise topluluk ve son olarak erkek bireyler gelir.