Kadir Topbaş: Üç kez İBB Başkanı seçilip istifa eden Erdoğan'ın yol arkadaşı

16 Kasım'dan bu yana Covid-19 tedavisi gören ve bugün yaşamını yitiren Kadir Topbaş, 2004-2017 yılları arasında üstlendiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanlığı göreviyle Türk siyasetinin öne çıkan simalarından birisi haline geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun yıllardır 'yol arkadaşı' olan Topbaş, 2017'de tartışmalı bir istifa süreciyle görevinden ayrılmıştı.

16 Kasım'dan bu yana Covid-19 tedavisi gören ve bugün yaşamını yitiren Kadir Topbaş, 2004-2017 yılları arasında üstlendiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanlığı göreviyle Türk siyasetinin öne çıkan simalarından birisi haline geldi.

İstanbul'da özel bir hastanede tedavi gören 76 yaşındaki Topbaş, 4 Aralık'ta da yoğun bakım servisine kaldırılmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, vefat eden Topbaş'ın yarın İstanbul Fatih Camii'nde kılınacak cenaze namazına katılacağı duyuruldu. Erdoğan, "Kıymetli yol arkadaşımız Kadir Topbaş'ın vefatını derin bir teessürle öğrendim" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

https://twitter.com/RTErdogan/status/1360586253129908225?s=20

1945 yılında Artvin'de dünyaya gelen Kadir Topbaş, orta öğrenimine Işık Lisesi'nde başlayıp İstanbul İmam Hatip Lisesi'nde tamamladı. Topbaş, 1972 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden, 1974 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu. Eğitiminin ardından uzun yıllar mimar olarak çalıştı.

Yerel yöneticilik geçmişi

1994-1998 yılları arasında, dönemin İBB Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanlığını yaptı. Danışmanlığı süresince, Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı olan saray, kasır ve tarihi eserlerin restorasyon çalışmalarına katıldı.

1999 yılındaki yerel seçimlerde Fazilet Partisi'den Beyoğlu Belediye Başkanlığı'na seçildi.

28 Mart 2004 tarihinde yapılan yerel seçimlerde AKP'den aday oldu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçildi.

2004 seçimlerinde CHP adayı Sefa Sirmen'i, 2009'da Kemal Kılıçdaroğlu'nu, 2014 seçimlerinde ise Mustafa Sarıgül'ü geride bırakarak İBB Başkanı oldu.

Topbaş, AKP'nin İBB Başkan adayı olarak girdiği seçimlerde partisinin oy oranını hep belli bir düzeyin üzerinde tuttu.

Reklam
Reklam

2004'ten itibaren 3 dönem üstlendiği görevinden, 2017 yılında istifa ederek ayrıldı.

Tartışmalı istifa ve 'metal yorgunluğu'

Topbaş'ın 2017 Eylül ayında İBB Başkanlığı'ndan istifasının, AKP içerisindeki tartışmaların sonucu olarak gerçekleştiği ileri sürüldü.

Topbaş'ın istifası, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2017 Mayıs ayında yaptığı "Teşkilatlarımızın tamamını güncelleyeceğiz. Çünkü ortada bir metal yorgunluğu var. Bunu aşmamız lazım" açıklamasından birkaç ay sonra geldi.

"Metal yorgunluğu" açıklamasından sonraki süreçte, Topbaş'ın haricinde, aralarında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'nin de olduğu birçok yerel yönetici görevini bıraktı.

Topbaş istifasını açıkladığı basın toplantısında, "Partimi bırakmıyorum. Buradan muhalefete ekmek çıkmaz. İnsan her şeyi affeder ama adam yerine konulmamayı affetmez" demişti.

O dönem İBB Meclisi toplantısında Topbaş'ın daha önce veto ettiği 5 imar planı AKP'li üyelerin oylarıyla yeniden geçmiş, Topbaş'a istifa çağrısı yapılmıştı.

Reklam
Reklam

Topbaş, belediye meclisinden AKP grubunun oylarıyla geçen Pendik, Beşiktaş, Kartal, Sarıyer ve Bayrampaşa ilçelerindeki beş araziyle ilgili imar planı değişikliği dosyalarını iade etmişti.

"Bazı şeyler gözden kaçırılmış olabilir, düzeltilmesi gerekir. Yarın aldığı bu karardan dolayı bu meclis de sorgulanır" açıklamasını yapan Topbaş'ın iadesine rağmen beş dosya belediye meclisinde bir kez daha kabul edilmişti.

Topbaş neden istifa ettiğini net olarak açıklamasa da, "İnsan her şeyi affeder, adam yerine koyulmamayı affetmez" ve "Hatayla ihanet birbirine karıştırılmamalı" demesi dikkat çekti.

Kadir Topbaş'ın istifasının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na Mevlüt Uysal geldi. Uysal, İBB Meclisi'nde 28 Eylül 2017 yapılan seçimde CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu'nu geride bırakarak seçildi.

İstanbul'da kent yönetimi, siyasetin merkezine oturdu

Türkiye'nin en büyük kenti olarak nüfus ve kent yapısıyla devasa bir ekonomik yaşama ev sahipliği yapan İstanbul, Topbaş döneminde önemli bir dönüşüm geçirdi.

Reklam
Reklam

Döneme ilişkin öne çıkan tartışmalar, Gezi Parkı ve Taksim projeleri, kent dokusunun tahrip edildiğine yönelik eleştiriler, deprem toplanma alanlarının imara açılması ve belediye ihaleleri oldu.

Gezi Parkı ve Taksim

Gezi Parkı eylemleri döneminde İBB Başkanlığı koltuğunda oturan Topbaş eleştiri oklarının yöneldiği isimler arasında ilk sıralarda yer aldı.

2011 yılında İBB tarafından onaylanan Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi ile Gezi Parkı'nın da yıkılması gündeme geldi.

Eylemlerin başladığı 31 Mayıs 2013'te Taksim projesiyle ilgili açıklama yapan Topbaş, projede Topçu Kışlası'nın olduğunu, alışveriş merkezi ve otelin bulunmadığını söyleyerek, Gezi Parkı'ndan 72 ağacın taşınacağını açıklamıştı. Topbaş eylemleri ise "vandalizm" olarak tanımladı.

İlerleyen süreçte Taksim Meydanı ve Gezi Parkı projesinin mahkeme tarafından iptal edilmesine karşın 2014 Şubat ayında Topbaş'ın projeye dair fotoğraflar paylaşması ve ihale hazırlıkları yapıldığını söylemesi tepki çekmişti.

Taksim'de Topbaş döneminde meydan projesinin hayata geçirilmesi, AKM'nin yıkımına başlanması ve İstiklal Caddesi'ndeki dönüşüm, kentin kültürel merkezlerinden birisinin tahrip edildiği yönünde eleştirilere neden oldu.

Reklam
Reklam

Deprem toplanma alanları

Deprem toplanma alanlarının imara açılması da Topbaş döneminin en çok eleştirilen adımlarından birisi oldu.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), İstanbul'da 2 bin 864 adet toplanma alanı olduğunu açıklasa da, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), İstanbul'da 2002 yılında belirlenen 496 alanın dörtte üçünün imara açılarak, üzerine rezidans, iş merkezi ve alışveriş merkezi gibi yapıların inşa edildiğini söylüyor.

İhaleler tartışmaların odağında

Topbaş'ın istifasına giden süreçte, belediye meclisinin CHP'li üyeleri, belediye ihalelerinin 'AKP'ye yakın isimlere verildiği' eleştirilerini yaptı.

2017 yılının Nisan ayındaki belediye meclisi toplantısında, meclisin CHP'li üyesi Hakkı Sağlam, 2016'da verildiği belirtilen 637 ihale ile ilgili olarak, "Sizin gibi düşünmeyen, size oy vermeyen ve hakkıyla ihale alan bir kişi var mı? Biz göremiyoruz" eleştirisini yaptı.

Topbaş ise bu sözlerle ilgili dava açacağını söyleyerek, "Kimsenin siyasi kimliğine bakmayız, kim olduğuna bakmayız. Bu ciddi bir ithamdır. Bunu söyleyen yargı önünde kalkıp cevabını vermesi gerekir" demişti.

Reklam
Reklam

Topbaş "İstanbul'da üç dönemdir başkanlık yapıyorum. Bu son dönemim. Çok merak ediyorsanız, canınız çok sıkılırsa çizmelerimizi giyeriz. Ve hizmet üretenin her daim yanında oluruz" ifadelerini kullanarak görevde son dönemi olduğunun sinyalini vermişti.

Öte yandan Topbaş döneminde ihaleye açılan 4 metro hattına ilişkin projeler, Topbaş'ın ardından göreve gelen Mevlut Uysal tarafından durdurulmuştu. İhalelerin durdurulmasının ardından eski CHP'li İBB Meclisi üyesi Taner Kazanoğlu, Topbaş ve Uysal hakkında "tahmini 1 milyar liralık kamu zararına yol açtıkları" gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na verilen suç duyurusunda, "Topbaş'ın ihalelerin yüksek meblağlarda yapılmasına göz yumarak 'görevi kötüye kullanma' ve 'ihaleye fesat karıştırma' suçlarını işlediği, Uysal'ın ise yapı işine başlanmasına karşılık ihaleleri iptal etmeyerek kamuyu yeniden zarara uğrattığı" ileri sürüldü.

Taner Kazanoğlu, süreçle ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bu olayla ilgili iç soruşturma yürüttüğünü ancak "İçişleri Bakanlığı'nın İBB'nin 40 soruşturma dosyasına el koyduğunu" iddia etti. Dosyalar arasında metro ihalelerinin de yer aldığını söyledi.

Reklam
Reklam

Damadı ikinci kez tutuklanıp tahliye edildi

Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı, 8 Eylül 2016'da Fethullah Gülen yapılanmasının iş dünyasındaki ayağıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanmıştı.

Kavurmacı'nın tutuklandığı operasyon, TUSKON (Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu) ve üye şirketlere yönelik gerçekleştirilmişti. İddianamede, Fethullah Gülen, TUSKON Başkanı Rızanur Meral ve TUSKON Genel Sekreteri Mustafa Muhammet Günay'ın 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep ediliyordu.

Aralarında Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de bulunduğu 83 kişinin ise örgüt üyeliği suçundan cezalandırılmaları istendi.

Kavurmacı, "62 kişiden oluşan TUSKON yönetiminin tek tutuklu sanığıyım. Devletimizin işine burunlarını sokmaya çalıştıklarını bilseydim TUSKON'un yanından bile geçmezdim" demişti.

Ömer Faruk Kavurmacı, 3 Mayıs 2017'de sağlık sorunları gerekçe gösterilerek tahliye edilmiş, Haziran ayında ise yeniden tutuklanmıştı.

Kavurmacı, yargılandığı davada 2020 Şubat ayında açıklanan kararda, Gülen yapılanması üyeliğinden 8 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Kavurmacı'nın tutuklu kaldığı süre gözetilerek tahliyesine karar verildi.

Reklam
Reklam